Bugüne Kadar Yapılan Erken Seçimler Kime Yaradı?
Politika
İlk yayın :
3 Mayıs 2018
MHP lideri Devlet Bahçeli, Kasım 2019’da yapılması gereken genel seçimlerin erkene alınması talebinde bulunmuş ve Türkiye’nin genel milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri için 24 Haziran 2018’de sandığa gitmesinin önünü açmıştı. Seçimin planlanandan çok daha erken bir tarihe alınmış olması, Türkiye siyasi tarihinde yaygın olarak görülen diğer erken seçimleri de akıllara getirdi.
1999 genel seçimi hariç, diğer erken seçimler iktidar partisi ya da iktidardaki koalisyon partisinin çağrısıyla gerçekleşti. Bunun yanı sıra, erken seçim sonuçlarına giden süreç ve bir önceki seçim sonuçları incelendiğinde, genellikle erken seçim talebinde bulunan iktidarın önceki seçime göre oy oranı düşerek iktidarını sürdürdüğü veya iktidarın el değiştirdiği görülüyor.
Türkiye siyasi tarihinde teknik olarak ilk erken seçim, aynı zamanda ilk çok partili genel seçim olma özelliği de taşıyan 21 Temmuz 1946 seçimi olsa da, bültenimiz bağlamında incelemek istediğimiz temel nokta, erken seçimlerin mecliste bulunan partilere yansımasını değerlendirmek olduğundan öncelikle 27 Ekim 1957 erken seçimine odaklanıyoruz.
Erken seçim talebi o dönemde tek başına iktidarda olan Demokrat Parti’den geldi. Demokrat Parti’nin erken seçim kararındaki en büyük neden de muhalefetin DP karşıtı güç birliğini oluşturmasını engellemek ve iktidar sürelerini güvence altına almaktı. Bir yıl öne alınarak 27 Ekim 1957’de yapılan erken genel seçimle ilgili, oy verme işlemleri halen devam ederken radyodan DP’nin kazandığının anons edilmesiyle sandık hilesi yapıldığına dair iddialar ortaya çıktı. Birçok yerde oyların tekrar sayılmasıyla tamamlanan süreç sonunda, 1954 tarihli bir önceki seçimlere göre oy oranı %10 gerileyen DP, yeniden iktidar oldu.
Siyasetin gündemine tekrardan 1974’te giren erken seçim kararı ise o tarihte gerçekleşemedi. 1973 genel seçimlerinde en çok oy oranına sahip CHP tek başına iktidara gelecek çoğunluğu sağlayamayınca, MSP ile koalisyon hükümeti kurdu. Bu dönemde Kıbrıs Harekâtı, ekonomik kriz ve ülkede artan şiddet olayları gibi gelişmeler siyaseti de oldukça etkiledi ve böylece Türkiye’de bir kez daha erken seçime gidilme kararı alındı. Ekim 1977’de yapılması öngörülen seçim, 5 Haziran 1977’de yapıldı. Seçim öncesi dönemde Necmettin Erbakan’ın partisi MSP ile Bülent Ecevit’’in CHP öne çıkıyordu. Seçimden CHP, 1973 seçimiyle karşılaştırıldığında oy artışı kaydederek birinci parti olarak çıktı. Ancak, tek başına hükümet kuracak milletvekili sayısını yine elde edemedi. CHP ile birlikte bu seçimde AP ve MHP de oy oranlarını arttırdı. CHP’nin kurduğu azınlık hükümetinin güvenoyu alamaması sebebiyle, AP, MSP ve MHP birlikte hükümet kurdu.
1982 Anayasası’nda yapılan düzenleme ile yasama dönemi 5 yıla çıkarılsa da bu tarihten itibaren Türkiye siyasi tarihinde erken seçim oldukça yaygın bir pratik olarak karşımıza çıkıyor. Hatta 5 yıllık yasama sürecine rağmen, 1983-2009 tarihleri arasındaki tüm seçimler, çeşitli gerekçelerle planlanan tarihlerden daha önce yapıldı.
1987 seçimleri öncesinde yapılan 6 Eylül 1987 referandumu ile, 12 Eylül darbesi sonrası yürürlüğe giren siyasi yasaklar kaldırıldı. Dönemin Başbakanı ve Anavatan Partisi(ANAP) Başkanı Turgut Özal, bu yasağın kaldırılmasına karşı çıksa da muhalefet yasakların kaldırılması yönünde kampanya izledi. Sadece 75.066 oyluk fark ve %50,1’lik oran ile referandum sonunda halktan siyasi yasakların kaldırılması yönünde karar çıktı. Referandumda kaybeden Özal, erken seçim kararı alarak ANAP’ın iktidarının ikinci dönemini başlatmış oldu. Siyasi yasakları kaldırılan eski liderlerin tekrar partilerinin başına geçmelerini önlemek isteyen Özal, öncelikle 2839 sayılı “Milletvekili Seçimi Kanunu”nda bir değişiklik yaparak, "seçimlere meclisçe karar verilmesi halinde en erken 90 gün içerisinde seçimlerin yapılacağına” dair hükmü kaldırttı ve seçimler 1987 yılının Kasım ayında gerçekleşti. Oy oranında büyük bir düşüş gözlense de ANAP iktidarını bu dönemde de sürdürdü. 1983’teki 399 milletvekili arasında 211 sandelyesi bulunan ANAP, 29 Kasım 1987’de yapılan erken seçimle 450 sandalyenin 292’sini elde etti.
