Türkiye’de Kuraklık Tehdidi: Su Kaynakları Alarm Veriyor
Türkiye’de yağış rejimlerindeki değişim, artan sıcaklıklar ve su kaynaklarının azalması ciddi bir kuraklık riskini beraberinde getiriyor. Küresel iklim değişikliği, Türkiye’nin yarı kurak iklim yapısını daha da kırılgan hale getirirken, artan su talebi ve yanlış su yönetimi sorunu derinleştiriyor. Yağış miktarlarının azalması, yeraltı su seviyelerinin düşmesine ve su kıtlığı tehdidinin artmasına neden oluyor. Kuraklık riski yalnız içme sularını değil, hidro enerji üretimi ile tarım ve hayvancılıkta kullanılan su stoğunu da tehlikeye atıyor.
Azalan Yağışlar ve Su Kaynaklarının Durumu
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) Şubat 2025’te yayımladığı alansal yağış raporuna göre, son yıllarda yağışlarda önemli bir düşüş yaşandı. Yağışlarda Türkiye genelinde normale göre %33; İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgelerinde ise %60’tan fazla azalma gözlemlendi. 
Azalan yağışlar baraj stoklarını da olumsuz etkiliyor. Greenpeace’in raporuna göre, Türkiye’de 2023 sonu itibarıyla baraj doluluk oranları kritik seviyelere inmiş durumda. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde su rezervleri önceki yıllara göre önemli ölçüde azalırken Türkiye’nin yıllık kişi başına düşen su miktarı ise 1.300 metreküp seviyesine geriledi. Çeşitli endeks verileri; kişi başına 1.700 metreküp su sıkıntısının olmadığını, 1.000-1.700 metreküp su stresini, 500-1.000 metreküp su kıtlığını ve 500 metreküp altının mutlak su kıtlığı olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye su stresi içindeki ülkeler arasında yer alıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kuraklık Yönetimi Raporu’na göre; nüfus artışı ve su tüketimindeki plansız büyüme devam ederse, Türkiye 2030 yılı itibariyle kişi başına düşen su miktarının 1.000 metreküpün altına inerek su kıtlığı seviyesine gerilemesi muhtemel. Uzmanlar su yönetiminde acil önlemler alınmazsa, Türkiye’nin gelecekte daha ciddi su krizleriyle karşılaşabileceği konusunda uyarıyor.
Kuraklıkla Mücadelede Çözüm Önerileri
WWF Türkiye’nin yayımladığı güncel verilere göre, Türkiye’de suyun %74’ü tarımda, %15’i sanayide ve %11’i evsel kullanımda tüketiliyor. Ancak tarımda kullanılan suyun büyük bir kısmı açık sulama sistemleri nedeniyle boşa harcanıyor. Damla sulama ve modern sulama tekniklerine geçiş sağlanmadığı takdirde, mevcut su kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri ortaya çıkıyor. Sanayi ve kentsel alanlarda da suyun geri dönüşümü konusunda ciddi eksiklikler bulunuyor.
Uzmanlar, kuraklıkla mücadelede bütüncül bir su yönetimi stratejisi geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yağmur suyu hasadı, su tasarruflu tarım teknikleri ve gri suyun yeniden kullanımı gibi yöntemlerin yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca, suyun bilinçsiz tüketiminin önüne geçmek için bireysel ve kurumsal farkındalığın artırılması oldukça önemli. Belediyeler ve kamu kurumlarının su politikalarını uzun vadeli planlamalarla uyumlu hale getirmesi büyük önem taşıyor.