Bültenler
6'
Eurovision'da Türkiye'nin Sessizliği
Kültür ve Sanat
İlk yayın :
8 Mayıs 2024
Mayıs ayının gelmesiyle yılın en önemli kültürel gösterilerinden biri de ufukta gözüktü: Eurovision Şarkı Yarışması. 1956 yılından bu yana European Broadcasting Union (EBU - Avrupa Yayın Birliği) tarafından her yıl düzenlenen (2020’de COVID-19 salgını nedeniyle düzenlenmedi) Eurovision dünyanın en uzun süreli televizyon şovlarından biri olmasının yanında artık kültürel bir ikon. Geçtiğimiz yıl İsveçli sanatçı Loreen’nin birinciliği elde ettiği yarışma bu yıl İsveç’in Malmö kentinde düzenlenecek.
Türkiye 11 Yıldır Eurovision’da Yok
Türkiye’nin bir zamanlar “Avrupalı” olma mücadelesiyle sembolize ettiği Eurovision macerası 1975 yılında Semiha Yankı’nın “Seninle Bir Dakika” parçasıyla başlamıştı. 28 yıl sonra ise Sertap Erener bu yarışmayı kazanarak AB’ye üyelik sürecinde hızlı adımlar atmaya başlayan ülkeye kültürel olarak da bir motivasyon sağladı. Fakat Türkiye yakın tarihinin belki de en önemli yıllarından biri olan 2013’te TRT Türkiye’nin Eurovision şarkı yarışmasına katılmayacağını açıkladı ve bu karar halen devam ediyor.
Aslında Türkiye’nin daha önce yarışmaya katılmadığı yıllar olmuştu. Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle gerilen Türkiye - Yunanistan ilişkileri ve Kudüs’ün statüsü gibi siyasi nedenlerden 1976, 1977 ve 1979’da düzenlenen yarışmalarda Türkiye yer almadı. Kurallar gereği bir önceki yarışmadaki sırası yüzünden 1994 yarışmasında da Türkiye yoktu. 2013 kararı daha uzun süreli bir politikanın başlangıcı oldu. TRT’nin katılmama argümanı ise yarışmanın değişen oylama kuralları ve ayrıcalıklı üyeler sorunu. Daha geniş çerçevede bu kararı Türkiye’nin AB sürecinden uzaklaşmasının sembolü olarak görenler de var.
Fakat Türkiye’nin katılmama gerekçesi olarak açıkladığı konuların da yıllardır tartışılmakta olduğunu eklemek gerek.
“Şarkılar” mı Oylanıyor?
Eurovision şarkı yarışmasını diğer kültürel olaylardan ayıran en önemli kısmı şüphesiz oylama süreci. Ülke temelli bir yarışma olması ister istemez siyasetin de bir katman olarak oylama içine eklemlenmesine neden oluyor. Bu nedenle Eurovision oylama sonuçları başka hiçbir şarkı yarışmasına nasip olamayacak kadar üzerinden yazılan çizilen hatta birçok akademik araştırmaya konu olan bir olgu. Basit bir Google Akademi araştırması yarışmanın oylama prosedürü, sonuçları ve oylama örüntüleri üzerine 4500’e yakın çalışma yapıldığını gösteriyor.
Yarışmada oylamadaki temel süreç de basit. Katılımcı ülkeler kendilerine oy veremiyor ve diğer katılımcı ülkeler içinden 10 favori belirliyorlar. İlk favoriye 12, ikinci favoriye 10, diğer favorileri ise 8’den başlayarak 1 puana kadar puan veriliyor. Bu sıralamanın dışında kalan ülkeler o ülkeden sıfır puan almış oluyorlar. Tabi konunun bu kadar ilgi çekmesinin nedeni de oylamada aslında şarkıların oylanmadığı üzerine olan şüphe. Bu şüpheyi de körükleyen temel etken 10 favori belirlerken kimin oyunun baz alınacağı sorusu. Son yıllarda değişen oylama prosedürlerinin odak noktası da bu.
Karar verici jüri mi halk mı olmalı?
