Sahipsiz köpekler, yıllardır toplum gündeminde kendini hatırlatan bir mesele. 2022’de Bitlis’te saldırı sonucu kuduz olan bir çocuğun hayatını kaybetmesi, 2023’te Muş’ta 79 yaşında bir kadının köpek saldırısı sonucunda yaralanması ulusal düzeyde ses getiren olaylar olarak kayıtlara geçmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili önceki dönemde “Beyaz Türkler, köpeklerinize sahip çıkın” açıklamaları konuya sınıfsal ve siyasi bir boyut kazandırmıştı.  Erdoğan’ın bu yıl gerçekleşen yerel seçimlerin ardından AK Parti Meclis grubuna yönelik “Bu iş çığrından çıktı, neyi bekliyoruz?” açıklamaları da konunun siyasi boyutunun genişlemesine neden oldu. 
Bu durum da kutuplaşmaya oldukça hazır Türkiye kamuoyunun ikiye bölünmesine neden oldu. Bir taraf sokak köpekleri sorununun bir an evvel çözülmesi için radikal bile olsa adımlar atılmasını talep ederken diğer bir grup ise konuya hayvan hakları perspektifinden taviz verilmeden bakılmasında ısrarcı. Son olarak 30 Temmuz'da kanun teklifi TBMM genel kurulunda kabul edildi.
Kanun teklifinde sokak köpeklerinin ötanazi yoluyla uyutma ile bakım evlerinde tutulma önerileri hayvanseverler tarafından çok büyük tepkiyle karşılandı. Sosyal medyada teklifin geri çekilmesine yönelik imza kampanyaları başlatıldı, birçok kullanıcı kanun teklifine karşı paylaşımlar yapmaya devam ediyor.
Kanun Teklifinde Değişiklik Öngören 17 Madde Bulunuyor
12 Temmuz 2024’te AK Partili 78 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına yönelik kanun teklifi Meclis komisyonuna devredilmişti. Tarım ve Orman Bakanlığı bürokratları esas komisyon; Adalet, Çevre ve İçişleri Bakanlıkları bürokratları ise tali komisyon olarak teklifi inceledi. Toplamda 42 saati aşan komisyon görüşmeleri sonunda teklif, bazı değişiklikler yapılarak AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. Kanun teklifi 30 Temmuz'da TBMM genel kurulundaki görüşmeler sonucu kanunlaştı. Kanun, Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanması durumunda resmi gazetede yayımlanacak ve yürürlüğe girecek. 
Teklifte yeni maddelerin eklenmesi, uyum ve tanım değişiklikleri, yürütmeye dair değişiklikler ve revizeler dahil toplamda 17 maddede değişim önerildi. Muhalefetin ve hayvan hakları savunucularının en çok itiraz ettiği değişiklikler ise 5. maddede toplanmış durumda. Mevcut maddede sahipsiz hayvanların belirli durumlar dışında öldürülmesi yasak iken, kanun teklifinde “ötanazi” değişikliği hayvanseverler tarafından büyük tepki topladı. Tepki toplayan bir diğer değişiklik ise toplanan sahipsiz hayvanların aşılama ve kısırlaştırılmasının ardından bakımevlerinden çık(a)mayacak olmaları.
Komisyondan geçen 17 maddelik teklifin en çok tartışılan 5. maddesinde yer alan ötanazi yöntemine gelen tepkiler üzerine ötanazi uygulama şartları Veteriner Hizmetleri Kanunu esaslarına göre düzenlendi. Komisyondan geçen kanun teklifinde Veteriner Hizmetleri Kanunu'nun 9. maddesinin 3. fıkrasına göre ötanazi uygulanması kararlaştırıldı. Teklifte ötanazi uygulamasının belediyelerce yapılması veya yaptırılması önerilmişti. Komisyonda yapılan değişiklikle ötanazi uygulaması veteriner hekimler tarafından uygulanmasına karar verildi. 

5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri Kanunu, 9. madde 3. fıkra

Teklifin En Büyük Gerekçesi Can Güvenliği
Kanun teklifinin genel gerekçe bölümünde yer alan maddelere baktığımızda, sunulan gerekçelerin başında insan ve hayvanların can güvenliği geliyor. Mevcut kanunu yetersiz gören AK Parti grubu, “sokak köpeği sürüleri”nin vatandaşlar, diğer sahipsiz hayvanlar, çiftlik hayvanları ve doğal yaşam dengesi için sahipsiz köpeklerin barınaklarda tutulmasını, saldırgan, rehabilite edilemeyen ve bulaşıcı hastalık riski taşıyan hayvanlara ise “acısız” ötanazi uygulanmasını savunuyor. 
Vurgulanan bir diğer gerekçe ise topla-kısırlaştır-sokağa bırak uygulamasının yetersiz kalması ve belediyelerin popülasyon kontrolünün sağlayamaması. Teklife göre sahipsiz köpeklerin popülasyon artış hızı kısırlaştırma hızından çok daha yüksek. Bu nedenle köpeklerin bakımevlerine alınarak popülasyon kontrolünün sağlanması öneriliyor.
