Yazar:
Gül Hür
Bir süredir bazı sosyal medya fenomenleri, birkaç yıl içinde aniden zenginleşmeleri ile Türkiye gündeminden düşmüyor. Ana haber bültenleri ile siyaset ve magazin programlarının odağında yoğunluklu olarak vergi kaçakçılığı ve kara para aklama gibi çeşitli yolsuzluk yöntemleri tartışılıyor. Türkiye’deki enflasyonist ortama bağlı olarak artan fakirleşme ve azalan alım gücüne karşın hızla zenginleşen bir grup insanın gösterişli hayatlarını sosyal medya mecralarında paylaşması, bazı medya organlarının ve gazetecinin bir süredir radarında. Örneğin gazeteci Murat Ağırel 30 Ekim 2023 tarihinde yaptığı bir X paylaşımında, güncel bir kara para aklama iddiası için bu işin peşini bırakmayacağı açıklamasında bulundu. 
Türkiye gündemini meşgul eden ve konuyla ilgilenen herkesin kullandığı mali suçlarla ilgili bazı kavramları Türkiye siyasi tarihini de göz önünde bulundurarak açıkladık.

1

Savaşların ve Ekonomik Krizlerin Yasa Dışı Alım Sistemi: Karaborsa

Savaşların ve Ekonomik Krizlerin Yasa Dışı Alım Sistemi: Karaborsa

Karaborsa, ekonomik sıkıntıların ve savaş gibi olağanüstü koşulların yaşandığı dönemlerde sıklıkla görülen ve mal ve hizmetlere talebin artmasıyla yaygınlaşan yasa dışı bir alım sistemidir. Karaborsada, ilgili mal veya hizmet devlet tarafından belirlenen fiyatların üzerinde satılır. Dünya tarihinde karaborsanın en çok görüldüğü dönemler Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve 2008 küresel ekonomik krizi şeklinde sıralanabilir. Özellikle savaş nedeniyle yaşanan hammadde ve gıda sıkıntısı ile uygulanan ekonomik kısıtlamalar karaborsa faaliyetlerinin artmasına neden oluyor.
Türkiye'de karaborsanın ilk örnekleri de Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sırasında görülmüş. Ancak uzun kuyruklarda tüp veya temel gıda maddelerini alabilmek için karneleriyle bekleyen kalabalıkların olduğu fotoğraflar genelde 1970lerin Türkiyesinden. Bu yıllarda Türkiye'de yaşanan ekonomik kriz, karaborsanın yeniden canlanmasına neden olmuş. Bu dönemde, özellikle ekmek, yağ, şeker, çay ve un gibi temel gıda maddeleri karaborsada yaygınlaşmış. 2000'li yıllara gelindiğinde Türkiye'de ekonomik büyümenin devam etmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ile karaborsada bir düşüş yaşanmakla birlikte, 2020’nin ikinci yarısından itibaren artan enflasyonla başlayan ekonomik kriz, akıllara 70li yıllarının karneli günlerini getirmişti.

Tüp kuyruğu, 1977.

2

Her Dönemin Mali Suçu: Vergi Kaçakçılığı

Her Dönemin Mali Suçu: Vergi Kaçakçılığı

Vergi kaçakçılığı, Türkiye'de en yaygın görülen mali suçlardan biri. Vergi kaçakçılığı, vergi kanunlarına göre ödenmesi gereken vergilerin, kısmen veya tamamen ödenmemesi veya eksik ödenmesidir. Vergi kaçakçılığının kapsamında vergi beyannamelerinin eksik veya yanlış doldurulması, vergilendirilmesi gereken gelirlerin saklanması ve vergi kanunlarının ihlal edilmesi yer alıyor.
Bu suç, ekonomik büyümeyi engellemekle birlikte kamu gelirlerini azaltıp toplumsal eşitsizliği arttırır. Siyasi güveni de sarsan bu suç, demokrasinin işleyişini engeller.
Suçlar ve cezalar sadece Ceza Kanunu'nda değil, farklı yasal düzenlemelerde de belirlenebilir. Vergi kaçakçılığı suçu da bu kapsamda değerlendirilen suçlardan biridir. Vergi Usul Kanunu'nun (VUK) 359. maddesinde suçun detayları düzenlenmiş olmasına rağmen, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 5. maddesi uyarınca, TCK'da yer alan genel hükümler diğer kanunlardaki suçlar ve cezalar için de geçerlidir.

