8 Mart Dünya Kadın Hakları günü, ve ya diğer adıyla Dünya Emekçi Kadınlar Günü yüz yılı aşkın süredir kutlanıyor. Kadın işçilerinin hak temelli toplumsal hareketlenmesine dayanan ve dünyanın çeşitli yerlerinde etkinlikler ve yürüyüşlerle kutlanan bu gün önemli bir soruna dikkat çekiyor. Halen hem ülkemizde hem de dünyada siyasetten ekonomiye bir çok alanda cinsiyet eşitsizliği hüküm sürüyor.
İstihdamda Kadın
TÜİK Kasım 2017 Temel İşgücü Göstergeleri veri tabanına göre ülkede 15 yaş ve üzeri toplam nüfus 60 milyon 223 bin. Bu nüfusun 30 milyon 399 bini kadınlar ve 29 milyon 824 bini de erkeklerden oluşuyor. İşgücü olarak nitelendirilen nüfus ise 31 milyon 790 bin; bu sayının 10 milyon 287 binini kadınlar ve 21 milyon 503 binini erkekler oluşturuyor. İstihdam edilen nüfus içerisinde ise toplam 8 milyon 904 bin kadın ve 19 milyon 612 bin erkek var. Bu sayıları oransal olarak değerlendirdiğimizde büyük bir eşitsizlik gözümüze çarpıyor; çünkü 15 yaşın üzerindeki toplam nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde %65,8 olmasına rağmen kadınlarda bu oran %29,3 seviyesinde kalıyor.
Toplam iş gücü hesaplanırken toplumda önemli
bir kesim iş gücüne katılabilecek kapasitede ve 15 yaş üstünde olmasına rağmen
çeşitli nedenlerden dolayı katılım sağlayamıyor. Katılım sağlayamayanların
oranları ve nedenleri arasında da cinsiyetler arası önemli farklar olduğu
gözlemlenmekte. Örneğin, iş gücüne katılmama nedenleri başlıklı TÜİK verilerine
göre 2016 yılında iş gücüne dâhil olmayan kadın nüfus yaklaşık 20 milyonken,
erkek nüfusu 8 milyon. İş gücüne katılım sağlamama nedenleri arasında ev
işleri, emeklilik, engelli olma, iş aramama gibi nedenler yer alıyor.
Kadınların yaklaşık 11 milyonu, “ev işleriyle meşgul” olduğu için iş gücüne
katılım sağlayamamış. Erkeklerde en yaygın iş gücüne katılım sağlayamama
gerekçesi ise “emeklilik”. 2017 yılı içerisinde işgücüne katılım oranı erkeklerde
%72,1, kadınlarda ise %33,8 olarak gerçekleşmiş.
Kadınların işsizlik oranı da erkeklerinkinden daha fazla. Erkeklerde işsizlik oranı %8,8 iken, kadınlarda bu oran %13,7.
Eğitim durumu ve cinsiyete göre istihdam oranını incelediğimizde, son olarak bitirilen eğitim kalemi ne olursa olsun erkeklerin istihdam edilme oranının kadınlardan daha yüksek olduğunu görüyoruz. Örneğin hiçbir okul bitirmeyen erkeklerin istihdam oranı %49,8 iken, bu oran kadınlarda %20,8. Lise mezunu erkeklerin %64,3'ü istihdamdayken kadınların sadece %25,7'si istihdamda olarak belirtilmiş. Yükseköğretim mezunları içerisinde de erkekler ve kadınların istihdam oranı arasında kayda değer bir fark söz konusu. Yükseköğretim kurumundan mezun erkeklerin istihdam edilme oranı %78,4, kadınların ise %61.
Yükseköğretim Mezunu Kadın İstihdamında Türkiye En Düşük Orana Sahip
Cinsiyet ve eğitim durumu konusu, işsizliğin alt başlığı olarak incelendiğinde de daha alt kademeli öğretim kurumlarından mezun erkeklerin işsizlik oranının nispeten daha düşük olduğu, ancak lise ve yükseköğretim seviyesine gelindiğinde kadın işsizliğinin çok daha fazla olduğu görülüyor. Bu da ülkemizde, kadınların iş gücüne katılabilmeleri için yükseköğretim mezunu olmalarının daha önemli olduğu, erkeklerin herhangi bir yükseköğretim kurumundan mezun olmasa da istihdam edilme oranının daha yüksek olduğu sonucuna işaret ediyor. Üstelik Türkiye, EUROSTAT verilerine göre yükseköğretim mezunu kadın istihdam oranında AB ülkeleri ile kıyaslandığında, içlerinde en düşük orana sahip. AB ülkelerine ait ortak en güncel veri dönemi 2017 üçüncü çeyreğe göre, Türkiye'de yükseköğretim mezunu kadınların %21,3'ü işsizken, 28 AB ülkesinin ortalaması sadece %5,1.
Kayıtsız Çalışan Kadınların Sayısı Daha Fazla
Çalışan kadınların %65,2'si ücretli veya yevmiyeli, %1,4'ü işveren, %9,3'ü kendi hesabına ve %24,1'i ücretsiz aile işçisi olarak çalışıyor. Erkeklerde ücretli ve kendi hesabına çalışanların sayısı kadınlardan çok daha fazla.
Ekonomik faaliyetler açısından incelendiğinde de, kadınların büyük oranda tarım ve hizmet sektöründe yer aldığı görülüyor. Kadınların %26,8'i tarımda, %14,7'si sanayide, %0,9'u inşaatta ve %57,6'sı hizmet sektöründe faaliyet gösteriyor.
İşte sigorta ve kayıtlılık durumu da yine cinsiyetler açısından oldukça adaletsiz. Tarımda neredeyse aynı sayıda çalışan erkek ve kadın bulunmasına rağmen kayıtlılık oranında büyük bir fark söz konusu; tarımda çalışan kadınların %93,7'si kayıt dışı çalıştırılırken, erkeklerin ise %76,4'ü kayıt dışı çalıştırılıyor.
Tarım dışı faaliyet alanlarında nispeten daha eşit bir oran gözlense de, halen tarım dışı alanlarda istihdam edilen kadınların %24,7'sinin bir sosyal güvencesi yok.
Kadın Girişimciler ve Yöneticilerin Oranı Yetersiz
Dünya Bankası'nın Girişimcilik Araştırması'na göre Türkiye'de kesin ve en güncel sayılar bilinmemekle beraber şirket sahipliğinde kadınlar sadece %25,4'lik bir yer tutuyor. Kadın çoğunluk yöneticilere sahip şirketlerin oranı ise %0,3. Şirketlerin sadece %5,4'ünde bir kadın üst düzey yönetici bulunan Türkiye'de, tam zamanlı çalışanların da sadece %21,9'u kadın. Crunchbase'in 2017 yılı Nisan ayında yayınladığı rapora göre tüm dünyada start-up ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %17 civarında. Start-up girişimlerini izleyip denetleyen startups.watch verilerine göre de Türkiye'de girişim ekosisteminde kadın girişimcilerin oranı %15. Yani, kadın girişimlerinin desteklenmesi ve kadınların iş hayatında karar alma mekanizmaları içerisinde erkeklerle eşit bir etkiye sahip olması anlamında hem ülkemizde hem küresel olarak büyük bir eksiklik var.
Okuryazar Olmayan Nüfus İçerisinde Büyük Bir Çoğunluğu Kadınlar Oluşturuyor
Ülkemizde 6 yaş ve üzeri bireylerin okuryazarlık durumuna göre hesaplanan okuryazar olmayan nüfus oranı her yıl azalma gösterse de, bu alanda da cinsiyetler arası büyük bir eşitsizlik hala devam ediyor. Ülkemizde, en güncel olarak açıklanan 2016 verilerine göre 6 yaş ve üzeri nüfus içerisinde yaklaşık 2,5 milyon kişi, yani %3,5 okuma yazma bilmiyor, bu nüfusun içerisinde ise kadınların oranı %84. 6yaş üstü kadın nüfusun %5,9'u okuma yazma bilmezken, erkeklerde bu oran %1,1.
Kız Çocuklarının Net Okullaşma Oranı Artıyor
Net okullaşma oranı önemli bir toplumsal gösterge olarak, ilgili öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan öğrencilerin, ait olduğu öğrenim türündeki teorik yaş grubunda bulunan toplam nüfusa bölünmesiyle elde ediliyor. Bu hesaplama türüne göre, kız ve erkek çocuklarının ülke genelinde okullaşma oranları neredeyse paralel. Yükseköğretim okullaşma oranı da kızlarda erkeklerden daha yüksek. Ancak, ülke içerisinde bölgesel olarak halen çocukların okullaşma oranında büyük farklar var.
