AB ve Türkiye Arasındaki Ticaretin Durumu
Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne dahil olması hem olumlu hem olumsuz bir dizi tepkiyi doğurdu, doğurmaya da devam ediyor. Örneğin AB Bakanlığı Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye yabancı yatırımcı yönlendirilmesi, rekabetçiliğe katkısı ve Türkiye’nin dünya ekonomisi ile entegrasyonunu sağlaması açısından yararlı olduğunu belirtiyor. Ancak aynı zamanda Gümrük Birliği’ni ilgilendiren konularda Türkiye’nin tüm karar alma mekanizmalarına dahil edilmeyişi, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı diğer ülkelerin Türkiye ile benzer anlaşmalar yapmakta isteksiz hale gelmesi ve ticari amaçla dolaşım için vize istenmeye devam edilmesi Türkiye tarafından eleştiri konusu yapılmakta. Bu çerçevede Türkiye Gümrük Birliği’nin güncellenmesi konusunda taleplerini sıklıkla dile getirmekte.
Akademik araştırmalara bakıldığında ise farklı sonuçlar görmek mümkün. Aytuğ ve diğerleri’nin 2016’da yayınlanan araştırmalarına göre Gümrük Birliği Anlaşması olmasaydı Türkiye’nin AB’ye ihracatı %38 daha az olurken, kişi başında düşen GSYH de %13 az olacaktı. Nowak-Lehmann ve diğerleri’nin 2007 yılında yayınlanan makalelerine göre ise Gümrük Birliği Anlaşmasının sebze ve meyve gibi alanlara da genişletilmesi Türkiye’nin bu ürünlerde yaptığı ihracatı büyük ölçüde arttıracak. Araştırmacıların hesaplamalarına göre yaş sebze ihracatı %14, yaş meyve ihracatı %12,5, işlenmiş sebze ve meyve ihracatı ise %38,5 artma potansiyeline sahip. Temiz’in 2009 tarihli çalışmasına göre Gümrük Birliği sonrasında Türkiye ile AB arasındaki ticaretin ithalat lehine değiştiği gözlemlenmekte.
TÜİK üzerinde 1996’dan itibaren Türkiye ile AB arasındaki ithalat ve ihracat verilerini derlediğimizde de hacmin 2008 krizi dönemine dek yükselme gösterdiği, 2008 krizi sonrasında ise ciddi oranda toparlandığı ortaya çıkmakta. İlişkilerin kötüleşme emaresi göstermesiyle beraber dış ticaret hacminin de düştüğü dikkat çekiyor.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR