Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler
İstanbul’da ve yurdun çeşitli illerinde son günlerde havanın sisli ve kirli olması beraberinde birçok komplo teorisini de dolaşıma soktu. Tabi bu tür olaylar olunca akla gelen ve hemen neden olarak gösterilen teori Chemtrails. Bu teori, uçakların arkasında bıraktığı izlerin aslında atmosfere yayılmış zehirli kimyasallar olduğu yönünde. Sosyal medyada gruplar aracılığıyla geniş kitlelere yayılan bu teori artık siyasetçiler tarafından da dile getiriliyor. Her ne kadar uçakların arkasında bıraktığı izlerin jet motorlarından çıkan sıcak ve nemli egzozun, yüksek irtifada soğuk hava ile karşılaşınca yoğunlaşarak donması ile oluştuğu birçok defa bilimsel otoritelerce dile getirilse de bu komplo teorisi yerleşmeye ve taraftar bulmaya devam ediyor. 
Bu iddiaların ortaya çıkışına zemin hazırlayan bir hava kirliliği gerçekten hissedilebilir seviyede mevcut. Bu kirliliğe dair uzmanların işaret ettiği belli nedenler de bulunuyor. Fakat son zamanlardaki bu kirlilikte öne çıkan etkenin yüksek basınç olduğu düşünülüyor. 
Karbonmonoksit ‘Patlaması’
Yüksek basınç, hava basıncının 1013 milibardan yüksek olduğu durumlardır. Bu koşullarda hava durgun, açık ve yağışsız olur, ancak alçak seviyede hareket ettiği için havadaki kirleticiler dağılmaz. Sonuç olarak, kirleticiler belirli bir bölgede yoğunlaşır ve hava kirliliği artar. Türkiye genelinde son günlerde yüksek basınçlı hava koşulları hakim. Bu durum, kirli havanın alçak seviyelerde sıkışarak sis oluşmasına neden oluyor. Oluşan sisin, havadaki kirleticileri tutması nedeniyle insan sağlığına zararlı olabileceği belirtiliyor.
Öte yandan, medyada bu durumun “Karbonmonoksit Patlaması” olarak sunulması, hava kirliliğinin yalnızca yüksek basınç ve mevcut kirleticilerle açıklanamayacağı izlenimini yarattı. Bu tür haberler, özellikle Chemtrails komplo teorisine inanan kişiler tarafından hızla benimsendi ve yanlış bilginin yayılmasını daha da körükledi.
Meteoroloji uzmanı Bünyamin Sürmeli, Instagram üzerinden yaptığı paylaşımda “Karbonmonoksit Patlaması” ifadesinin yanlış ve yanıltıcı bir şekilde kullanıldığını belirtti.
Ortaya ‘Karbonmonoksit Patlaması’ diye bir saçmalık atarsanız, insanlar havada bir patlama oluyor ve karbonmonoksit çarpan şeklinde artıyor sanır. Odağı kirleticilerin azaltılmasından çıkıp havada bir aksiyon olduğu düşüncesine kayar.
Havalarımız kirli, çok kirli ve bunu temizlemenin yolu insanlara kendi yaptığımız kabahati unutturacak ya da dikkatini dağıtacak başka bir doğa olayıymış gibi anlatmaktan geçmiyor. Ayrıca “şu günün şu saatinde karbon monoksit patlaması var" dediğinde o gün ya da saat dışında sorun yok gibi algılanır. Bir patlama yok, düzenli havada biriken kirleticiler var ve bu zararlı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Profesörü Mikdat Kadıoğlu da X hesabından yaptığı paylaşımda kirliliğin yüksek basınç yüzünden yaşandığını ifade etti.
Türkiye’de Hava Kalitesi Ölçümü
Türkiye’nin hava kalitesini takip etmek için çeşitli bölgelerde izleme istasyonları bulunuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı üzerinden hava kirliliği anlık olarak takip edilebiliyor. İstanbul özelinde ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Müdürlüğü, Hava Kalitesi İzleme Merkezi aracılığıyla güncel verileri paylaşıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre, Ulusal Hava Kalitesi kapsamındaki istasyon sayısı 2022’de 340’tan 365’e, 2023’te ise 380’e yükseldi.
Hava kalitesi değerlendirilirken, Kükürtdioksit (SO₂), Azotdioksit (NO₂), Karbonmonoksit (CO), Partiküler Madde 10 (PM₁₀) ve Partiküler Madde 2.5 (PM₂.₅) gibi kirleticilerin ölçümleri temel alınıyor.
Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler

