22 Ekim 2024 tarihli Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli; PKK lideri Abdullah Öcalan hakkında,
Terörist başının tecriti kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grubunda konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın
açıklamasında bulundu. Bahçeli’nin açıklaması Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi haline gelirken, açıklamada bahsettiği “Umut Hakkı” da kamuoyunda tartışılmaya başlandı. 
25 Eylül 2024 tarihinde DEM Parti milletvekili Sırrı Sakık da TBMM’de “umut hakkı”yla ilgili kanun teklifi sunmuştu. TBMM’nin internet sitesinde “Komisyonda” olarak görülen teklifte, AİHM'in Öcalan, Kaytan, Gurban ve Boltan davalarında Türkiye'nin "umut hakkı"nı ihlal ettiğini hükmettiği kararlara rağmen Türkiye'nin henüz bu konuda bir yasal değişiklik yapmadığı ifade edilirken, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının koşullu salıverilme yasağının kaldırılmasını ve hükümlülerin 25. yılda koşullu salıverilme imkanına sahip olmasını hedefleyen bir düzenleme yapılması belirtilmiş. 
Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası Nedir?
En son 1984 yılında uygulanan idam cezası, AB uyum yasaları çerçevesinde 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmış ve 2004 yılında 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmıştı. 2004 yılında idam cezası yerine yürürlüğe giren “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”, Türkiye’deki en ağır ceza türü olarak kabul ediliyor. 
Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 47’de ağırlaştırılmış müebbet cezası, “Hükümlünün hayatı boyunca devam eder, kanun ve Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte belirtilen sıkı güvenlik rejimine göre çektirilir.” olarak tarif edilmiş durumda. Hükümlü cezasının infazında tecrit koşullarında, sınırlı sosyal ve fiziki haklara sahip olarak yaşamını sürdürüyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının uygulandığı suçlar arasında nitelikli kasten öldürme, ağır işkence, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, anayasayı ihlal, cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı, halkı isyana teşvik, terör amaçlı suçlar ve savaş zamanı casusluk gibi suçlar yer alıyor. 
5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 107. maddesinin 2. fıkrasına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüsü otuz yılını cezaevinde iyi halli olarak geçirdiği takdirde koşullu salıvermeden yararlanabiliyor. Ancak 16. fıkrada Türk Ceza Kanunu’nun Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin işleyişine Karşı Suçlar, Milli Savunmaya Karşı Suçlar bölümündeki suçlar bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmişse hükümlünün şartlı salıverilmeden yararlanamayacağı ve ceza infazının ömür boyu devam edeceği belirtilmiş bulunuyor. 
Umut Hakkı Nedir?
“Umut Hakkı”, ömür boyu hapis cezasına mahkum olan kişilerin, insanlık onurlarını korumak adına gelecekte bir gün serbest bırakılma ihtimalleri olmasına dayanıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarında yer bulan bu hak, mahkumların işledikleri suçlar ne kadar ağır olursa olsun, insan olma vasıflarından kaynaklanan umutlarını kaybetmemelerini amaçlıyor. Umut hakkının temelinde, bireyin insan olma değerini koruma ve gelecekte hatalarını telafi etme olasılığına sahip olma düşüncesi bulunuyor. 
Umut hakkı kavramı ve uygulamaları açısından dünyada önemli bir dönüm noktası olarak 2013 yılındaki Vinter Davası yer alıyor. İngiltere’de iki ayrı cinayet işlemekten ömür boyu hapse mahkum edilen Robert Vinter ve John Mitchell adlı iki kişinin başvurusu üzerine açılan davada, şartlı tahliye imkanının tamamen ortadan kaldırılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna karar verilmiş ve AİHM kararında, insanların bir gün topluma yeniden katılma umudunu kaybetmeme hakkı olduğuna hükmetmişti. AİHM, umut hakkını tanırken, hükümlülerin rehabilite edilme olasılıklarını göz önünde bulundururken, serbest bırakılma ihtimalinin her zaman var olması gerektiğini savunuyor.