Akademide Kadın
YÖK İstatistiklerine göre, 2016 yılında akademik üyelerin yaklaşık %43'ünü kadınlar oluşturdu. Profesörlerin cinsiyet dağılımına baktığımızda da, akademide yer alan kadın profesörlerin sayısı %29'luk bir oranla, erkeklerden oldukça az. Diğer tüm akademik unvanlarda da benzer bir durum söz konusu. Doçentlerin %35'i, yardımcı doçentlerin %40,2'si, öğretim görevlilerinin ise %43,5'i kadın akademisyenlerden oluşuyor. Kadınların oranının daha fazla olduğu tek unvan ise okutmanlık.
Kadınlar Siyasi Alanda Halen Yeteri Kadar Temsil Edilemiyor
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın milletvekili oranı siyasal hayata ilk katılım gösterdikleri 1935 yılında %4,5 idi. 2015 yılı Haziran seçiminde 98 kadın TBMM'ye girebilmişken, Kasım ayında yapılan son genel seçimle bu sayı 81'e indi. Şu an ise toplam 543 milletvekili içerisinde sadece 76 kadın bulunuyor. Yerel yönetimlerdeyse daha büyük bir eşitsizlik söz konusu. 2014 yılı yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı oranı %2,9, muhtar oranı ise %2 seviyelerinde kaldı.
Son genel seçimle hükümette Aile ve Sosyal Politikalar alanında görev yapmak üzere tek bir kadın bakan seçilmiş, geçtiğimiz temmuz ayında kabinede yapılan düzenlemeyle Çevre ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına Jülide Sarıeroğlu'nun atanmasıyla bu sayı ikiye çıkmıştı.
World Bank tarafından ülkelerden derlenip yayınlanan istatistiklere göre, 2017 yılında kadınların parlamentoda sahip oldukları ortalama sandalye oranı sadece %23,3. Rwanda, Bolivya ve Küba kadınların parlamentoda en yüksek orana sahip olduğu ülkeler olarak sıralanırken, Türkiye'de kadın parlamenterler sadece %13,9'luk bir yer tutarak ortalamanın da altında kalıyor.
Kadın Cinayetleri
kadincinayetleri.org tarafından Bianet'e ait Erkek Şiddeti Çetelesi cinayet verileri temel alınarak oluşturulan sonuçlara göre; 2017 yılında (1 Ocak 2017 - 1 Ocak 2018 aralığında) 285 kadın öldürüldü. Bu kadınların 28'i 0-18 yaş aralığında; 18-30 yaş aralığında olanların sayısı ise 89. 285 kadın cinayeti içinde faillerin yakalanması 171 vaka için gerçekleşti; teslim olan fail sayısı ise sadece 20.
Çocuk Gelinler, Çocuk Anneler
Türk Medeni Kanunu'na göre, 18 yaşını doldurmuş erkek ve kadınlar izne gerek kalmaksızın, 17 yaşını dolduran erkek ve kadınlar da yasal temsilcilerinin izniyle evlenebilmektedir. 16 yaşını dolduranlar için ise özel bir durum oluşturulmuştur, bu yaştakiler "olağanüstü durum ve sebeplerin varlığı" şartıyla hâkim kararıyla evlenebilmektedirler.
TÜİK tarafından hazırlanan 2016 yılı "İstatistiklerle Çocuk" verilerine baktığımızda, kız çocuklarının evlilikleri ile ilgili edindiğimiz veri, 16 ve 17 yaşındakileri kapsamaktadır. TÜİK verilerine göre, 16-17 yaş grubunda olan kız çocuklarındaki resmi evlenmenin, toplam resmi evlenmeler içindeki oranı 2005 yılından 2016 yılına kadar genel bir düşüş göstermiştir. 16 yaşından küçükler için resmi nikâh uygulaması olmadığından, yapılan dini nikahların verisine ulaşılamamaktadır.
2016 yılında gerçekleşen toplam evlilikler içerisinde 16 veya 17 yaşında evlenen kız çocuklarının sayısı 27.637. Reşit olmadan evlenen erkeklerin sayısı ise 1.319. Yıllar içerisinde 18 yaşından önce evlenen kız çocuklarının ve toplam evlilikler içerisindeki oranlarının sayısında bir düşüş gözlense de, ülkemiz için halen bu sorun büyük bir önem teşkil ediyor.
TÜİK'in "Annenin yaş grubuna göre doğumlar" tablosuna göre de, verilerin en güncel olduğu 2016 yılında annenin yaşının 15'ten küçük olduğu toplam 234 doğum gerçekleştirmiş. 15-17 yaş arası annelerin sayısı da oldukça fazla, bu yaş aralığında yer alan da toplam 16 bin 396 doğum var. 2016 yılında gerçekleşen toplam 1 milyon 309 bin 771 doğum içerisinde 18 yaşından küçük anne olanların oranı da yaklaşık %1,3. Ancak, kayıt altına alınmayan, "bilinmeyen" olarak raporlanan doğumların sayısı da düşünüldüğünde aslında çocuk annelerin görünenden daha büyük bir sorun olduğu tahmin ediliyor çünkü bu sayılar yalnızca hastanede doğum yapan ve kayıt ettirilen çocukları kapsıyor.
Doğum İzini ve Ücretlendirmede Cinsiyetler Arası Eşitsizlik
Doğum izni, yani, annelere yasal olarak tanımlanan doğum öncesi ve sonrasında kullanılabilecek ücretli izin hakkı 16 haftayı kapsıyor. OECD ülkelerinde bu hak hafta bazında 18 hafta iken, AB ülkelerinin ortalaması ise 21,8. Kadınlar ve erkeklere verilen doğum izni de hem ülkemizde hem de dünya genelinde eşit olmayan bir şekilde dağılmış durumda.
Kadınlara İlişkin Sağlık Verileri Ne Diyor?
TÜİK 2016 verilerine göre; Türkiye'de alkol kullananların oranı toplamda 12,2%; erkeklerde 19,3%, kadınlarda ise 5,3%. Kadınlarda en çok alkol tüketimi 8,7% ile 25-34 yaş grubu aralığında, erkeklerde ise en çok 25,2% ile 35-44 yaş grubunda gerçekleşmiş. Tütün mamullerinin kullanımı ise kullanım sıklığına göre sınıflandırılmış. Türkiye'nin 26,5% kısmı her gün tütün ürünü tüketiyor. Kadınlarda oran 13,3%, erkeklerde ise 40,1%. Hiç sigara kullanmayanların oranı 56,5%. Kadınlarda oran 75,9%, erkeklerde ise 36,6%.
TÜİK Mayıs 2017 Türkiye Sağlık Araştırması Bülteni (2016 verilerine göre) sonuçlarına göre; Türkiye'de toplam nüfusun 19,9%'luk kısmı obez kabul ediliyor. Kadınlarda bu oran 23,9%, erkeklerde ise 15,2%. Fazla kilolu ibaresinin yerine kullanılmaya başlanan obez öncesi sınıfında ise oranlar toplamda 34,3%; kadınlarda 30,1%, erkeklerde ise 38,6%.
2017 yılının ilk yarısında kaydedilen verilere göre TÜSEB (Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı) tarafından oluşturulan anne ölümleri ve sebepleri sonuçlarına göre, ölen annelerin %48'i doğrudan, %52'si ise dolaylı olarak hayatlarını kaybediyor. Doğrudan ölümlerde en yüksek oranda görülen sebep kanama iken, dolaylı ölümlerde en büyük oranda ölüm getiren sebebi kardiyovasküler rahatsızlıklar oluşturuyor. 2005 yılında oluşturulan bir önceki verilere göre anne ölümlerinin %62'si önlenebilir haldeyken, bu oran 2017'nin ilk yarısında %53 civarına düşmüş durumda.
Bir başka araştırma da, TÜİK tarafından cinsiyete göre bireylerin yaşadığı çevrede gece yalnız yürürken kendini güvende hissetme durumu üzerine 2017 yılında gerçekleştirildi. Araştırma sonuçlarına göre kendini çok güvende hisseden kadınların oranı %2,8 iken, erkeklerde bu oran %8,6. Kendini güvensiz hisseden kadın ve erkek oranında ise büyük bir fark söz konusu; kadınların neredeyse %30'u sokakta yalnız yürürken güvensiz hissettiğini belirtirken, bu oran erkeklerde %14 civarında seyrediyor. Çok güvensiz hissetme oranı ise kadınlarda %9,6 iken, erkeklerde %2,5.
Küresel Olarak Türkiye Ne Durumda?
World Economic Forum Global Gender Gap 2017 Raporuna göre, 144 ülke arasında cinsiyet eşitliği açısından Türkiye 131. sırada yer alıyor. Ekonomik alanda 128. sırada gelen Türkiye, okuma yazma oranına göre 94, sağlık alanında 59 ve siyasi arenada cinsiyetlerin eşitliği alanında da 118. sırada geliyor.