Türkiye’nin En Kirli Havası Göztepe’de
Temiz Hava Hakkı Platformu, sağlık, doğa koruma ve iklim alanlarında faaliyet gösteren 15 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütünün bir araya gelmesiyle 2015 yılının Haziran ayında çalışmalarına başladı. Platform, geçtiğimiz Ekim ayında yayımladığı 2023 yılı Türkiye Hava Kalitesi Raporu ile ülkenin hava kirliliği seviyelerini ve bunun halk sağlığı üzerindeki etkilerini detaylı şekilde inceledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Partiküler Madde (PM₁₀) ve çapı 10 mikrometreden küçük taneciklerin akciğerlere ulaşarak iltihaplanmaya yol açabileceğini ve kalp ile akciğer hastalıklarını tetikleyebileceğini belirtiyor. Ayrıca, Havadaki Kükürt Dioksitin (SO₂) doğrudan zehirleyici olduğu ve temel solunum fonksiyonlarını olumsuz etkileyebileceği vurgulanıyor.
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun yayınladığı rapora göre, PM10 ölçümü yapan 216 istasyonun 179’unda (%83), ulusal mevzuatta belirlenen 24 saatlik ortalama limit değer (50 µg/m³) yıl boyunca 35 günden fazla aşıldı. Özellikle Aydın’daki trafik istasyonları yakınında yapılan ölçümlerde, PM10 seviyesinin 50 µg/m³ sınırını yılın 294 günü geçtiği tespit edildi.
Türkiye’de ve AB ülkelerinde yıllık PM10 değeri ortalaması 40 g/m3 olarak belirlenirken, Dünya Sağlık Örgütü 2021 yılında yaptığı açıklamayla bu değerin 15 g/m3 olarak belirlenmesi gerektiğini ifade etti.
2023 senesinde yıllık PM10  değeri ortalaması en yüksek istasyonun İstanbul Göztepe (98,32 g/m3) olduğu belirtiliyor. Göztepeyi sırasıyla Iğdır (86,96 g/m3) ve Malatya (85,76 g/m3) takip ediyor.
Sinop’un Havası Sağlıklı, Verisi Sağlıksız
2023 yılında yıllık PM10 ortalaması değerlendirilebilen 72 il incelendiğinde, 71 ilin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği yıllık ortalama sınır değeri olan 15 µg/m³’ün üzerinde olduğu görüldü. Tek istisna olarak Sinop bu sınırın altında kalsa da, raporda Sinop’taki üç istasyondan yalnızca ikisinden yeterli veri alınabildiği belirtiliyor. Sinop merkezdeki istasyonun veri eksikliği nedeniyle hesaplamaya dahil edilmediği, kırsal bölgede bulunan diğer istasyonun ise şehrin genel ortalamasını düşürmüş olabileceği vurgulanıyor.
Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler

Rapora göre, Türkiye’nin en kirli illeri, 6 Şubat depremlerinin merkezinde yer alan Malatya ve Kahramanmaraş oldu. 2023 yılında en yüksek PM10 ortalamasına sahip il Malatya olurken, şehirde ölçüm yapılan tek istasyonun il merkezinde yer aldığı belirtiliyor. Bu verilere göre, Malatya’da yaşayanlar yıl boyunca ulusal sınır değerin 2,1 katı, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği kılavuz değerin ise 5,7 katı PM10 kirliliğine maruz kaldı. Malatya’da hava kirliliği bir önceki yıla göre %13,76 oranında arttı.
Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler

Rapora göre, PM10 değerinde en büyük artış Kahramanmaraş Elbistan’da yaşandı. Elbistan’da yıllık PM10 ortalaması bir önceki yıla göre %47,44 oranında arttı. Bu artışı, %39,33 ile Hatay İskenderun merkez ve %13,76 ile Malatya takip etti. Öte yandan, deprem bölgesindeki birçok hava kalitesi izleme istasyonunun deprem sonrası çalışmadığı da raporda belirtiliyor. Bu durum, bölgedeki hava kirliliğinin gerçek seviyesinin tam olarak tespit edilememiş olabileceğine işaret ediyor.
Rapora göre, Hatay’da bulunan beş hava kalitesi izleme istasyonundan Antakya ve Vali Kavşağı, deprem sonrası veri sağlayamazken, Samandağ istasyonunun ise her iki yıl için de veri tabanında kayıtlı olmadığı belirtiliyor. Kahramanmaraş’ta ise Dulkadiroğlu ve Kent Meydanı istasyonları deprem sonrası veri aktarımını durdurduğundan, değerlendirmeye dahil edilemedi.
Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler

Elbistan’a yakın Afşin Elbistan A Termik Santrali’nin tamamen devre dışı kalması ve Afşin Elbistan B Termik Santrali’nin uzun süre çalıştırılamaması, bölgedeki hava kirliliği yükünü azaltmış olması beklenen önemli etkenlerdi. Ancak buna rağmen Elbistan’daki hava kalitesi izleme istasyonunda PM10 değerlerindeki yüksek artış dikkat çekiyor. Bu durum, bölgedeki hava kirliliğinin sadece sanayi kaynaklı olmadığını, deprem sonrası oluşan enkaz, toz ve diğer çevresel faktörlerin de önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Türkiye’de Havanın Kalitesi: 
Sağlıksız Veriler ve Kentler

Türkiye’de son haftalarda yaşanan hava kirliliği, spekülasyonlarla yanlış yorumlanarak kamuoyunda endişeye yol açtı. Yüksek basınç nedeniyle kirleticilerin havada birikmesi, sisli ve kirli bir atmosfer oluştururken, bu durum bazı komplo teorileriyle ilişkilendirildi. Ancak uzman görüşleri ve hava kalitesi ölçümleri, yaşanan kirliliğin sadece son haftalarla ilgili olmadığı ve önlem alınması gerektiğini de açıkça gösteriyor. Sanayi kaynaklı emisyonlar, trafik yoğunluğu, deprem bölgesindeki yıkımlar özellikle Malatya, Kahramanmaraş ve İstanbul gibi şehirlerde hava kirliliğini ciddi bir halk sağlığı riski oluşturacak seviyelere kadar getirmiş durumda. Komplo teorilerinin ise bu sorunların çözümü için geliştirilecek politikalara çok da yardımcı olmadığı kesin.