Borcun, milli gelire oranı yüzde 30'un altında. Avrupa ülkelerinin borcunun milli gelire oranı Türkiye'nin 3 katı, bütçe açıkları Türkiye'nin 3 katı.
Türkiye'de Net Dış Borcun GSYH'ye Oranı Yüzde 29,5
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Erzurum Teknik Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Türkiye Ekonomisi ve Reform Gündemi” başlıklı etkinlikte şunları söyledi: "Paramız var, ekonominiz sağlam. Borcun, milli gelire oranı yüzde 30'un altında. Avrupa ülkelerinin borcunun milli gelire oranı Türkiye'nin 3 katı, bütçe açıkları Türkiye'nin 3 katı."
Brüt ve Net Borç Stoğu Ne İfade Ediyor?
Ağbal’ın iddiasını incelemek için, brüt borç stoku ve net borç stoku ayrımını yapmamız gerekiyor; çünkü Ağbal, hangi veriyi kullandığını açıkça belirtmemiş. Hazine Müsteşarlığı’nın sitesinde, “Türkiye Brüt Borç Stoku” kavramı şu şekilde tanımlanıyor: “Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yerleşik tüm ekonomik birimlerin, yurt dışında yerleşik birimlerden sağlamış oldukları finansal borçların belirli bir tarihteki stok değerini ifade etmektedir.”
Buna karşılık, aynı kaynakta Türkiye Net Dış Borç Stoku şu şekilde tanımlanıyor: “Belirli bir tarih itibarıyla bankacılık kesimi hariç dış borç stokundan parasal sektör net dış varlıklarının çıkarılmasıyla elde edilen stok tutarıdır.”
Bu net dış borç stokunu hesaplamak için, bankacılıkla ilişkili olan dış borçlardan, parasal sektör net dış varlıkları çıkarılıyor. Bu sayede bankacılıkla ilişkili borçlar görmezden gelinebiliyor.
Yani görülebileceği üzere, maaşlardan duymaya alışık olduğumuz “brüt maaş” ve “net maaş” kavramlarının aksine, borç stoku söz konusu olduğunda brüt stok daha gerçekçi ve genel bir borca işaret ediyor. Zira bankacılık sektöründeki borç, ülke ekonomisi üzerinde doğrudan etkisi olan bir borç tipi.
Burcun GSYH'ye Oranı
Genellikle bu borcun büyüklüğünü anlamak için mutlak sayılar kullanmak yerine, borcun ABD doları cinsinden Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYH) olan oranına bakılıyor. Bu oran ne kadar yüksekse, borç da o kadar yüksek demektir. İşte Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanan borç verilerine ve bu borcun GSYH’ye olan oranına bakacak olursak:
En güncel olarak 31 Mart 2017’de ilan edilen verilere göre, Türkiye’nin Brüt Dış Borç Stoku 404.2 milyar dolar civarında; Net Dış Borç Stoku ise 252.7 milyar dolar civarındadır. Görülebileceği gibi brüt ile net arasında dikkate değer miktarda bir fark bulunmaktadır. Bu sayıların GSYH’ye oranı, sırasıyla %47.2 ile %29.5 olarak açıklanmıştır. Bu bakımdan, Ağbal’ın bariz bir şekilde “net” borç stokundan söz ettiği, “brüt” borç stokundan söz etmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Ağbal’ın kullandığı net borç stoku üzerinden Avrupa ülkelerinin borçlarının GSYH’ye oranına bakacak olursak:
Figür 1: Ülkelerin net dış borç/GSYH oranı (%), 2012-2016 yıllarına ait veriler.
Görülebileceği üzere Türkiye %31 dolaylarıyla en düşük borç oranına sahip ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor. En yüksek borç oranlarına sahip Avrupa ülkeleri şöyle:
- Yunanistan: %181
- İtalya: %157
- Portekiz: %150
- Belçika: %126
- Fransa: %121
- İspanya: %117
Buna karşılık, en düşük yüzdelere sahip ülkeler şöyle:
- Estonya: %10.0
- Bulgaristan: %18.9
- Letonya: %38.1
- İsveç: %40.6
- Danimarka: %44.5
- Slovakya: %55.4
- Finlandiya: %57.0
Eğer ki tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin borç/GSYH oranlarının ortalamasını alacak olursak, karşımıza %91.01 gibi bir oran çıkmaktadır.
Ne var ki bu oranın tek başına çok fazla anlam ifade etmediği belirtilmelidir. Her ne kadar teknik olarak bu oran, “bir ülkenin borcunu geri ödeyebilme becerisi”nin bir ölçeği olarak tanımlansa da, Amerika Birleşik Devletleri gibi güçlü ekonomiye sahip bir ülkenin borç/GSYH oranının %104.17 olduğunu, Almanya için bu oranın %78.4 olduğunu belirtmekte fayda var. Keza, Figür 1’den de görüleceği üzere en yüksek oran Japonya gibi ekonomik göstergeleri son derece güçlü bir ülkeye aittir. Dolayısıyla bu oranın “iyi” olduğunu belirlemenin bir yolu aranmalıdır.
Önemli Olan Borçların Ödenebilmesi
Ne var ki ekonomistler arasında bu konuda bir görüş birliği bulunmamaktadır. Genel kanı, bir ülkenin borçlarını yeniden finanse etmeden veya ekonomik büyümesini olumsuz etkilemeden ödeyebildiği sürece, o ülkenin “stabil” bir ülke olduğu yönündedir. Örneğin Maastricht Antlaşması’na göre Avrupa Birliği üyesi ülkelerin borç/GSYH oranları %60’ı geçmemelidir. Bu nedenlerle, bir ekonominin gücünü ifade etmek için başka göstergelere odaklanmak daha sağlıklıdır. Eğer ki borç/GSYH oranı bir gösterge olarak sunulacaksa, kısa vadede bu oranın nasıl değiştiğine bakmak ülkenin genel gidişatı hakkında temel bazı bilgiler verebilir.
Aşağıdaki grafikten görülebileceği üzere, bu oran 1989 yılından bu yana belli başlı dalgalanmalar haricinde dikkate değer miktarda değişmemiştir. Bu durum, söz konusu oranın, ülkeler-arası bir ekonomik durum kıyası yapmak için yeterli bir parametre olarak kabul edilemeyeceği anlamına gelmektedir.
Figür 2: Türkiye Dış Borç / GSYH Oranı (Yıldan Yıla)
Bu bilgiler ışığında, Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın kullandığı istatistiklerin Hazine Müsteşarlığı ve OECD verileriyle örtüştüğü; ancak kullanılan istatistik tipinin seçilme biçiminden ve zamana dayalı bir inceleme yapılmamış olmasından ötürü Bakan Ağbal’ın yanlış anlaşılmaya açık bir yorumda bulunduğu söylenebilir. Bu nedenle iddiada kayda değer oranda doğruluk payı vardır.