Türkiye’de Kadın Cinayetleri
Sosyal Politikalar
İlk yayın :
8 Mart 2021
Son güncelleme :
8 Ekim 2024
Bu içerik ilk kez 2021 yılında Ceren Satıl tarafından kaleme alınmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kadın cinayetini (femicide) kadınların kadın oldukları için öldürülmeleri şeklinde tanımlıyor. Bu kavram günümüze yakın anlamıyla ilk kez 1976’da feminist yazar Diana E. H. Russell tarafından kullanılmıştı. Bu kavram için Russel’ın vurgusu “kadınların nefret, hor görme, zevk ya da kadına sahip olma duygusuyla erkekler tarafından öldürülmesi” ve “kadınların kadın düşmanı erkekler tarafından öldürülmesi” üzerineydi. 1980'lerden sonra sosyal bilimlerde görünür olan “kadın cinayeti” kavramı ampirik vakalarla ve farklı perspektiflerle zenginleşti. Daha geniş bir bakışla kadınlara yüklenen rollerin, toplumun kadınlara atfettiği anlamların neden olduğu cinayetler bu kavramla imlenir hale geldi.
Kadın cinayeti kavramı temel olarak cinayetteki kurban-fail ilişkisini odak noktasına alır. Cinsiyet körü olan genel cinayet tanımı içinde bu tür bir kategorinin oluşması da yapılan araştırmalarda toplumsal cinsiyetle ilintili örüntülerin ortaya çıkmasından dolayıdır. WHO tarafından raporlanmış vakalar üzerinden yürütülen küresel bir araştırmaya göre kadınların kurban olduğu cinayetlerin %35’i erkek partnerleri tarafından işlenirken erkeklerin kurban olduğu cinayetlerin sadece %5’inin faili partnerleri. Kadınların partnerlerini öldürdüğü cinayetler üzerine yapılan araştırmalar da bu tür cinayetlerin önemli kısmının kendini savunma amaçlı olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar bu tür cinayetlerdeki kurban-fail arasındaki ilişkinin türü nedeniyle raporlanmama ihtimalinin daha yüksek olması ve araştırmadaki veri eksikliği nedeniyle bu oranın daha yüksek olduğunu tahmin ediyorlar. Tüm ülkelerde kurban ve fail sayısında erkekler fazla olsa da orantısız şekilde kadınlar erkekler tarafından daha fazla öldürülüyor ve cinayetin failleri önemli ölçüde kadınların tanıdıkları erkekler oluyor. Bu durum da “kadın cinayeti” kavramını politika geliştirilmesi açısından gerekli hale getiriyor.
Kadın Cinayetlerine Dair Resmi Veri Yetersizliği
Kadın cinayetleri birçok ülkede kamuoyunda daha sık gündem olmaya başlasa da sorunun boyutunun kavranması için gerekli olan veri toplamada sorunlar yaşanıyor. Verilerin toplanmasında kurumların ilgili verileri toplamaması ya da ilgili olabilecek verileri toplasa bile açık şekilde yayınlamaması önemli bir etken. Diğer taraftan ise bir vakayı kadın cinayeti olarak değerlendirmenin o vakadaki kurban-fail arasındaki ilişkiyi toplumdaki yerleşik toplumsal cinsiyet önyargıları özelinde bakılmasını gerektirdiğinden standartlaşma da ciddi bir sorun olarak öne çıkıyor. Cinsiyetler arası eşitsizliğe neden olan önyargılar farklı bağlamlarda farklı bir şekilde tezahür edebiliyor. Yine de tanımlamalar konusunda belli bir uzlaşı olduğunu söylemek mümkün.
Türkiye’de kadın cinayetleri konusundaki resmi veriler sorunun boyutunu anlamak için yeterli değil. Adalet ve emniyet kurumları partnerleri veya aile üyesi erkekler tarafından öldürülen kadın sayısı verisini paylaşmıyor. Kadın cinayetleri konusunda resmi sayılabilecek en önemli veri 2009 yılında dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir soru önergesine verdiği yanıtla gelmişti. Kadın cinayetleri sayısını veren kısmının TBMM sitesinde şu an itibariyle erişilemediği yanıtta 2002’de 66, 2003’te 83, 2004’te 128, 2005’te 317, 2006’da 663, 2007’de 1011, 2008'de ise 806 kadın cinayeti işlendiği belirtiliyordu. Bu yanıt o dönemde oldukça gündem olmuş ve 2002’den bu yana kadın cinayetlerindeki 14 katlık artış başlıklarıyla hem medyada hem de siyasetçilerin açıklamalarında kendine yer bulmuştu. TBMM’de kadın cinayeti sayısıyla ilgili yöneltilen başka bir soru önergesine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verdiği cevaba göre ise 2009’da 171, 2010’da 177, 2011’de 163, 2012’nin ilk 9 ayında ise 128 kadın cinayeti işlendi.
