LGBTI+ Olmak İçin Avrupa’nın En Kötü İkinci Ülkesi Türkiye
Türkiye’de eşcinsel ilişkiler hiçbir zaman suç olmamasına rağmen devletin ayrımcılığı önleyici tedbirleri almaması nedeniyle heteroseksüel olmayan gruplar ekonomiden sivil topluma birçok alanda mağduriyet yaşıyor. Türkiye’de cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık anayasal koruma altında değil. LGBTI+’ların karşı karşıya kaldığı nefret suçları, toplumsal alandaki hoşgörüsüzlük ve devlet katmanındaki homofobi nedeniyle cezasız kalıyor.
Özellikle 2013’ten sonra sivil toplum alanına artan baskılar neticesinde 2003’ten bu yana kesintisiz düzenlenen Onur Yürüyüşü 2014’ten beri yapılamıyor.
LGBTI+’ların gösteri ve yürüyüş haklarının engellenmesinin yanı sıra OHAL gerekçe gösterilerek film gösterimi dahil tüm LGBTI+ temalı etkinlikler Ankara Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Son beş yılda Türkiye’de LGBTI+ varoluşunun giderek daha zor hale gelmesi uluslararası kuruluşlar tarafından toplanan verilerle de gözler önüne seriliyor.
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Birliği’nin (ILGA) Avrupa ve Orta Asya’daki 54 ülkeden 600’den fazla organizasyonun oluşturduğu şemsiye örgütü ILGA-Europe, 2009’dan beri Gökkuşağı Endeksi (Rainbow Index) raporlarını yayınlıyor. Gökkuşağı Endeksi projesi ülkelerde LGBTI+ eşitliğini ve LGBTI+’ların insan haklarını skorluyor. Projede ülke mevzuatlarında anayasadan istihdam alanına eşitlik ve ayrımcılık karşıtı yasal düzenlemeler, LGBTI+’ların birliktelik hakları, nefret suçu ve nefret söylemine yönelik düzenlemeler, toplumsal cinsiyet tanınması ile ilgili yasal düzenlemeler, sivil toplum ve sığınma hakkı ile ilgili düzenlemeler izleniyor. Ayrımcı, ırkçı, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan söylemlere nefret söylemi deniliyor. 
LGBT+ bireylere karşı nefret söylemi, ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi, homofobik, transfobik unsurlar taşıyan ifadelerle tanımlanıyor. Bir gruba ya da o gruba üyeliği nedeniyle bireye yönelik nefretten kaynaklanan ve o gruba yönelik düşmanlığı gösteren ya da cesaretlendiren ifadelerle üretilen nefret söylemi sebebiyle bireyler ya da gruplar nefret suçuna maruz kalıyor.
Türkiye 2010’da LGBTI+’ların örgütlenme ve ifade özgürlüğüne yönelik tehditler nedeniyle 47 ülke arasında kendisine 45. sırada yer bulabilmişti. Sonraki yıllarda Rusya’nın başını çektiği LGBTI+ karşıtı kampanya ve Azerbaycan, Ermenistan, Ukrayna, Makedonya ve Belarus gibi ülkelerde LGBTI+ gruplara karşı artan baskılar LGBTI+’ların insan haklarıyla ilgili bir iyileşme olmasa da Türkiye’nin sırasını 49 ülke arasından 41’e kadar çıkarmıştı. Fakat 2015’ten bu yana sivil toplum alanına giderek artan baskılar Türkiye’yi 2019'dan bu yana  LGBTI+ olmak için Avrupa’nın en kötü ikinci ülkesi haline getirdi.
Türkiye’de 2008'den Beri En Az 62 Trans Nefret Cinayeti Kurbanı Oldu
LGBTI+ toplumsal cinsiyet ve cinsellik açısından farklı ifadeleri kapsayan şemsiye bir terim. Fakat farklı varoluşların uğradığı baskılar da farklılaşıyor. Trans terimi cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadesi doğuştan atanan biyolojik cinsiyetten farklı olanları kapsar. Türkiye’de hem toplum hem de devlet kademesinde yerleşen ve tekrar üretilen toplumsal cinsiyet kalıpları transları toplumda en güvencesiz gruplardan biri haline getiriyor.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (AGİT) her yıl nefret suçları ile ilgili ülkelerden veri istiyor ve bunu kamuyla paylaşıyor. Türkiye için 2016, 2017, 2019 ve 2020 verilerine ulaşılabiliyor. 2019 ve 2020 yılında toplam 149 nefret suçu işlendiğini bildirilmiş.
Fakat sivil toplum örgütlerinin derlediği verilere göre durum çok farklı. Transgender Europe’ın (TGEU) 2008’den bu yana yürüttüğü Trans Cinayetleri İzleme Projesi verilerine göre Türkiye dünyada en fazla trans cinayeti işlenen ülkelerden biri. Raporda 2008’den 2022 Eylül ayına kadar 62 trans, kimliği sebebiyle nefret cinayetinin kurbanı olduğu ortaya konmuş.
Türkiye’de ayrımcılık toplumdaki trans varoluşu ve cinsiyet değiştirme süreçlerinde de kendini gösteriyor. Yine TGEU tarafından hazırlanan Trans Hakları endeksinde de Türkiye transları ayrımcılıktan koruyan yasal düzenlemeler konusunda birçok Avrupa ülkesinden geri durumda. Türkiye’de transları istihdam, eğitim, sağlık, barınma gibi temel ihtiyaç alanlarında ayrımcılıktan koruyan hiçbir yasal düzenleme bulunmuyor.
2022 Yılında da Türkiye'nin Sıralaması Değişmedi
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Birliği’nin (ILGA) EUROPE 2022 yılı  LGBTİ+ bireylerin İnsan Hakları Yıllık Değerlendirme raporunu yayınladı.
Türkiye, LGBTI+ İnsan Hakları Skorları değerlendirme kapsamındaki 49 ülke arasında 48. oldu. Türkiye toplam değerlendirmede yaklaşık %4 gibi oldukça düşük bir skorda kaldı. 
Bununla birlikte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun LGBTİ+’lar hakkındaki negatif söylemleri, Cumhurbaşkanı’nın aileyi korumaya yönelik anayasa değişikliği teklifi ve LGBTİ+ karşıtı “Büyük Aile Yürüyüşü”, raporun Türkiye bölümünde ön plana çıkıyor.
  Bu içerik Doğruluk Payı editörleri tarafından 9 Mayıs 2023 tarihinde güncellenmiştir.