Yarışmanın uzunca bir döneminde bu sorunun cevabı ulusal jürilerdi. Bazı dönemlerde sayıları ve kompozisyon kriterleri değişse de her ülkenin ulusal jürisi kendi ülkeleri haricindeki ülkeleri çeşitli “motivasyonlarla” sıralıyordu. Bu motivasyonlarla ilgili tartışmalar geniş fakat Türkiye yıllar boyu ulusal jürilerin siyasi nedenlerle Türkiye’ye düşük puan verdiğini dile getirdi. 1997’de düzenlenen yarışmada ilk kez televoting sistemi beş ülkede test edildi ve bu beş ülkenin puanı halkoyuyla belirlendi. “Tesadüftür ki” Türkiye o zamana kadar en başarılı sonucunu da üçüncü olarak o yarışmada aldı.
1998’le birlikte Eurovision’da halk oylaması temel oylama yöntemi olarak benimsendi. Televoting sisteminin sağlıklı şekilde uygulanamadığı durumlarda ulusal jüri yedek plan olarak devreye giriyordu. Tabi bu durum da başka tartışmaları beraberinde getirmeye başladı. Blok oy bunlardan biri ki bu jüri sistemi döneminde de tartışma noktalarından biriydi. Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Moldova ve Romanya ya da Nordik ülkelerinin birbirlerine yüksek oy vermeleri blok oyun görünür örneklerinden. Farklı çalışmalar komşu ülkelerin ve aynı ya da benzer dil kullanan ülkelerin birbirlerine yüksek puan vermeye eğilimli olduklarını gösteriyor. Ayrıca geniş diaspora toplulukları da ana ülkelere yönelen bir oy örüntüsü oluşturabiliyorlar. Tabi bu “şarkı dışı” motivasyonların kazanan şarkıyı ne denli belirlediği üzerinde halen tartışılan bir konu. Türkiye de halka yayılan oylama sisteminden aslan payını Türkiye’ye yönelen diaspora oylarıyla almıştı. 2003’te de tarihinde ilk kez yarışmayı kazandı.
Eurovision oylama prosedüründe 2009’da yeniden bir değişim yapıldı ve melez sisteme geçildi. Temel yöntem olarak %50 televoting, %50 jüri oylaması kabul edildi. Bu iki oylama sonucunun toplanmasıyla ilgili birkaç değişiklik yapılsa da 2016’ya kadar yöntem bu şekilde devam etti. 2016’daki değişiklikle ise yarışan ülkeler artık hem jüriden hem de seyircilerin telefon, SMS ya da resmi uygulama kanallarından gönderdikleri oyları ayrıca alacaklardı. Ertesi sene yapılan başka bir değişiklikle jüri oylamasında tek kişinin oyunun ağırlığı değiştirildi ve jürinin geneli tarafından üst sıralarda değerlendirilen bir şarkının tek olumsuz oyla fazla sıra kaybetmesinin önüne geçilmesi amaçlandı.
2022’de Eurovision yarı finallerinde ise bir oylama skandalı patlak verdi. Bu skandalla Azerbaycan, Gürcistan, Karadağ, Polonya, Romanya ve San Marino’nun oyları iptal edildi. Skandalın ortaya çıkmasıyla jüri oylarının ne kadar adil dağıtıldığına dair şüpheler tekrar yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Bu eleştirilerin ardından 2023’te yine yapılan radikal bir değişiklikle yarı finallerin sonucu için izleyici oyları karar verici olarak kabul edildi. Final yarışması için ise televoting ve jüri oyları ayrıca puan olarak eklenmeye devam ediyor. Bunun dışında da geçen senelerde oylamaya katılamayan katılımcı olmayan ülkelerdeki izleyiciler de artık oy kullanabilecek. Katılımcı olmayan ülkelerin oyları ‘Dünya’nın geri kalanı’ bölümünde toplu olarak hesaplanacak.
