Neredeyse dünyadaki herkesin tanıdığı ya da akrabası olan bir kişinin mücadele ettiği bir hastalık türü kanser. Bu ifade kulağa ilk etapta abartılı gelse de, dünya genelindeki tüm ölümlerin 6'da 1'nin kanser kaynaklı olduğu ifadesi Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi güvenilir bir kurum tarafından ortaya konuluyor. Kendi sınırlarının ötesinde büyüyen anormal hücrelerin zaman içinde vücuda yayılması yoluyla yılda 8,8 milyon insanı hayatından eden kanser hastalığı ile ilgili farkındalığı arttırmak için 4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak anılıyor.
Yaşam Koşulları İyileştirilerek Kanserle Mücadele Edilebilir
DSÖ, kanser vakalarının %30 ila %50'si kadarının daha sağlıklı yaşam koşullarının arttırılmasıyla önlenebileceğini hesaplıyor. Kurum kanser ölümlerinin 3'te 1'ine aşırı kilolu olmak, hareketsizlik, yetersiz beslenme, tütün ve alkol tüketimi faktörlerinin neden olduğu görüşünde. Bu faktörler arasında en riskli olanı sigara; sigaranın kanser ölümlerinin %22'sinden sorumlu olduğu düşünülüyor. Tabi hayat kalitesini arttırmaya yönelik imkanların ekonomik koşullarla doğrudan alakası olduğunu belirtmek gerek. Her ne kadar kanser teşhis sıklığı AB ve ABD gibi gelişmiş batı ülkelerinde daha fazlaysa da, kanser ölümlerinin %70'i düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşiyor. Üstelik bu ülkelerin sadece %20'si kanserle mücadele politikası geliştirmek için ihtiyaç duyulan veri üretimi kapasitesine sahip.

Türkiye'de Kanser Vakaları
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü web sitesi üzerinden 2010-2014 yılları arasında Türkiye'de kanser hastalığı ile ilgili verilere ulaşmak mümkün. Kurumun 2017'de yayınladığı rapora göre Türkiye'de kanser görülme sıklığı dünya ortalamasının üzerinde kalırken, Avrupa Birliği ve ABD'de kanser görülme sıklığı Türkiye'nin üzerinde. Dünyada ve Türkiye'de erkeklerde kanser teşhisi kadınlara göre daha yüksek seviyede.

Kadınlarda ve erkeklerde en sık görülen kanser türleri incelendiği zaman Türkiye'de dünya geneliyle örtüşen bir durum ortaya çıkıyor. Erkeklerde Türkiye'de ilk beşe giren mesane ve kadınlarda Türkiye'de ilk beşe giren tiroid kanserlerinin ise dünya genelinde görülme sıklığı Türkiye'deki kadar değil. Dünya genelinde kadınlarda en sık gözlemlenen kanser türü olan meme kanseri, Türkiye'de de kanser teşhisi konulan her dört kadından birisi için geçerli. Diğer taraftan erkeklerin en çok mustarip olduğu tür olan akciğer kanseri vakalarının yarıdan fazlası ileri safhada teşhis ediliyor olması nedeniyle diğer kanser türlerine göre daha riskli olarak yorumlanabilir.

Kanserle Mücadele Konusunda AB ve Türkiye
Türkiye'nin kanser tedavisi ve kanser kaynaklı ölümler yönünden AB ile kıyaslaması ise ortaya ilginç bir tablo çıkarıyor. Kayıt altına alınan kanser kaynaklı ölüm vakaları açısından Türkiye AB ülkeleri arasında Kıbrıs'ın ardından en iyi durumda olan ülke. Ancak kanserle mücadelede ihtiyaç duyulan personel ve ekipman konusunda aynı şey söylenemez. Türkiye'de 100 bin kişiye düşen onkoloji uzmanı sayısı 0,66'da kalıyor. AB'nin bu alanda en iyi durumda olan ülkesi İtalya'da bu sayı 7,13'e yükselirken en kötü durumda olan Fransa'da dahi 100 bin kişiye 1,45 onkolojist düşüyor. Benzer şekilde ışın tedavisi teçhizatı konusunda da Türkiye AB ülkeleri ile kıyaslandığında son sırada yer alıyor. Bu alanda AB'nin en iyi durumda olan ülkesi Danimarka'da 100 bin kişiye 1.37 ışın tedavisi teçhizatı düşerken, Romanya 0,37'li ortalama ile son sırada yer alıyor. Türkiye'de ise oran 0,26.

Türkiye'de Muayeneler İhmal Ediliyor
Diğer taraftan Türkiye'deki kadınlar özelinde, düzenli olarak meme kanseri muayenesi ve smear testi yaptıranların oranı AB ortalamasının çok altında kalıyor. 2014 yılı verileri incelendiğinde, son bir yılda meme muayenesine giden kadınların oranı AB genelinde %18,9 iken, Türkiye'de bu oran %8,3'dü. Hayatı boyunca meme muayenesi olmayan kadınların oranı ise AB'de %44,7 iken Türkiye'nin oranı %75,1 oldu. AB genelinde son bir yılda smear testi yaptıran kadınların oranı %30,5, hayatında bu testi hiç yaptırmayanların oranı ise %20,1. Türkiye için aynı değerler sırasıyla %9,9 ve %72,6.