Tahran’da başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle ahlak polisi tarafından tutuklanan 22 yaşındaki Jina Mahsa Amini, polis gözetiminde olduğu üçüncü gün yaşamını yitirdi. Mahsa’nın ardından İran’da sokaklara dökülen kalabalıkların başlattığı protestolar üçüncü ayını tamamlamak üzere. Üç ayda 18.000’in üzerinde eylemcinin tutuklandığı tahmin edilirken en az 20’sinin ölüm cezasına çarptırıldığı ve 400’e yakın kişinin yaşamını yitirdiği biliniyor. Bugünlerde İran’da ahlak polisliğinin kaldırıldığı ve başörtüsü reformu söylentileri, ilk infazların gerçekleştiğine yönelik haberler ile bir arada yayılıyor.
İran’da Ahlak Polisliğinin Gelişimi
1979’da İran Şahı yerini İslam Devrimi güçlerine terk ederken Humeyni’nin İran’a dönüşü, kadınlar için ilk kısıtlamaların da habercisi oldu. Humeyni’nin, kadınlar için işyerlerinde başörtüsü zorunluluğu duyurusunun ardından 8 Mart 1979’da yüzlerce kadın sokağa dökülmüş, bu aşamada yasak geri çekilmişti. Devam eden süreçte Humeyni ve İslam Devrimi yanlılarının “‘Batı kültürüyle’ zehirlenmiş” olduğunu öne sürdükleri İran, uygulanan islamizasyon politikalarıyla ‘kültür devrimi’ olarak adlandırılan bir sürece girdi, özellikle 1980-83 yılları arasında bu politikalar etkin bir şekilde uygulandı ve Nisan 1983’te başörtüsü İran’da tüm kadınlar için zorunlu hale geldi. İran’da İslami kıyafet kurallarına uymamanın cezası kamçılanmak, kefalet ücreti ödemek ya da iki ay hapis. Bunun yanında kurallara uymayanlar ‘eğitim merkezleri’ne gönderilebiliyor. 
Yeni yasaların halk nezdinde uygulayıcısı da kolluk güçlerinin bir parçası olarak İslami Devrim Komiteleri oldu. 1991’de, polis teşkilatının dört ayrı biriminin birleştirilmesiyle NAJA (Niruha-ye Entezami-ye Jomhuri-ye İslami) teşkil edildi ve emir komuta zincirinde, lojistik olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı gözükse de, esasen Ruhani Liderin, o zamandan bu zamana halen değişmemiş Ayetullah Ali Hamaney’in emrine girdi. 
Ahmedinejad’ın cumhurbaşkanı olduğu dönemde İran, ikinci bir kültür devrimi sürecine girildi. 2005’te, NAJA içinde Geşt-i İrşad, yani dünyada “ahlak polisi” olarak bilinen yeni bir birim, daha önce de benzer politikaların denetleyicisi polisler olmasına rağmen, İslami kılık kıyafet kurallarının denetçisi ayrı bir birim olarak teşkil edildi. Geşt-i İrşad o günden bugüne her yıl binlerce kadını tutukladı.
“Kadın, Yaşam, Özgürlük!”
Mahsa Amini’yi başörtüsünü saçları gözükecek şekilde taktığı gerekçesiyle tutuklayan ve eğitim sürecine alan birim de Geşt-i İrşad. Amini’nin ardından başlayan protestolardan bu yana, İran rejiminin eylemcilere karşı yoğun bir şekilde mücadele etmesine ve bağımsız gazetecilerin ya da İran’da insan hakları adına çalışan sivil toplum örgütlerinin belirttiğine göre en az 15.000 eylemcinin tutuklanmış, 400’ün üzerinde kişinin protestolar sırasında ölmüş olmasına karşılık, Geşt-i İrşad varlığı daha az hissedilir bir birim haline gelmişti. 
Yine de Amini’nin ölümüne karşı başlayan protestolarda en sık karşısında durulan birim Geşt-i İrşad olmaya devam etti. “Kadın, yaşam, özgürlük” sloganları, başörtüsünü yakan, saçlarını kesen kadınlar eşliğinde protestoların seyri rejimin baskıcı ve kısıtlayıcı politikalarına karşı gelişti ve yeni bir devrim beklentileri görünürlüğünü artırdı.  
İrşad Devriyesi’nin Kaldırılması
Böyle bir atmosferde, protestolar hızını kesmeden sürerken İran’da yargının oldukça önemli bir temsilcisi, Başsavcı Muntazeri bir konferans sırasında ‘Geşt-i İrşad’ın kurulduğu birim tarafından kaldırıldığını ve yargıyla bir ilişkisi olmadığını, yargının toplumu denetlemeye devam edeceğini’ açıkladı. İlk olarak rejime yakınlığıyla bilinen haber kaynaklarında servis edilen bu haber, kısa sürede dünya gündeminde manşetlere taşındı. 
