Artan enerji talebini karşılamanın en doğru yolu, her zaman enerji üretimini arttırmak olmayabilir. Şüphesiz ki tüketim alışkanlıklarında yapılacak değişiklikler de, enerji ihtiyacının karşılanması için katkı sağlar. Tüketim alışkanlıklarının olumlu yönde değişmesi sadece enerji tüketimini azaltmaya yönelik tasarruf yöntemleriyle değil, ancak daha az enerji ile daha çok üretim yapmayı hedefleyen verimlilik uygulamalarıyla mümkün olabilir. Daha önceki içeriklerimizde birim enerji başına üretilen GSYİH’yi dikkate alan enerji yoğunluğu konusunda Türkiye’nin performansını incelemiştik. Türkiye’nin 2010 yılında 1000€’luk ekonomik değer üretmek için ihtiyaç duyduğu enerji miktarı 0,233 ton eşdeğer petroldü (tep). Bu değer AB ortalaması olan 0,151 tep/1000€’in bariz bir şekilde üstündedir ve Türkiye’nin enerji yoğunluğu performansını geliştirmek için yapabileceği çok şey olduğunu göstermektedir.
Enerji verimliliği alanında hayata geçirilecek doğru uygulamalar, enerji yoğunluğunun AB seviyelerine çekilmesine doğrudan katkıda bulunacaktır. Bu içeriğimizde 25 Şubat 2012’de Resmi Gazetede yayınlanan “Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nden (2012-2023)” derlediğimiz, en geç 2015 yılına kadar gerçekleştirilmesi öngörülen 5 hedefe ulaşılıp ulaşılmadığını inceledik. Genel bir değerlendirme yapıldığında 2015 için koyulan hedeflerin gerçekleştirilmesinde ortalama bir başarı elde edildiği gözlemleniyor.
Hedef 1: Büyükşehir belediyesi bulunan illerde, ulaşım master planları hazırlanarak yürürlüğe konulacaktır.
Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nin ulaşım alanını ele alan 5. amacı için, belgenin yayım tarihinden itibaren 24 ay içinde, büyükşehirlerde ulaşım master planlarının hazırlanarak yürürlüğe konulması stratejik bir hedef olarak belirlenmiştir.  Konuyu incelediğimizde ulaşım master planları ile ilgili büyük eksikliklerle karşılaştık. Öncelikle 30 büyükşehir belediyesinin hiç birinin internet sitesinde master planların tam metinlerine ulaşamadık. Bilgiye erişim ve şeffaflık ilkeleri gereğince, insanların gündelik hayatlarını doğrudan etkileyen ulaşım gibi bir konuda, böylesine önemli bir belgenin erişilebilir olması gerekmektedir. İkinci olarak master planlarla ilgili olarak internet üzerinden ulaşabildiğimiz bilgilerin çoğu belediyelerin resmi sitelerinden değil, yerel haber kaynaklarından elde edildi. Bu durum da belediyelerin master planların akıbeti ilgili olarak bilgi sağlama konusundaki başka bir eksikliğini ortaya koyuyor.
Üçüncü olaraksa strateji belgesinde 2014’e kadar tamamlanıp yürürlüğe konulması hedeflendiği halde, birçok belediyenin ulaşım master plan hazırlıklarına 2014 ya da 2015 senelerinde başladığını gördük. Benzer şekilde bazı belediyeler master planları hazırlatmak için ancak 2015 yılında ihale yapabilmiş. Buna rağmen biz hazırladığımız tabloda ihalesi yapılanlar ve hazırlanma sürecinde olan master plan çalışmalarını var olarak kabul ettik. Bu doğrultuda, 30 büyükşehir belediyesi içinden 25’inde ulaşım master planlarıyla ilgili en azından bir girişim olduğuna dair bilgi varken, 5 belediye için ise hiçbir haber olmadığını gördük. Kısacası ulaşım master planlarında enerji verimliliği ile ilgili önlemlerin olup olmadığı bir yana, bu planların hazır olup olmadıkları ile ilgili olarak dahi tatmin edici bilgiye ulaşmak çok zor.

Hedef 2: Gıda sektörünü olumsuz etkilemeyecek şekilde, yerli tarım ürünlerinden üretilen biyoyakıt veya sentetik yakıtların harmanlama oranlarına bağlı olarak ÖTV indirimi sağlanması yönünde düzenleme yapılacaktır.
Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nin 5. Amaç, 2. Hedefinde yerli tarım ürünlerinden elde edilen biyoyakıt veya sentetik yakıtların harmanlama oranlarına bağlı olarak ÖTV indirimi sağlanması yönünde 24 ay içinde düzenleme yapılacağı yönünde bir eylem belirlenmiş. Bu eylemin mevzuat düzeyinde hayata geçirildiğini söyleyebiliriz. Biodizel Katkılı Motorinde İndirimli ÖTV Uygulamasına İlişkin ÖTV Genel Tebliği 31 Aralık 2013 tarihli ve 28838 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ancak söz konusu tebliğde gıda sektörünün olumsuz yönde etkilenmesini engellemeye yönelik her hangi bir tedbirden söz edilmediğini belirtelim.
