Keops Piramidi ile İlgili İddialar Doğru mu?
Yazar:
Gül Hür
Gül Hür
Katkıda Bulunanlar:
Koray Kaplıca
Koray Kaplıca
İddia şöyle;

Bir Facebook kullanıcısı 6 Temmuz 2024 tarihinde yapılan bir paylaşımda Kahire’de bulunan Keops Piramitleri ile ilgili çeşitli iddialarda bulundu.

Keops Piramitlerine dair mit ve efsaneler uzun yıllardır çeşitli <a href="https://www.facebook.com/groups/QuantumveMetafizik/posts/1753413438076673/">sosyal</a> <a href="https://www.instagram.com/dortyolmanset/p/Cvsmyp2ooBC/">medya</a> <a href="https://x.com/arsivtarih/status/1216423581934145536">mecraları</a> üzerinde dolaşım halinde.&nbsp;

İddia YANLIŞ

→ Keops Piramidi’nin inşasında farklı ağırlıklarda 2,4 milyon blok kullanıldı. Fakat inşa süresinin 20-30 yıl olduğu düşünülüyor. 
→ Keops Piramidi’nin üstünden geçen meridyen karaları ve denizleri eşit iki parçaya bölmez ve piramit dünyanın ağırlık merkezinde değildir. Güneş ve Dünya arasındaki uzaklığın değişkenliği dikkate alındığında piramidin yüksekliğinin bir milyarla çarpımının güneşle dünya arasındaki uzaklığı verdiği ve taban alanının yüksekliğinin iki katına bölünmesinin pi sayısını verdiği iddiası da yanıltıcıdır. 
→ Piramidin içinde suyun arıtılması, sütün yoğurt haline gelmesi, bitkilerin daha hızlı büyümesi, yemek artıklarının mumyalaşması, ve yaraların daha hızlı iyileşmesi gibi iddiaların bilimsel bir temeli yoktur.
Gönderide Yer Alan İddialar
​​Tarihin büyüleyici yapıları, insanlık için her zaman gizemli ve ilgi çekici konular arasında yer alıyor. Keops Piramidi gibi anıtsal eserler, komplo teorilerinin odağına yerleşen ve haklarında fantastik hikayeler üretilen yapılar. Bunun diğer örnekleri de aslında uzaylılar tarafından inşa edildiği iddia edilen Büyük Çin Seddi ile kayıp bir uygarlığın kalıntıları olduğu ve hala gizemli güçler tarafından korunduğu iddia edilen Machu Picchu’dur. Ancak, bu teorilerin büyük bir kısmı bilimsel temellere dayanmıyor ve gerçekleri yansıtmıyor. Keops Piramidi ile ilgili sıralanan 14 farklı iddiada benzer şekilde bilimsel dayanaktan yoksun ve temelsiz iddialar.
Kahire'nin yakınındaki Gize platosunda yer alan Keops Piramidi, M.Ö. 2589-2566 yılları arasında hüküm süren IV. Hanedan Kralı Khufu (Keops) için inşa edilmiş. İnşası 20 yıl süren piramidin ana amacının kralın mezarı olarak kullanılması olduğu kabul ediliyor. Ancak, bu devasa yapının tam olarak nasıl inşa edildiği konusu, günümüzde hala büyük bir merak ve tartışma konusu. Piramidin inşası ile ilgili aydınlatılamayan konular da komplo teorilerinin artmasına neden oluyor.
İlgili Facebook kullanıcısı tarafından ise Piramitler ile ilgili şu 14 iddia sıralanmış: 
1)Keops Piramidi'nin 12 ton ağırlığında iki buçuk milyon bloktan oluşması: Keops Piramidi'nin inşasında kullanılan taş bloklar, iddia edildiği kadar büyük değildir. Kahire Üniversitesi Arkeoloji Fakültesi üyelerinin yayınladığı bir makaleye göre, piramidin inşasında kullanılan taşların ağırlıkları ortalama 2,5 tondan 15 tona kadar değişiyor. Bu taşların en büyükleri 1 metre en, 2,5 metre uzunluk ve 1-1,5 metre yükseklik ölçülerine sahip. Piramidin üst katmanlarındaki taşlar ise daha küçük ve hafif olup, yaklaşık 1 metre en, 1 metre boy ve 0,5 metre yükseklik ölçülerinde. 
1)Günde on blok yerleştirilmesi halinde yapımının 664 yıl süreceği: Keops Piramidi'nin yapımı M.Ö. 2580 ile 2560 yılları arasında, yani yaklaşık 20-30 yıl sürmüş. Bu süre zarfında piramitin inşasında yaklaşık 2.3 milyon taş blok kullanılmış. Bu da günlük ortalama 300 blok yerleştirilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla, piramitin inşasında günlük yerleştirilen blok sayısı iddia edilenin çok üzerindedir. 
