Maastricht kriterlerine (Avro’ya geçmek için gerekli olan) Avrupa’da iki ülke uyuyor, birisi Almanya birisi Türkiye.
Maastricht Kriterlerine Uyuyor muyuz?
Seçim çalışmalarının yoğunlaştığı bugünlerde, AB Bakanı Volkan Bozkır, 6 Mayıs 2015 tarihli Habertürk Canlı Yayın’ında, ‘Türkiye’nin Seçimi’ programına katılıp gündeme dair soruları yanıtladı. Bozkır yayın esnasında Türkiye’nin AB yolunda ilerlemesini sürdürdüğünü ve halihazırda birçok kriteri karşıladığını belirterek, Avrupa’da Maastricht Kriterleri’ni sağlayan iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu iddia etti.
Maastricht Kriterleri ve Türkiye
Maastricht Kriterleri, AB’ye üye olmak ve dolayısıyla Avro bölgesine girmek isteyen ülkeler için belirlenmiş bir dizi ekonomik kriterden oluşuyor. Bu kriterlere göre:
1- Toplulukta en düşük enflasyona sahip (yani en iyi performansı gösteren) üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile ilgili üye ülke enflasyon oranı arasındaki fark 1,5 puanı geçmemelidir.
2- Üye ülkenin devlet borçlarının GSYH’sine oranı %60’ı geçmemelidir.
3- Üye ülkenin bütçe açığının GSYH’sine oranı %3’ü geçmemelidir.
4- Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşmamalıdır.
5- Son iki yıl itibariyle üye ülke parası diğer üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
Söz konusu kriterler, AB’nin içinde bulunduğu ekonomik durgunluk süreci sebebiyle aslında bir çok üye ülke tarafından da tam olarak karşılanamayan kriterlerdir. Ancak Bakan Bozkır’ın iddiası Türkiye’yi işaret ettiği için Türkiye’nin ekonomik göstergelerini bu kriterler ışığında inceleyeceğiz.
Türkiye Şartları Karşılıyor mu?
Öncelikle enflasyon oranlarına baktığımızda, Türkiye’nin 2015 Ocak itibariyle enflasyonu yüzde 7.91’dir. Bu oran, geçtiğimiz yılın Ocak ayının enflasyon oranının ortalama yüzde 9’larda seyretmesi dikkate alındığında düşüş göstermiştir. Peki kriterin işaret ettiği AB ülkelerinde durum nasıl?
AB’de en düşün enflasyona sahip ülkelerin 2014 yılındaki enflasyon oranları aşağıdaki gibidir;
Bu ülkelerin enflasyon oranlarının Türkiye’nin enflasyon oranından 1,5 puandan çok daha az olduğu görülüyor.
Diğer göstergeler için Mahfi Eğilmez’in ilgili yazısına başvuracağız. Devlet borçlarının GSYH’ye oranına geldiğimizde ise, bu oranın 2014 yılında Türkiye için yüzde 36 olduğunu görüyoruz. Daha güncel verilere baktığımızda da bu oranın yüzde 33’e düştüğünü görüyoruz. Bu oran, kriterlerde belirtilen yüzde 60’dan oldukça düşük.
Bütçe açığının GSYH’ye oranı ise 2014 yılında yüzde 1,4 olarak gerçekleşmiş. Bu oran da kriterlerde belirtilen yüzde 3’lük oranın altında.
Faiz Tartışmaları
Uzun dönem faizler konusunda Avrupa’daki tablo ise şöyle:
Türkiye’nin 2014 yılındaki uzun dönem faiz oranı ise yüzde 7.94. Yani yukarıda belirtilen faiz oranlarından 2 puandan daha fazla bir noktada.
Son kriter olan döviz kriterine bakıldığındaysa; Türk lirası Avro karşısında son dönemde değer kaybetmesine karşın, resmi olarak devalüe edilmemiştir. Diğer bir deyişle, devalüasyon sabit kur rejimlerinde merkezi otoritenin karar alarak kendi para biriminin değerini diğer para birimleri karşısında düşürmesi demektir. Türkiye hali hazırda dalgalı kur rejimi uyguladığı için devalüasyondan söz edemiyoruz.
Sonuç olarak, Türkiye, her ne kadar bütçe açığı ve devlet borcunun GSYH’ye oranı açısından çoğu Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olsa da, Maastricht Kriterleri’ni yüksek enflasyon oranı ve yüksek uzun dönemli faiz oranı sebebiyle karşılayamıyor. Bu sebeple AB Bakanı Volkan Bozkır’ın iddiasında doğruluk payı yoktur.