Teklifte ekonomi temelli gerekçeler de var. Bağışların kontrolsüzlüğü, ölüm veya yaralanma sebebiyle vatandaşların kamuya tazminat davası açması, bazı ülkelerin sahipsiz köpeklerle ilgili Türkiye için seyahat uyarısında bulunması genel gerekçe metninde yer alıyor.
Teklifte Yer Alan “Uyutma” İbaresi Tepki Çekti
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu’nun sahipsiz köpekler meselesinin çözümüne yönelik Mayıs 2024’te hazırladığı raporda, en büyük sorunun ilgili kurumların görevini yerine getirmemesine dikkat çekilmiş. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2004-2022 yıllarını kapsayan kısırlaştırma verileri sunularak yıllardır aktif kısırlaştırma yapılmadığı, dolayısıyla “Kısırlaştırma işe yaramıyor” argümanının gerçeği yansıtmadığı belirtilmiş. 
Mevzuatta kamu kurumları arasındaki görevlendirme ve denetim yetersizliğinden de bahsedilerek çözüm önerisi olarak Bakanlık bünyesinde ayrı bir birim kurulması gerektiği önerilmiş. Kurulacak birimin de STK’larla dirsek temasında olması ve memur bakış açısına değil, insani bakış açısına sahip kişilerin görevlendirilmesi gerektiği savunulmuş. Ayrıca evcil hayvan üretiminin yasaklanması ve hayvan sahiplendirme yönteminin teşvik edilmesi gerektiği önerilmiş. 
Kanun teklifinde gösterilen örnek ülkelerin yanında İtalya, Yunanistan ve Çekya gibi ülkelerde kısırlaştır-aşılat-serbest bırak yönteminin başarıyla uygulandığı, aktif kısırlaştırma seferberliği başlatılırsa sorunun Türkiye’de de çözülebileceği belirtilmiş. Uyutma yönteminin aksine, popülasyon kontrolünün etkin uygulandığı durumda başarılı olduğundan bahsedilmiş.  
Türkiye’deki sokak hayvanlarının uluslararası alanda pozitif bir imaj verdiğinin de altı çizilerek gezgin köpek Boji ve sokak kedilerinin yabancı basında edindiği yer de vurgulanmış. Sorunun çözülmesi için öncelikle sağlıklı popülasyon verisi toplanması gerektiği, kamu kurumları ile sivil toplumun bir arada çalışması ile uygulama ve denetim mekanizmalarının tek bir çatı altında toplanması gerektiği önerilmiş.
Veri Belirsizliği Sorunun Çözülmesini Zorlaştırıyor
Kanun teklifinde valilik bildirilerine göre 2 milyon sokak köpeği olduğu bilgisi verilmiş. Ancak bu konuda net bir istatistik çalışması yok. Teklifin ilerleyen kısımlarında hesaplamalar 4 milyon sokak köpeği baz alınarak yapılmış. HAYTAP’ın aksine kanun teklifinde kullanılan verilerin büyük bir kısmının referansı ve güncelliği konusunda eksiklikler var.
Bunun yanında teklifin önemli bir kısmında “sahipsiz köpekler” veya “sokak köpekleri” ibareleri kullanılmış. Fakat uygulamanın sadece köpekleri mi yoksa tüm sokak hayvanlarını mı kapsayacağı konusu belirsizliğini koruyor.
Kanunun Uygulanmaması Durumunda Belediyeler İdari Yaptırıma Tabi Olacak
Teklifte yer alan bakımevlerinin bütçelendirme kısmında, belediyelerin son belirlenmiş bütçesinin binde 5’i, büyükşehir belediyelerinin binde 3’ünden pay ayrılacağı öngörülmüş. Türkiye genelinde 1393 belediyenin yalnızca 237’sinde bakımevi olduğunu göz önüne alırsak, kamu tasarrufları politikaları kapsamında bakımevlerine ayrılacak payın yeterli olup olmayacağı büyük bir soru işareti.
Teklifte uygulama yetkisinin belediyelerde, denetleme ve uygulama eksikliği durumunda cezai işlem yetkisinin de Bakanlık’ta olması da, yerel yönetimlere olan baskıyı artırabileceği yorumları da yapılıyor. Ayrılan bütçenin başka amaçlar için kullanılması ve hayvanların bakımevinde tutma zorunluluğu yerine getirilmediği takdirde, belediye başkanı dahil yerel yönetimlere 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasını da içeren idari yaptırım ve para cezası gibi işlemler öngörülüyor. 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in CHP grup toplantısı konuşmasında CHP olarak tavırlarının net olduğunu, sahipsiz hayvan sorununun varlığını kabul ettiklerini ve sorunun çözülmesinin gerektiğini ancak uyutma önerisine karşı çıktıklarını ifade etmişti. Kanunun kabul edilmesinin ardından CHP, Anayasa Mahkemesi yoluna başvuracağını da ilan etti.