Bakan Veysel Eroğlu’nun NASA ile alakalı eleştirileri ise daha ziyade iklim değişikliği alanında yapılan araştırmalara dayanıyor. Günümüzde iklim ile ilgili yapılan çalışmalarda kullanılan veriler büyük ölçüde iklim izleme uydularından elde ediliyor. Peki uydu sistemleri iklim değişikliği çalışmalarında ne işimize yarıyor?
Carbonbrief internet sitesinde yer alan bir makaleye göre, iklimle ilgili gözlemlerde kullanılan ilk uydu 1959 senesinde kullanıma alındı ve o tarihten beri fosil yakıtlarının kullanımı gibi insan kaynaklı faaliyetlerin takibi, küresel karbondioksit yoğunlaşmaları ve ozon tabakasındaki deliğin ortaya çıkışı gibi birçok değişim bu uydular sayesinde gözlemlendi. İklim takibi uydularının belki de en önemli özelliği ise diğer takip yöntemleriyle gözden kaçan, özellikle insan yerleşimlerine uzak olan bölgelerinde çalışmalara olanak vermesi. Şu an için dünyaya uzaklığı 400 ila 35.000 km arasında değişen, aktif olarak kullanılan 162 iklim takibi uydusu var. Basit bir mantıkla dünyaya daha yakın olan uyduların dünyada olan değişimlerle ilgili olarak daha detaylı veri sağladığını söyleyebiliriz. Tek tek ülkelerin, uluslararası kuruluşların ve özel sektörün toplamda kaç adet iklim takibi uydusuna sahip olduğunu aşağıdaki tablodan görebilirsiniz. 2011’de fırlatılan, 690 km irtifada duran
RASAT ve 2012’de fırlatılan, 679 km irtifada duran
GÖKTÜRK-2 olmak üzere iki adet iklim takip uydusuna sahip olan Türkiye’nin, Avrupa Meteorolojik Uydular İşletmesi Organizasyonu (EUMETSAT) üyeliği sayesinde bu birliğe ait 7 ortak uydudan da faydalandığını belirtelim.