Hepimizin hayatına etki eden iklim değişikliğini hızlandıran en önemli etmen, insani faaliyetler neticesinde doğaya salınan sera gazları. Başta enerji sektörü olmak üzere, tüm sektörlerin ve bireysel tüketim alışkanlıkların atmosfere salınan sera gazı miktarı üzerinde etkisi bulunuyor. TÜİK geçtiğimiz hafta 2016 yılına dair sera gazı emisyon istatistiklerini yayınladı. Veriler, kişi başı sera gazı emisyonunun yıllar içindeki değişimini takip etmemize ve hangi sektörün emisyonların ne kadarından sorumlu olduğu konusunda fikir sahibi olmamıza olanak sağlıyor.
Türkiye, 2015’teki BM İklim Değişikliği 21. Taraflar Konferansı öncesinde sera gazı azaltım hedeflerini belirlemişti. Ulusal Katkı Beyanı Planı’na göre Türkiye, 2030’a kadar sera gazı emisyonunu azaltma yönünde hiçbir önlem alınmadığı senaryoya göre (referans senaryo) beklenen sera gazı emisyon artışını, alacağı önlemler dahilinde beklenenden %21 daha az bir seviyeye indirmeyi hedefliyor. Bir başka deyişle, mevcut durumun devam etmesi halinde 2030’da 1,17 milyar ton CO2’a çıkması beklenen emisyon miktarının, alınacak tedbirlerle 929 milyon ton CO2’de tutulması hedefleniyor.
Toplam Sera Gazı Emisyonu Artıyor, En Büyük Pay Enerji Sektörünün
2016 itibariyle Türkiye’nin yıllık sera gazı emisyonu 496,1 milyon ton olarak hesaplandı. Emisyonlarda en büyük paya sahip olan sektör %72,8 ile enerji olurken, sanayi üretiminden kaynaklanan emisyonlar %23,6 ile ikinci, tarımsal faaliyet kaynaklı emisyonlar ise %11,4 ile en büyük paya sahip üçüncü sektör oldu. AB ülkelerinde ise enerji sektörü Türkiye’dekinden biraz daha büyük bir paya sahip durumda.

Benzer şekilde Türkiye’de kişi başı sera gazı emisyon miktarı, yıllar içinde artan bir eğilim gösteriyor. 1990 yılında kişi başına düşen emisyon miktarı yıllık 3,8 ton seviyesindeyken, 2016’da bu miktar 6,3 ton seviyesine çıkmış. Oransal olarak bu %134,5’lik bir artışa tekabül ediyor. Aynı zaman dilimi için AB ülkeleri ile bir kıyaslama yapıldığında Türkiye’de tam aksi bir durum ortaya çıkıyor. 1990’dan bu yana AB’de kişi başı sera gazı salımı %27,5 oranında azalmış durumda. Ancak AB ortalaması hala Türkiye’nin üzerinde seyrediyor.