Hedef 3: 2015 yılı sonuna kadar ülke genelindeki sertifikalı enerji yöneticisi sayısı en az beş bin (5.000) kişiye çıkarılacaktır.
Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, enerji yöneticisi sayısının 2015 yılı sonunda 5000 kişiye çıkarılmasını hedeflemektedir. Enerji yöneticileri endüstriyel işletmelerde ve binalarda enerji yönetimi faaliyetlerini yerine getirmekle sorumlu sertifikalı kişilerdir. TMMOB Elektik Mühendisleri Odası’nın web sayfasında yer alan bilgiye göre 2 Mayıs 2007 tarihli 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanunu ve 25 Ekim 2008 tarih ve 27035 sayılı Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik gereğince bazı kuruluşlar için enerji yöneticisi görevlendirilmesi zorunlu hâle gelmiştir. Bir sanayi tesisisin, ticari binanın ya da kamu binasının enerji yöneticisi istihdam etme zorunluluğu söz konusu işletmenin yıllık enerji tüketim miktarına göre belirlenmektedir. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün 2014 Yılı Faaliyet Raporu’na göre 2014 yılsonu itibariyle 2.738’i sanayide, 1.994’ü binalarda olmak üzere 4,732 adet enerji yöneticisi vardır. 2015 sonu için 5.000 hedefinin aşılmış olması son derece olasıdır.
Hedef 4: TÜBİTAK’ın ETKB işbirliği ile yürürlüğe koyacağı Enerji AR-GE Stratejisi doğrultusunda teknoloji master planı hazırlanacak, destekleyici kamu kuruluşları arasında kaynakların etkin kullanımına yönelik eşgüdüm protokolleri imzalanacak, yürütülen ve başarılı sonuçlandırılan ve uygulamaya aktarılan AR-GE projeleri bağlamında ulusal teknoloji envanteri oluşturulacaktır.
Belgenin yayın tarihinden itibaren 18 ay içerisinde, yani 2014 ortasına kadar gerçekleştirilmesi planlanan bu hedefin akıbetiyle ilgili de tatmin edici bir bilgiye ulaşabildiğimizi söyleyemeyiz. Belgede eylemin gerçekleşmesinden sorumlu olarak belirtilen ETKB ve TÜBİTAK’ın 2014 yılı faaliyet raporlarında teknoloji master planı ve ulusal teknoloji envanteri oluşturulmasından söz edilmiyor. Ancak Temmuz 2014 tarihli ETKB 2015 Yılı Performans Programı’nda yer alan “Enerji ve Tabi Kaynaklarda Yerli Teknoloji” amacı altında belirtilen “Yerlileştirilecek ekipmanlara yönelik envanter ve ihtiyaç analizi yapılarak yerlileştirmeye ilişkin yol haritası belirlenmesi” hedefi için yapılan performans değerlendirmesine göre, yerli ürün envanteri oluşturulması işleminin 2015’de yüzde 30 oranında gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir.

Hedef 5: Belgenin yayım tarihinden itibaren on sekiz (18) ay içinde Karbon Borsası oluşturulmasına yönelik yol haritası çıkarılacak veya bir Strateji Belgesi hazırlanacaktır.
Karbon piyasaları, Kyoto Protokolü ile bilhassa batı dünyasında yeni bir ticaret pratiği olarak hayatlarımıza giren bir kavram. Bu borsaların çalışma mantığı, faaliyetleri nedeniyle iklim değişikliğine yol açan (sera gazı salınımında bulunan) şirketlerin bu borsalar vesilesiyle hisse senedi alıp satar gibi karbon salınım haklarının ticaretini yapmalarına müsaade etmesine dayanıyor. Karbon borsaları gönüllü ve zorunlu borsalar olmak üzere ikiye ayrılıyor. Türkiye’de şirketler bir süredir gönüllü karbon piyasalarında işlem yapabiliyorlar. Enerji Enstitüsü web sitesinde yer alan habere göre gönüllü karbon piyasası uygulamasına sahip ülkelerde bir ton karbon fiyatı 4 Euro kadarken, zorunlu piyasaların olduğu ülkelerde bu fiyat 20 Euro’ya kadar çıkabiliyor. 2015 yılına geldiğimizde Türkiye’de doğrudan bir karbon borsası olmasa da, Enerji Piyasaları Anonim Şirketi’nin (EPİAŞ) resmi olarak kurulduğunu görüyoruz. 12 Mart 2015’te tescil işlemlerini tamamlayan EPİAŞ’ın emisyon ticareti faaliyetlerinde de yürütme yetkisi var. Bu bakımdan EPİAŞ’ın, yıllardır kurulması öngörülen karbon borsasının sorumluluğunu üstlendiğini düşünebiliriz.
Kaynaklar