2)Piramidin üstünden geçen meridyenin karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya böldüğü: Bu iddia doğru değil. Coğrafi veriler ve haritalar, Keops Piramidinin (Büyük Piramit) yer aldığı Giza Platosu'ndan geçen meridyenin karaları ve denizleri eşit olarak bölmediğini gösteriyor. Karalar ve denizler, Dünya üzerinde düzensiz bir şekilde dağıldığından belirli bir meridyenin bu unsurları eşit parçalara böldüğü iddiası bilimsel olarak doğrulanmaz. NASA'nın Dünya'nın karaları ve denizlerinin dağılımını gösteren haritaları incelendiğinde, belirli bir meridyenin bu dağılımı eşit şekilde bölmediği görülebilir. Bu haritalar incelendiğinde, Keops Piramidinin yer aldığı meridyenin karaları ve denizleri eşit iki parçaya bölmediği açıkça görülüyor.
3)Piramidin dünyanın ağırlık merkezinin tam ortasında bulunması: Dünya'nın ağırlık merkezi, Dünya’nın iç yapısının karmaşıklığı ve sürekli değişen dinamikleri nedeniyle sabit bir konumda değil. NASA, bu merkezi milimetre hassasiyetinde belirlemek için gelişmiş ölçüm teknikleri kullanıyor. Bu ölçümler, deniz seviyesi değişiklikleri, buz tabakalarının erimesi ve tektonik hareketler gibi jeofiziksel süreçlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor. Dolayısıyla, Keops Piramidi'nin dünyanın ağırlık merkezinde bulunduğu iddiası doğru değil.
4)Yüksekliğinin (164 mt) bir milyarla çarpımının güneşle dünyamız arasındaki uzaklığı verdiği: Keops Piramidi'nin yüksekliğinin (yaklaşık 146.6 metre) bir milyarla çarpılması, Dünya ile Güneş arasındaki mesafeyi vermez. Dünya ile Güneş arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 149.6 milyon kilometredir. Keops Piramidi'nin yüksekliğini 146.6 metre olarak alıp bir milyarla çarptığımızda 146.6 milyon kilometre eder, Bu da Güneş'e olan mesafeden yaklaşık 3 milyon kilometre daha azdır. Bu nedenle, bu iddia matematiksel olarak hatalıdır. Ayrıca, Dünya’nın yörüngesi eliptik olduğundan yıl içinde Güneş’e birkaç milyon kilometre yaklaşır ve uzaklaşır
5)Taban alanının, yüksekliğinin iki katına bölünmesinin pi sayısını verdiği: Piramidin taban alanı 230.4 metre kenar uzunluğuna sahip kare şeklinde ve yaklaşık 53077 m² eder. Yüksekliği ise yaklaşık 146.6 metre, yüksekliğin iki katı ise 293.2 metredir. Taban alanını yüksekliğin iki katına böldüğümüzde 53077/293.2 ≈ 181 sonucu elde ederiz ve bu da pi sayısına (3.14159) yakın değildir. Ancak, piramidin yarı taban uzunluğu (115.2 metre) ile yüksekliği arasındaki oran 115.2/146.6 ≈ 0.785, pi'nin dörtte birine (π/4 ≈ 0.785) yakındır. Bu durum, piramidin tasarımında bazı matematiksel ilişkilerin kullanılmış olabileceğini düşündürüyor.
6)Piramitlerin içerisinde "ultrasound", radar, sonar gibi cihazların çalışmadığı: Bu tür cihazlar piramitler gibi yapılarda etkili bir şekilde kullanılabilir. Örneğin, 2017 yılında ScanPyramids projesi kapsamında piramitlerin içinde muon radyografi ve radar gibi gelişmiş teknolojiler kullanılarak yeni boşluklar keşfedilmiş. Bu teknolojiler, piramitlerin iç yapısını incelemek için güvenilir ve yaygın olarak kullanılan yöntemler. Bilimsel araştırmalar ve projeler, bu cihazların piramitler içinde başarılı bir şekilde çalıştığını gösteriyor.
7)Kirletilmiş suyun birkaç gün piramidin içinde bırakıldığında arıtılmış olarak bulunduğu: Bu iddianın bilimsel bir temeli bulunmuyor. Suyun arıtılması için gerekli olan fiziksel ve kimyasal süreçler, piramidin yapısında kendiliğinden gerçekleşmez. Su arıtma, genellikle filtrasyon, kimyasal arıtma, ve mikroorganizmaların kullanımı gibi belirli teknikler gerektirir. Piramidin iç yapısı, bu tür işlemler için gerekli koşulları sağlamaz. Bu konuda herhangi bir bilimsel araştırma veya resmi kaynak, böyle bir arıtma sürecinin piramitlerde gerçekleştiğini desteklemiyor.