Eurovision 5’ten Büyük müdür? “Ayrıcalıklı” Ülkeler
Eurovision şarkı yarışmasını düzenleyen Avrupa Yayın Birliği’ne en büyük finansal katkıyı beş ülke sağlıyor: Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık. Ayrıcalıklı ülkeler tartışmasını da bu beş ülkeye sağlanan bazı avantajlar oluşturuyor. 1990’lardan itibaren yarışmaya ülkelerin ilgisinin artması nedeniyle 1993’te küme düşme sistemi getirilmiş ve yarışmada en düşük puan alan ülkeler bir sonraki yıl düzenlenen yarışmaya katılamamıştı. 1999’da değiştirilen kuralla da Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık bu kuraldan muaf tutuldu. Küme düşme sisteminin yerine getirilen yarı final sisteminde de bu ülkeler ve geçen yılki yarışmada ilk ona girmiş ülkeler doğrudan finallere katıılabiliyor. “Big 5” olarak adlandırılan bu ülkelere yarışmada avantajlar tanınması da Türkiye’nin katılmama gerekçelerinden birini oluşturuyor.
Ufukta “Türkiye’li” Bir Eurovision Var mı?
TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, 2021’de Eurovision’a katılmak için harekete geçtiklerini açıkladığında kamuoyunda bir heyecan yaratsa da Türkiye katılmama kararını bu yıl da sürdürüyor. 2012’den bu yana oylama prosedürleri 2009 öncesinde dönmese de halk oyunun etkisinin artırılması yönünde de ilerledi. Fakat Eurovision ne yazık ki sadece bir şarkı yarışması değil. Bu platformda bulunmama kararı da sadece teknik konularla açıklanamıyor.
Türkiye 1978’de Eurovision’a katılacak şarkıyı ve sanatçıyı belirlemek için ulusal final düzenlemiş ve Maria Rita Epik & 21. Peron, orkestra şefliğini Tuğrul Karataş’ın yaptığı ‘Seviyorum’ isimli şarkıyla Onno Tunç’un şefliğini üstlendiği Cantekin Arefoğlu’nun Ayrılık Olmasa ve Kuzenler Topluluğu’nun ‘Çağrı’ şarkılarını geride bırakarak Türkiye’yi 1979 senesinde Eurovision’da temsil etme hakkı kazanmıştı. TRT ise yarışmaya günler kala Kudüs’te düzenlenecek yarışmaya ‘İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmemesi ve Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye yönelik girişimleri” gerekçesiyle katılmama kararı aldı. Yarışmanın Kudüs’te yapılacağı bir yıldır bilinmesine rağmen Türkiye’nin bu son dakika kararı başta yarışmaya katılacak Maria Rita Epik olmak üzere tepki de almıştı.
Eurovision 2024 de başka bir İsrail - Filistin savaşı gölgesinde yapılacak. Rusya 2022’de Ukrayna’yı işgal girişimine başladığında yarışmadan diskalifiye edilmişti. Bu sene aynı kuralın uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından Filistin’de ağır insan hakları ihlalleri ve savaş suçları işlediği iddia edilen İsrail için uygulanmasını isteyen bir grup da bulunuyor. Eurovision 2024’te İsrail’i Ocotober Rain şarkısıyla Eden Golan temsil edecek. Avrupa Yayın Birliği şarkının sözlerinin 7 Ekim hava saldırısıyla ilgili mesaj içerdiği gerekçesiyle değiştirilmesini talep etti. Şarkı sözlerinin değiştirilmesini kabul eden İsrail bu sene yarışmada yer alacak.
Öte yandan, Eurovision’da dünyadaki gelişmelere paralel olarak artan LGBTI+ görünürlüğü de bazı LGBTI+ karşıtı politikalarıyla öne çıkan hükümetler tarafından tepki çekiyor. Örneğin Rusya’daki yayın denetim kurulu Roskomnadzor Eurovision'da geleneksel olmayan cinsel ilişki propagandası fark edildiği takdirde yarışmayı tüm platformlardan engelleyeceklerini açıklamıştı. TRT Genel Müdürü İbrahim Eren 2018 yılında yaptığı açıklamada, yarışmada LGBT şarkıcıların yer alması nedeniyle Türkiye'nin gelecek yıl tekrar katılma ihtimalinin düşük olduğunu ifade etmişti. 2014 yılında düzenlenen yarışmanın birincisi Conchita Wurst’ten bahseden İbrahim Eren “Kamu yayıncısı olarak cinsiyeti olmadığını iddia eden sakallı ve 'Aynı anda hem erkeğim hem kadınım' diyen, etekli bir Avusturyalıyı saat 21.00'de çocuklar izlerken canlı yayınlayamayız.” ifadelerini kullanmıştı.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR