Kadınların soyadı meselesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin somut yansımalarından biri olarak, hukuki ve kültürel bağlamda önemli bir tartışma alanı oluşturuyor. Evlilikle birlikte kadının soyadının değişmesi, yalnızca bireysel bir tercih olmanın ötesinde, çoğunlukla toplumsal ve ekonomik yansımalar doğuran bir zorunluluk. Bu değişiklik, kadının kimlik kazandığı süreçleri, evlenmeden önceki profesyonel başarılarını ve toplumsal tanınırlığını sorgulatan bir etkiye sahip. 
Örneğin akademik literatürdeki eserlerin izlenmesi ve bilimsel geçmişin devamlılığının sağlanması, kadınların soyadındaki değişikliklerle karmaşık hale gelebilir. Aynı şekilde, finansal ve hukuki işlemlerdeki soyadı değişiklikleri kadınlara ek mali yükler ortaya çıkaracak güncelleme ve düzenlemelerin yapılmasını gerektirebilir. Ya da tanınmış bir isme sahip olan kadının soyadını değiştirmesi, toplumsal bellekteki yerini yeniden inşa etme gerekliliğini ortaya çıkarabilir. Bu bağlamda, kadının soyadındaki değişim yalnızca hukuki bir durum değil, kimlik itibar ve toplumsal statü ile iç içe geçmiş bir konu. 
Kadınların soyadı değişikliğine dair hukuki düzenlemeler, toplumsal normlara ve kadının toplumsal rolüne dair değişen algılarla paralel olarak zaman içinde evrildi. Bu hukuki düzenlemeler tarihsel bir çerçevede ele alındığında şu gelişmeler göze çarpıyor:
1926

Türk Kanunu Medenisi (743 Sayılı Kanun)

Türkiye’de medeni hukuk alanında köklü bir değişiklik getiren Türk Kanunu Medenisi (743 sayılı kanun) 1926’da yürürlüğe girdi. İsviçre Medeni Kanunu’ndan uyarlanarak hazırlanan kanun kadının soyadı konusunda da hukuki bir çerçeve oluşturdu. Kanunun 153. maddesi, evlilik birliği içind
Türkiye’de medeni hukuk alanında köklü bir değişiklik getiren Türk Kanunu Medenisi (743 sayılı kanun) 1926’da yürürlüğe girdi. İsviçre Medeni Kanunu’ndan uyarlanarak hazırlanan kanun kadının soyadı konusunda da hukuki bir çerçeve oluşturdu. Kanunun 153. maddesi, evlilik birliği içinde kadının kocasının soyadını taşımasını zorunlu kılıyordu. “Kadın, evlenmekle kocasının aile ismini taşır.” hükmüyle kadının evlendikten sonra eşinin soyadını alması zorunluluk haline gelmişti. 
1935

Soyadı Kanunu

1926’da Medeni Kanun yürürlüğe girdiğinde, Türkiye’de henüz herkesin bir soyadı taşımasını zorunlu kılan bir yasa yoktu. 21 Haziran 1934’te kabul edilen 2525 sayılı Soyadı Kanunu, 2 Ocak 1935’te yürürlüğe girerek herkesin bir soyadı almasını zorunlu hale getirdi ve bu kanunla birlikte aile soyadı kavramı resmiyet kazandı. Böylelikle Medeni Kanun’un
1926’da Medeni Kanun yürürlüğe girdiğinde, Türkiye’de henüz herkesin bir soyadı taşımasını zorunlu kılan bir yasa yoktu. 21 Haziran 1934’te kabul edilen 2525 sayılı Soyadı Kanunu, 2 Ocak 1935’te yürürlüğe girerek herkesin bir soyadı almasını zorunlu hale getirdi ve bu kanunla birlikte aile soyadı kavramı resmiyet kazandı. Böylelikle Medeni Kanun’un 153. maddesindeki “Kadın, evlenmekle kocasının aile ismini taşır” hükmü daha da güçlü hale geldi.
1997

4248 Sayılı Kanun

Uzun yıllar boyunca, evlenen kadınlar kendi soyadlarını bırakarak eşlerinin soyadını aldı. 14 Mayıs 1997’de yapılan değişiklik ile kadınların evlenmeden önceki soyadlarını da kullanma hakkı doğdu. 4248 sayılı Kanun ile 743 sayılı eski Medeni Kanun’un 153. maddesi şöyle
Uzun yıllar boyunca, evlenen kadınlar kendi soyadlarını bırakarak eşlerinin soyadını aldı. 14 Mayıs 1997’de yapılan değişiklik ile kadınların evlenmeden önceki soyadlarını da kullanma hakkı doğdu. 4248 sayılı Kanun ile 743 sayılı eski Medeni Kanun’un 153. maddesi şöyle değiştirildi: “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir.” Bu değişiklik ile kadınlar evlendikten sonra önceki soyadlarını da kullanma hakkı elde etse de bu soyadını tek başına kullanma seçeneği tanınmamıştı. Kadınlar, önceki soyadlarını yalnızca eşlerinin soyadıyla birlikte kullanabiliyordu. 
2002