3

1980’ler Türkiyesine Damgasını Vuran Mali Suç: Hayali İhracat

1980’ler Türkiyesine Damgasını Vuran Mali Suç: Hayali İhracat

Türkiye, Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in 1975 yılında sunta parçalarını ceviz yatak odası diye ihraç etmesiyle elde ettiği yaklaşık 20 milyon liralık kazancın ardından hayali ihracat kavramı ile tanıştı.
1980’lerde Turgut Özal ile başlayan neoliberal ekonomik anlayış, ekonomik faaliyetlere yeni bir bakış açısı ve yeni düzenlemeler getirdi. Yeni düzenlemelerin çeşitli iş kollarına sağladığı teşvikler ekonomik canlanmayı arttırmakla birlikte ticaretle uğraşan bir grubun suistimali nedeniyle bazı mali suçlarda artış yaşanmasına neden olmuştu. Hayali ihracatın 1980’lerde yükselmesinin böyle bir tarihi arka planı bulunuyor. Özal dönemindeki hayali ihracatın artmasının arkasındaki ana nedenler, zayıf hükümet disiplini, düşük ceza uygulaması, ekonomik ceza anlayışı ve zayıf denetim mekanizmaları olarak özetlenebilir. Bu faktörler, Türkiye'deki ciddi yolsuzluk sorunlarının başlamasına ve hayali ihracatın yayılmasına zemin hazırlamış.
Hayali ihracat, ihracat gerçekleşmediği halde gerçekleşmiş gibi göstermek veya haksız çıkar sağlama işlemlerini ifade eder. Bu suçta, gerçek bir malın veya hizmetin yurt dışına gönderilmiş gibi gösterilmesi ve bu işlem üzerinden devlet desteklerinden yararlanılması veya vergi avantajları elde etmek amacıyla sahte veya hileli işlem yapılması söz konusudur. Yani, mal veya hizmet gerçekte ihraç edilmemiş olmasına rağmen kağıt üzerinde ihracat olarak gösterilir. Hayali ihracat, genellikle vergi kaçakçılığı, kara para aklama ve devlet desteklerini haksız yere alma gibi suç faaliyetlerinde kullanılır.
Tüm mali suçlar gibi hayali ihracat da ciddi bir suçtur ve bu suçun işlenmesine katılan herkes cezalandırılabilir. Türkiye'de hayali ihracat ve benzeri suçlarla mücadele amacıyla Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) ve diğer ilgili mevzuatta çeşitli düzenlemeler bulunuyor. Örneğin, TCK’nin dolandırıcılık suçunu düzenleyen 157. maddesi hayali ihracat gibi sahtekârlık faaliyetlerini içeren suçları da kapsıyor. Ayrıca, Türkiye'de dış ticaretin düzenlenmesine ilişkin olarak 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu gibi özel kanunlarda da hayali ihracatla mücadele eden hükümler yer alabilir.

4

Paravan Şirketler

Paravan Şirketler

Gerçekte herhangi bir faaliyeti olmayan, genellikle vergiden kaçmak, kara para aklamak veya dolandırıcılık yapmak için kullanılan şirketlerdir. Paravan şirketler, genellikle gerçek bir ürün veya hizmet üretmez veya pazarlamayan, gerçek bir iş yeri, yönetim kadrosu, hissedarı veya çalışanı olmayan şirketlerdir.
Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) doğrudan paravan şirket kurma suçu için özel bir madde bulunmuyor. Ancak, paravan şirketlerin kurulması genellikle vergi kaçakçılığı, kara para aklama, dolandırıcılık veya benzeri suçlarla ilişkilendirilir. Bu nedenle, paravan şirket kurma eylemi durumuna göre TCK'nin ilgili maddeleri uyarınca cezai yaptırımlara tabi tutulabilir. Örneğin, vergi kaçakçılığı veya dolandırıcılık gibi suçlarla ilişkilendirilen bir paravan şirket kurma eylemi, TCK'nin Resmi Belgede Sahtecilik başlığını taşıyan 204. maddesi uyarınca cezalandırılabilir.

5

Suç Gelirlerini Aklama

Suç Gelirlerini Aklama

Halk arasındaki yaygın ismiyle kara para aklama suç yoluyla elde edilen paranın, yasa dışı yollardan meşru hale getirilmesi suçudur. Yani yasa dışı yollardan elde edilen paranın, yasal yollardan elde edilmiş gibi gösterilmesi işlemidir. Bu işlem, suçun kaynağının gizlenmesini ve suçluların yakalanmasını zorlaştırmayı amaçlayan bir suçtur.
Nakit formda kullanılamayan para, banka hesapları, gayrimenkuller veya diğer yasal varlıklara veya daha yüksek değerli varlıklara dönüştürülebilir ayrıca yasal faaliyetlerde de kullanılabilir. Kara para banka hesapları, gayrimenkuller, şirketler, sanat eserleri veya altın ve değerli metaller kullanılarak aklanır.
Türkiye’nin kara para aklama suçunu önlemek adına attığı ilk adım 19 Kasım 1996 tarihli ve 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun’dur. Kanunda kara paranın aklanması suçu tanımlanıp bu suçun işlenmesine ilişkin yaptırımlar düzenlenmiş. 
Kanun, kara paranın aklanmasını, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini, suçun işlendiğine dair şüphe uyandıracak bir şekilde, meşru bir ekonomik işlem veya faaliyetmiş gibi göstermek veya saklama veya gizleme olarak tanımlıyor. Bu suç, 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Kanun’a göre yükümlüler, kara para aklanmasına konu olabilecek şüpheli işlemleri, Mali Suçları Araştırma Kurulu'na (MASAK) bildirme yükümlülüğüne sahiptir.

6

Sahte Fatura (Naylon Fatura)

Sahte Fatura (Naylon Fatura)

Kamuoyunda yaygın olarak kullanılan naylon fatura kavramı, gerçek bir mal veya hizmet teslimi olmadığı halde, mal veya hizmet teslimi varmış gibi düzenlenen faturaya verilen addır. Naylon fatura, genellikle vergi kaçakçılığı, kara para aklama ve dolandırıcılık gibi suçlarda kullanılır. Gerçek bir mal veya hizmet teslimi olmadan sahte fatura düzenlenebileceği gibi, gerçek bir mal veya hizmet teslimi olmasına rağmen, faturanın içeriğinin gerçek dışı olduğu sahte faturalar da mevcuttur. Bu ikinci türde yer alan faturalarda, mal veya hizmet teslimi gerçekleşir ancak faturanın içeriği gerçek dışıdır. 
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 359. Maddesinin b bendinde sahte fatura şöyle tanımlanmış: “Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.” 
Naylon fatura, ciddi bir suçtur. Naylon fatura veya sahte belge düzenleme suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 204. maddesinde düzenlenmiş. Bu maddeye göre, kamu kurumları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından düzenlenen belgelerin sahtesi veya kullanılması suç sayılıyor ve suçun cezası hapis cezası ile ölçülüyor.

7

Mail Order

Mail Order

Son haftalarda kamuoyunu meşgul eden en önemli kavramlardan biri başta kuyumculuk olmak üzere farklı sektörler üzerinden mail order yapmak. Bu yöntemle sahte siparişler verildiği, sahte ürünlerin satıldığı ve sahte faturaların kesildiği iddia ediliyor.
Mail order yöntemiyle işlenen mali suçlar, suçlu kişilerin yasa dışı gelirlerini aklamak ve bu gelirleri meşru finansal akışlara sokmak için posta yoluyla sipariş edilen ürünlerin satışını kullanma yöntemleri olarak tanımlanabilir. Son yıllarda dijital ticaretin yaygınlık kazanması, yasa dışı paranın bu yolla aklanmasında artışa neden olmuş. 
Suç gelirlerini aklamak için kullanılan bu yöntemde suçlular, sahte internet mağazaları açıp sahte ürünler veya hizmetlerin satışını yaparak, ürünleri satan aracılar veya komisyoncular kullanarak ve ürünlerin veya hizmetlerin satışını artırmak için fiyat manipülasyonu veya sahte yorumlar gibi taktikler kullanarak mail order yöntemini kullanabilirler. Sonuç olarak yapılmak istenen suç gelirlerini meşru bir şekilde elde edilmiş gibi göstermeye çalışmaktır. 
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) bu suçu doğrudan tanımlayan bir madde bulunmuyor. Ancak dolandırıcılık, sahtecilik, hırsızlık, ya da tüketici haklarını ihlal etme gibi suçlar mail order yöntemiyle işlendiğinde, bu suçlar TCK'nin ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılabilir. TCK’nin dolandırıcılığı düzenleyen 157. maddesi, sahteciliği düzenleyen 206. maddesi ve bilgisayar sistemine girme suçunu düzenleyen 243. maddesi mail order yöntemi kullanılarak yasa dışı paranın aklanması suçlarının cezasını belirleyecek kanun maddeleri arasında sayılabilir. TCK’nın ilgili maddeleri dışında 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununa da suçun tanımlanması bakımından başvurulabilir.