8)Piramidin içerisinde sütün birkaç gün süreyle taze kaldığı ve sonunda bozulmadan yoğurt haline geldiği: Bu iddianın da bilimsel bir temeli bulunmuyor. Sütü yoğurt haline getirmek için belirli bakteriyel fermantasyon süreçleri gereklidir. Yoğurt oluşumu, sütü belirli sıcaklık ve süre boyunca Lactobacillus bulgaricus ve Streptococcus thermophilus gibi bakterilerle fermente ederek gerçekleşir. Piramitlerin içinde bu tür bakteriyel fermantasyonun doğal olarak gerçekleştiğini gösteren hiçbir bilimsel kanıt yok. Ayrıca, piramitlerin içindeki sıcaklık ve nem koşulları, sütün taze kalması veya yoğurt haline gelmesi için ideal değil.
9)Bitkilerin piramit içerisinde daha hızlı büyüdükleri: Bu iddia da bilimsel bir temelden yoksundur. Bitki büyümesi, ışık, su, besinler, sıcaklık ve karbondioksit gibi çevresel faktörlere bağlıdır. Piramitlerin içi genellikle karanlık ve kapalıdır, bu da bitki büyümesi için gerekli olan güneş ışığını ve havalandırmayı sağlamaz. Bitkilerin büyüme hızını artıran veya büyümelerini destekleyen herhangi bir özel enerji veya yapı özelliği piramitlerde bulunmuyor. Bu konuda yapılmış bilimsel araştırmalar veya resmi kaynaklar, piramitlerin bitki büyümesi üzerinde herhangi bir olumlu etkisi olduğunu göstermemektedir.
10)Çöp bidonu içindeki yemek artıklarının hiç koku yaymadan mumyalaştığı: Yemek artıkları, uygun koşullar sağlanmadığında, genellikle bakteri ve mantar gibi mikroorganizmaların etkisiyle çürümeye başlar ve bu süreçte kötü kokular yayar. Mumyalaşma, belirli çevresel koşullar ve kimyasal işlemler gerektiren karmaşık bir süreçtir. Bu koşullar, genellikle yüksek sıcaklık, düşük nem, ve belirli kimyasal maddelerin varlığını gerektirir. Çöp bidonları bu tür koşulları doğal olarak sağlamaz ve bu nedenle yemek artıklarının koku yaymadan mumyalaşması beklenemez.
11)Kesik, yanık, sıyrık ve yaraların piramidin içinde daha çabuk iyileştiği: Yaraların iyileşme süreci, vücudun doğal biyolojik mekanizmalarıyla gerçekleşir ve bu süreç, piramit gibi belirli bir yapının içinde bulunmaktan etkilenmez. Yaraların iyileşmesini etkileyen faktörler arasında hijyen, yara bakımı, beslenme, ve genel sağlık durumu yer alır. Piramitlerin içinde iyileşme sürecini hızlandıran herhangi bir özel enerji veya yapı özelliği bulunmuyor. Dolayısıyla bu iddia da bilimsel bir temelden yoksun. 
12)Piramidin içinin yazın soğuk, kışın sıcak olduğu: Piramitlerin iç yapısı ve malzemeleri, dış ortam sıcaklığından bağımsız olarak sabit bir sıcaklıkta kalma eğilimindedir. Bu yapıların büyük kütlesi, termal atalet adı verilen bir etki yaratır ve bu da içerideki sıcaklık değişikliklerini yavaşlatır. Ancak bu, iç ortamın her zaman ideal sıcaklıkta olduğu anlamına gelmez. Piramitlerin içi, genellikle yıl boyunca sabit bir sıcaklıkta kalır. Ancak bu durum sıcaklığın yazın dışarıdan daha serin, kışın ise dışarıdan daha sıcak olacağı anlamına gelmez.
13)Piramit kimin adına yapıldıysa onun bulunduğu odaya yılda 2 kez güneş girdiği ve bu günlerin doğduğu ve tahta çıktığı günler olduğu: Bu iddia, piramitlerin astronomik olaylarla bağlantılı olduğu düşüncesine dayanır. Ancak bilimsel ve arkeolojik kanıtlar bu tür bir düzenlemenin varlığını desteklemiyor. Piramitlerin astronomik düzenlemelerle ilişkilendirildiği bazı teoriler var. Ancak bu düzenlemeler genellikle piramitlerin konumları ve yönleriyle ilgilidir, iç odalara belirli günlerde güneş ışığının girmesiyle değil. Aon olarak Piramitlerin iç yapıları, genellikle ışığın içeri girmesini engelleyecek şekilde tasarlanmış. Giza'daki Büyük Piramit gibi yapılar, genellikle ışığın iç odalara girmesini önleyen dar geçitler ve kapalı alanlarla dolu.
Sonuç olarak, bu iddiaların çoğu mit ve efsanelere dayanan ve bilimsel olarak doğrulanmamış iddialardır.

Sonuç olarak;

Keops Piramidi ile ilgili gönderide yer alan iddialar yanlıştır.