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (yeni Medeni Kanun) da kadının soyadıyla ilgili aynı hükmü sürdürdü. Yeni Medeni Kanun’un 187. maddesi, 1997’deki değişikliğin aynısını içeriyordu. Yani evlenen kadın kocasının soyadını alacak, dilerse yazılı başvuruyla kendi önceki soyadını eşinin soyadı önünde kullanabilecekti. Tek başına bekarlık soyadını taşımak y
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (yeni Medeni Kanun) da kadının soyadıyla ilgili aynı hükmü sürdürdü. Yeni Medeni Kanun’un 187. maddesi, 1997’deki değişikliğin aynısını içeriyordu. Yani evlenen kadın kocasının soyadını alacak, dilerse yazılı başvuruyla kendi önceki soyadını eşinin soyadı önünde kullanabilecekti. Tek başına bekarlık soyadını taşımak yine mümkün değildi. Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesi, 2023 yılına kadar yürürlükte kaldı.
2004

Ünal Tekeli Davası

Kadınların soyadına dair düzenlemelerde, emsal kararlardan biri olan Ünal Tekeli davası, işin seyrini değiştirdi. 1965 doğumlu Ayten Ünal Tekeli, meslek hayatında bekarlık soyadıyla bilindiği için eşinin soyadını kullanmaya devam etmiş bir avukat. Fakat o dönemde kadınla
Kadınların soyadına dair düzenlemelerde, emsal kararlardan biri olan Ünal Tekeli davası, işin seyrini değiştirdi. 1965 doğumlu Ayten Ünal Tekeli, meslek hayatında bekarlık soyadıyla bilindiği için eşinin soyadını kullanmaya devam etmiş bir avukat. Fakat o dönemde kadınlar bekarlık soyadını kullanamadığı için avukatın resmi evraklarında evlendiği zaman edindiği soyadı yer alıyordu. 1995 yılında sadece Ünal soyadını kullanmak için dava açan Ayten Ünal Tekeli’nin başvurusu reddedildi. 1997 yılında yapılan değişiklikten ise başvuran yararlanmak istememiş. İç hukuk yollarının tükenmesinin ardından Ayten Ünal Tekeli 1995 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM’in 16 Kasım 2004 tarihinde verdiği kararda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi (özel ve aile hayatına saygı) ile 14. maddesini (ayrımcılık yasağı) ihlal ettiğine hükmetti. AİHM kararına rağmen, Türk Medeni Kanunu'nda bu konuda uzun süreli bir değişiklik yapılmadı. 
2023

Anayasa Mahkemesi'nin TMK 187'yi İptali

AİHM kararlarının ve Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların ardından, Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesindeki “kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak
AİHM kararlarının ve Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların ardından, Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesindeki “kadın evlenmekle kocasının soyadını alır” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi. 22 Şubat 2023 tarihli kararda, evlilikte ortak soyadı sağlamak için sadece erkeğin soyadının alınmasının tek seçenek olmadığı, aile birliğinin korunması amacının bu ayrımı haklı kılmadığı belirtildi.
28 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan iptal kararı, oluşacak hukuki boşluk nedeniyle 9 ay ertelendi. Anayasa Mahkemesi bu süre zarfında TBMM’nin yeni bir çalışma yapmasını istedi. TMK 187 hükmü, 28 Ocak 2024’te yürürlükten kalktı.
2024

9. Yargı Paketi

Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin verilen 9 aylık süre içinde yeni bir yasal düzenleme yapması bekleniyordu. Bu süreçte hükümet, çeşitli kanun değişikliklerini içeren 9. Yargı Paketi kanun teklifini hazırladı
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin verilen 9 aylık süre içinde yeni bir yasal düzenleme yapması bekleniyordu. Bu süreçte hükümet, çeşitli kanun değişikliklerini içeren 9. Yargı Paketi kanun teklifini hazırladı. Teklifin 13. maddesi Anayasa Mahkemesi kararına rağmen kadının sadece kendi soyadını kullanmasını yine engelleyecek şekilde oluşturulmuştu. Taslak metinde “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır. Şu kadar ki; … kendi soyadını da kocasının soyadı önünde kullanabilir.” ifadeleri aynen korunuyordu. Yeni yargı paketinde bu maddenin korunması kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Bunun üzerine 9. Yargı Paketi’nin TBMM Genel Kurulu görüşmeleri sırasında “evli kadının bekârlık soyadını tek başına kullanamayacağı” yönündeki madde paketten tamamen çıkarıldı. 
Günümüz
Anayasa Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu’nun 187. maddesini iptal etti, ancak TBMM yeni bir düzenleme yapmadığı için, şu anda evlenen kadınların evlilik aşamasında  iki seçeneği var: kendi soyadlarını ve eşlerinin soyadını birlikte kullanmak ya da yalnızca eşlerinin soyadını almak. Eğer kadın yalnızca kendi soyadını kullanmak isterse, evlendikten sonra mahkemeye başvurması gerekiyor. Yani AYM’nin kararı hukuki bir değişiklik olarak gözükse de pratikte henüz bir karşılığı yok.