Kadın cinayetleriyle ilgili bir diğer resmi veri de 10 Ocak 2022 tarihinde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Yılı Yol Haritası Toplantısı'nda açıklanmıştı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, "İçişleri Bakanlığı'nın verilerine baktığımızda 2016 yılında 301, 2017 yılında 353 olan kadın cinayeti sayısının 2018 yılında 279'a düştüğünü görüyoruz. 2019 yılında kadın cinayeti sayısı 336, 2020 yılında 268, 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla da 307'dir." ifadelerini kullanmıştı. 2021 yılından bu yana İçişleri Bakanlığı tarafından kadın cinayetleriyle ilgili açıklanmış bir veri bulunmuyor.
Kadın cinayetleri üzerine hangi kriterlere göre resmi veri toplandığı şeffaf bir şekilde açıklanmış değil. Bu nedenle birçok sivil oluşum da medyaya düşen kadın cinayeti haberleri üzerinden veri derliyor. Bunların en önde gelenleri Anıt Sayaç, Bianet ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından toplanan kadın cinayeti verileri. Bu tür oluşumların 2008’den beri topladığı veriler sorunun boyutunu kavrama açısından önemli ipuçları sunuyor.
Bu sivil oluşumların topladığı veriler sayesinde Türkiye’de kadın cinayetleriyle ilgili birçok detaya ulaşmak mümkün oluyor.
Kadın Cinayetlerinde Failler Kim?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2023 raporuna göre, öldürülen kadınların %41'i evli olduğu, %14'ü ise birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü. Öldürülen 30 evli kadın ise boşanma aşamasındaydı.
Kadınların %58'i tespit edilemeyen bahaneler sonucu öldürülürken, hayatına dair karar alma bahanesiyle öldürülen kadınların oranı %29.
Kadınlar Nasıl Öldürüldü?
2023'te kadınların %55'i ateşli silah ile, %31'i kesici alet ile %6'sı boğularak %4'ü darp sonucu öldürüldü. Diğer şiddet biçimleri arasında yakılma ve yüksekten düşme yer alıyor. Daha önceki yıllarda da ateşli silah nedeniyle gerçekleşen kadın ölümleri, diğer şiddet biçimlerinden daha yüksek bir orana sahipti.
Kadınlar Nerede Öldürüldü?
2023 yılında kadınların %65'i evlerinde öldürüldü. En çok cinayetin yaşandığı bir diğer mekan ise %12 ile sokaklar.
Bu konuda şu içeriği faydalı bulabilirsin
Kadınların 6284 Sayılı Koruma Kararı Var mıydı?
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun 8 Mart 2012 tarihinde TBMM’de oy birliği ile kabul edilmişti. 6284 sayılı Kanun, şiddete uğrayan ve uğrama riskinde bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı takibe maruz kalan kişilerin korunması ve şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirleri içeriyor.
Adalet Bakanlığı'nın her yıl yayımladığı Adli Sicil İstatistikleri'nde 6284 sayılı kanuna ilişkin davalara ait en güncel veri 2020 yılına ait. Bu verilere göre, 2020 yılında 116.515 koruma kararı davası açılmış. Bu davaların 13.358'i reddedilmiş, 93.044'ü ise kabul edilmiş. 2020 yılından sonra yayımlanan Adli Sicil İstatistikleri'nde 6284 sayılı kanuna ilişkin açılan davalarla ilgili 2023 yılının güncel verilerine yer verilmediği için, dava sayısına resmi kaynaklardan ulaşmak mümkün değil.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2023 yılı verilerine göre, kadın cinayeti nedeniyle hayatını kaybeden 315 kadının 28'inde koruma kararı bulunuyordu. Öldürülen 291 kadının tedbir kararı durumu ise tespit edilemiyor.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Ekonomi Yönetimi: Enflasyon ve Faiz Sarmalı
Bir Komplo Teorisinin Anatomisi: Düz Dünya
Kemal Sunal’ın Asıl Doğum Gününün 10 Kasım Olduğu İddiası Doğru mu?
İnönü Döneminde 24 Nisan Tarihi İsrail'in Kuruluş Günü Nedeniyle Bayram İlan Edildi mi?
Video “Sahte” Bir Uzaylı İstilasını mı Gösteriyor?
Apollo 11 Astronotları Ay’dan Döndükten Sonra Anıtkabir’i Ziyaret Etti mi?
Video İstanbul’daki Bir Motosiklet Sürücüsünü mü Gösteriyor?
Mehmet Şimşek’in Güneşlenme Vergisi Açıklamaları Doğru mu?
2018'den Bu Yana 10 Bakan Görevden Ayrıldı
Karahantepe'de 12 Bin Yıllık İnsan Heykeli Bulunduğu İddiası Doğru mu?