ANAP’ta ortaya çıkan parti başkanlığı ve başbakanlık gibi liderlik sorununu çözmek için, Turgut Özel ve Yıldırım Akbulut’un ardından Başbakan seçilen Mesut Yılmaz’ın kararıyla 1991’de yeniden erken seçime gitme kararı alındı. Olması gerekenden bir yıl önce yapılan seçimlerin sonucunda ANAP iktidardan düştü. 1991 erken seçimlerinde Süleyman Demirel’in Doğru Yol Partisi en çok oy oranına sahip parti olarak çıksa da hükümet DYP ve SHP koalisyonu ile kurulabildi.
CHP ve SHP’nin birleşmesiyle beraber CHP koalisyonun ortaklarından biri haline gelmiş oldu. DYP’nin hem kendi içerisinde hem de CHP ile yaşadığı anlaşmazlıklara 1994 yılı yerel seçimlerinde özellikle büyükşehirler olmak üzere birçok belediye başkanlığını Refah Parti’nin kazanması da eklenince, ülke yeniden bir erken seçim sürecine girmiş oldu. Böylelikle 25 Aralık 1995 tarihinde bir erken seçim yapılmasına karar verildi. 1995 seçimleri sonucunda hiçbir parti tek başına iktidar olabilecek çoğunluğa ulaşamadı. Böylelikle hükümet, ANAP-DYP koalisyonu ile kuruldu ancak 3 ay sonra, RP ve DYP hükümeti dönemi başladı.
1999 erken seçimlerinde ise %10’luk seçim barajını aşan 5 siyasi parti bulunuyordu. DSP, bu seçimlerden %22 oy oranı ile birinci parti olarak çıktı. DSP, MHP ve ANAP’ın koalisyon hükümetiyle sonuçlanan bu seçimlerde CHP, %9’luk bir oy oranı ile meclis dışında kaldı.
İktidar partileri arasında artan uyuşmazlıklar ve ekonomik kriz, 2002 erken seçimlerinin en büyük sebeplerinden oldu. Gelen baskılar sonucu üç partili koalisyon hükümeti erken seçim kararı aldı ve bu seçimlerde henüz yeni kurulmuş olan AK Parti en çok oy oranına sahip oldu. 2002 seçimleri sonucunda önceki dönemde mecliste bulunan tüm siyasi partiler yüzde 10 barajına takılarak meclis dışı kaldı. Bir önceki 1999 seçimlerinde %8,7 ile seçim barajını aşamayan CHP ve yeni kurulan AK Parti meclise girmeyi başaran iki parti oldu. Seçime katılım sağlayan diğer 16 parti ise milletvekili çıkaracak yeterli oy oranını sağlayamadı. Meclisteki sandalyelerin neredeyse %65’ine tek başına sahip olarak AK Parti, uzun süredir hüküm süren koalisyon hükümetlerinden sonra tek başına iktidara gelmiş oldu.
Görev süresi dolan dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in yerine kimin geleceği tartışmaları ve 27 Nisan 2007’de yayınlanan ve “e-muhtıra” olarak adlandırılan bildiri, 2007 yılında ülkede tekrar bir erken seçimin yaşanmasına sebebiyet verdi. O yılda ise diğer erken seçimlere göre planlanan seçim tarihine nispeten daha yakın bir tarihte, 4 ay öncesinde seçime gidildi. 2007 seçimlerini yine tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu elde eden AK Parti kazandı. Ancak, MHP ve Bağımsız milletvekillerinin meclise girmesiyle AK Parti milletvekili sayısı 2002 yılına göre azaldı.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR
Görsel ABD Seçimlerinde Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'na Oy Atıldığını mı Gösteriyor?
Türkiye Siyasetinin Eskimeyen Kavramı: Sine-i Millet
Yusuf Halaçoğlu AK Parti Milletvekilleri ve Bakanlarıyla İlgili Paylaşımdaki Açıklamayı Yaptı mı?
Kazananın Ulusal Oylamada Kaybettiği ABD Seçimleri
ABD Başkanını Nasıl Seçiyor?
Küresel Terörizm Endeksinde Türkiye’nin Yeri
Fotoğraf TUSAŞ Saldırısında Öldürülen Teröristlerin Konulduğu Sarı Torbaları mı Gösteriyor?
Ötüken Belediyesi’nin Devlet Bahçeli Caddesi’nin İsmini Ümit Özdağ Caddesi Olarak Değiştirdiği İddiası Doğru mu?
Yenidoğan Çetesi Hakkında Araştırma Komisyonu Kurulması Önerisinin AK Parti ve MHP Oylarıyla Reddedildiği İddiası Doğru mu?
İlber Ortaylı’nın Paylaşımdaki Açıklamaları Yaptığı Doğru mu?