8

Vergiden ‘Uzak’: Offshore

Vergiden ‘Uzak’: Offshore

Offshore, kelime anlamı olarak kıyıdan uzak, ekonomik bir terim olarak ise ‘vergiden uzak’ anlamına gelen bir kavramdır. Offshore şirketler, genellikle vergi oranlarının yüksek olduğu ülkelerde yaşayan kişiler tarafından vergiden kaçınmak amacıyla başka ülkelerde kurulur. Bu şirketler, vergisi olmayan veya çok düşük vergi oranlarına sahip Şeyseller, Virgin Adaları, Panama gibi bölgelerde kurulur. Bu ülkeler, vergisiz bölgeler oluşturarak binlerce şirketin kuruluş ücreti, işletme giderleri gibi ödemelerden gelir elde ederler. 
Yasal yükümlülüklerden ve mali/finansal kaynak aktarımı sınırlamalarından kurtulmak, sermaye hareketlerinde tam serbestlik içinde hareket etmek, yurt dışında kayıt tutmak suretiyle şirketin/müşterilerinin Türkiye’deki gelir ve servetleriyle ilişkili vergisel ve yasal yükümlülüklerinin tespit edilmesinin ve denetiminin önüne geçmek, üretim maliyetleri dışındaki maliyetleri azaltıp rekabette öne geçmek ve vergi ve benzeri yükümlülüklerden kurtulmak gibi amaçlarla offshore şirket açılabilir. 
2017’de Kılıçdaroğlu’nun bir grup toplantısında gündeme getirmesiyle medya ve kamuoyunda geniş yer tutan offshore kavramı uluslararası arenada da oldukça tartışmalı. Tartışmanın en önemli nedeni, offshore’un vergilendirme mevzuatına uygun olması ancak bu yöntemin vergi adaletsizliğine yol açması. Devletler, kendi vatandaşlarından ve ticaret yapan işletmelerden  geniş bir vergi yelpazesinde vergi toplarken bazı zenginliklerin bulunduğu bölgelerde vergi oranlarının oldukça düşük olması bu adaletsizliğin temel nedenini oluşturuyor. 
Offshore şirketler sahip oldukları serbestiyet dolayısıyla bazı mali suçlara kapı açıyor. Vergi kaçakçılığı, kara para aklama ve dolandırıcılık bu risklerin bir kısmı. Yurt içinde bulunan ve varlığı gizlenmeye çalışılan fonların yasallaşmasını sağlamak ve manipüle işlemlerini kolayca gerçekleştir
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda Muafiyet ve İstisnalar başlığının istisnalarında yurt dışı iştiraklerler ilgili düzenlemeler bulunuyor. Bu düzenlemeye göre, Türkiye'de yerleşik kişilerin, offshore yapılar yoluyla elde ettiği gelirler, Türkiye'de vergilendirilir.

9

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK)

Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK)

Gündemden düşmeyen sosyal medya fenomenlerinin gelirlerinin sorgulanmaya başladığı ilk haftalarda Türkiye kamuoyu yeni bir kurum ile tanıştı: MASAK. MASAK vergi kaçakçılığı ve kara para aklama gibi iddiaların ardından bir ön inceleme raporu yayınladı. Peki MASAK nedir ve yetkileri nelerdir?
17 Şubat 1997 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kurulan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı olan bir finansal istihbarat birimidir. MASAK, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla çalışmaktadır. Bu amaçla gerekli bilgi ve belgeleri toplar, analiz eder ve değerlendirir.
MASAK, şüpheli işlemlere ilişkin inceleme ve denetim yapma, bu işlemlerle ilişkili bilgi ve belgeleri ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşma, suç gelirlerinin aklanmasına ve terörün finansmanına ilişkin suç duyurusunda bulunma gibi yetkilere sahip bir kurumdur.