Zaman Tüneli
25'
Türkiye’nin İklim Değişikliği Serüveni
Çevre & İklim
İlk yayın :
8 Şubat 2022
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konuşmasında ilan ettiği üzere Türkiye 2016’da imzaladığı Paris Anlaşması’nı TBMM’de de onayladı. “Paris Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi” TBMM’den geçerek yasalaştı ve kanun 7 Ekim 2021 tarihinde resmi gazetede yayımlandı. Yürürlüğe giren anlaşma Türkiye’ye iklim değişikliği ile mücadele konusunda birçok sorumlulu yüklüyor. 1970'li yıllarda iklim değişikliği siyasi bir sorun olarak tanımlanmasıyla beraber uluslararası boyutta iklim değişikliği alanında çalışmalar başladı.
1970
İklim değişikliği siyasi bir sorun olarak tanımlandı
1970’li yıllarda iklim değişikliği ile ilgili önemli bir kırılma noktasının yaşandığı dönem oldu. Bu on yılda iklim değişikliği bilimsel bir meseleden yavaş yavaş siyasi bir endişe kaynağına dönüşmeye başladı.
1972
Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı ilk kez düzenlendi
1972 yılında Stockholm’da toplanan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı (United Nations Conference on the Environment) çevre alanındaki ilk uluslararası konferans olması açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Bu konferansta iklim değişikliği bir gündem maddesi olmasa da devletlerin çevre sorunlarını küresel ölçekte çözmek için işbirliği içinde ça
1979
Dünya İklim Konferansı'nda iklim değişikliği küresel bir sorun olarak tanımlandı
1979 yılında ilk kez toplanan Dünya İklim Konferansı’nda (World Climate Conference) iklim değişikliğinin küresel sorun olarak tanındı.
1988
Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli kuruldu.
Küresel ölçekte iklim değişikliği ile mücadele etmek amacıyla 1988 yılında Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı tarafından Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) kuruldu. IPCC’nin temel hedefi insan faaliyetlerinin neden olduğu iklim değişikliğinin risklerini değerlendirmek olarak belirlendi. Yine 1988’de Toronto’
1992
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 154 ülke tarafından imzalandı
1992 yılında Rio de Janeiro’da Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda 154 ülke Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne (United Nations Framework Convention on Climate Change) imza attı. Sözleşmenin temel amacı iklim sistemine tehlikeli sonuçlar yaratacak insan müdahalesinin önlenmesi olarak belirlendi ve ülkelerin
1997
Kyoto Protokolü kabul edildi
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin ilk Taraflar Konferansı (COP-1) 1995 yılında Berlin’de yapıldı. 1997 yılında üçüncü Taraflar Konferansı’nda (COP-3) ilk sera gazı azaltma hedeflerini içeren Kyoto Protokolü kabul edildi.
2015
21. Taraflar Konferansı (COP21)'nda Paris Anlaşması kabul edildi
Kyoto Protokolü’nün 2020 yılında sona ermesi nedeniyle 12 Aralık 2015 tarihinde Fransa’nın Paris kentinde 21. Taraflar Konferansı’nda (COP21) “Paris Anlaşması” kabul edildi.
2015
Türkiye Paris Anlaşması'na taraf olmadı
Türkiye, 175 ülke ile birlikte Paris Anlaşması’nı imzalamıştı. 30 Eylül 2015 tarihinde “Niyet Edilen Ulusal Katkı Beyanını” Sözleşme sekreteryasına sundu. Türkiye’nin ulusal katkı beyanına göre, sera gazı emisyonlarının 2030 yılında referans senaryoya göre %18 ila %21 kadar azaltılmasını öngördü. Fakat 4 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren anlaşma
Eylül 2021
Türkiye Paris Anlaşması'nı meclis onayına sunuyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 22 Eylül 2021 tarihinde yaptığı açıklamada “Paris İklim Anlaşması’nı yapıcı adımlara uygun şekilde ve ulusal katkı beyanımız çerçevesinde ekim ayında meclis onayına sunmayı hedeflediklerini” açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sözlerine, Paris Anlaşmasının gelişmekte olan bir ülke olarak ve ulusal katkı b
Ekim 2021
Paris Anlaşması TBMM'de onaylandı
6 Ekim 2021 itibarıyla Paris Anlaşması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylandı. Meclis onayının ardından, BMİDÇS’nin de Türkiye’nin “gelişmekte olan ülke” statüsüne geçme talebini onaylaması gerekiyor. Bu durumun sebebi yardım alacak ya da yapacak ülke ayrımının “gelişmekte olan ülke” ve “gelişmiş ülke” statüsüne göre belirleniyor olması. Talebi
İLGİNİ ÇEKEBİLİR