Montazeri’nin bu açıklaması bazı manşetlere “İran’da ahlak polisliği tamamen kaldırıldı.” şeklinde taşındı. Açıklamanın ardından başlayan söylentiler üzerine rejimin ajansları ahlak polisliğinin kapatıldığı iddialarının resmi makamlarca doğrulanmadığını duyurdu. İran Televizyonu Al-Alam’da yer alan bir açıklamada ertesi gün, “İslam Cumhuriyeti’nin ahlak polisi birimlerini kapattığına yönelik konunun çarpıtıldığı, resmi makamlarca doğrulanmadığı” belirtildi. 
Rejimin farklı kollarından kimi çelişkili açıklamalar ulaşmaya devam etse de, son olarak İran’da “İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi” sözcüsü, İrşad Devriyesi’nin görevinin sona erdirdiğini, verdiği bir röportaj sırasında dile getirdi.
Geşt-i İrşad’ın Kaldırılması Protestolar İçin Ne Anlama Geliyor?
İrşad Devriyesi’nin kapatılması İran’da başlayan protestolarda rejimin geri adım atmış olması ve İslam Devrimi’nden bu yana kadın hareketinin kazandığı önemli başarımlardan biri olarak değerlendiriliyor. Fakat İrşad Devriyesi’nin lağvedilmiş olması, ahlak polisliğinin tamamen kaldırılmış olduğu, kadınların kıyafetlerine dair özgürlüklerine ulaştıkları anlamına gelmiyor. İran, halen yasal zeminde başörtüsü zorunluluğuna sahip ve bunun için yeni organizasyonlar kurmaya elverişli bir ülke. Rejim muhalifi kesimin endişelerinden biri de bu, Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından İrşad Devriyesi’nin kolluk kuvvetlerinden ayrılıp sivil bir zemine taşınması ve başörtüsü düzenlemeleri hakkında başlayan devlet içi tartışmanın, yeni bir baskı aracıyla dönüştürülmesi ya da sürdürülmesi. 
İran’da Eylemcilerin İdamları Başladı
Show more

İran’da “ilerici” bir reform söylentisi, İslam Devriminden bu yana gelişen en büyük halk hareketlerinden birinin yaşandığı bugünlerde, haklarında ölüm cezası verilen eylemcilerin cezalarının infaz edilmeye başladığı bir atmosferde sürüyor. Tutuklu eylemciler için yargıya mutlaka ‘caydırıcı’ cezalar uygulamasını öneren ve parlamentonun büyük çoğunluğunun imzalarını taşıyan bildirinin yayınlanmasının ardından İran’da haklarında ölüm cezası verilen protestocu sayısı AA’nın aktardığına göre 20’nin üzerine çıkmış, cezaların bir kısmı Yüksek Mahkemece onaylanmıştı. İran’da eylemcilerin idamları bu hafta itibariyle başladı. Pazartesi günü bir eylemci idam edildi, Salı günü 23 yaşında bir diğer eylemci kamusal alanda infaz edildi. Yıllardır Çin’den sonra en çok idam cezasını onaylayan ülke olan İran’da Mahsa Amini protestolarına katıldıkları gerekçeleriyle suçlanan eylemci ölüme mahkum eden suçları ise “Allah’a karşı gelmek”, “yeryüzünde yolsuzluğu artırmak”gibi maddelerden oluşuyor. 
Eylemciler Devrim, Rejim Reform Öne Sürüyor
İran rejim kaynakları, özellikle protestoların başlangıcından bu yana, bir reform tartışması sürdürüyor. Başörtüsü düzenlemeleri üzerine şekillenen bu reform söylentisi, eylemciler tarafından hükümetin protestoları yumuşatma çabası olarak algılanıyor. Kaynaklara göre İslami kılık kıyafet uygulamalarını belirleyen kanunlar değişikliklere uğratılabilir. Mevcut durumda birçok yaptırım riskiyle karşı karşıya olan İran rejimi, bugünlerde verdiği söyleşilerde “İran’ın demokrasi ve çağdaşlığa doğru ilerlemeye devam edeceğini” belirtiyor.
Tüm bu çelişkili söylemlerin yanında, İran’da sözde “bugüne dek protestolara gerekli müdahaleyi uygulamadığını” belirten rejim, artık bu yumuşak başlılığın sona erdiğini ve protestolar için sert müdahalelerin başlayacağını da belirtti.
İran’da protestolar devam ediyor, İran’ın geleceği için ise en büyük tartışmalardan biri Ruhani Lider Ali Hameyni’nin artık oldukça yaşlı ve hasta olması. Hameyni’nin yerine geçecek belirgin bir aday olmaması İran’da, kolluk güçlerinin ve askeri güçlerin aktif bir rol üstlenmek isteyebileceği yeni ve kritik bir sürecin başlayabilecek olması olarak değerlendiriliyor.