Bir Instagram sayfası tarafından 17 Ocak 2021 tarihinde yapılan bir paylaşımda aşı firmalarının hukuki dokunulmazlık istediği iddia edildi. Paylaşım 2.500’e yakın beğeni almış. Paylaşımda geçen metin şu şekilde:
SORU 1: Aşı firmaları neden aşılama sonrası için hukuki dokunulmazlık istedi?

SORU 2: Aşılanacak insanlara neden aşılanma öncesinde “Onam Formu” imzalatma gereği duyuyorlar?

SORU 3: Aşılarda niye bu kadar ısrarcılar?

ÜÇ SORUYA DA CEVAP: Çünkü aşılamanın insanlarda ölüm, felç ve otoimmün hasarlar getireceğini çok iyi biliyorlar. Israrcılar çünkü küreselci sermaye için Yeni Dünya Düzeni’nin giriş anahtarı “Aşı Pasaportu” kavramı.

Benzer iddialar Facebook’ta da paylaşılmış.
Aşı Firmalarının Hukuki Dokunulmazlık İstediği İddiası Doğru mu?
İlk iddia aşı firmalarının hukuki dokunulmazlık istediği yönünde. Bu doğrultuda haberler yerli ve yabancı basında yer bulmuş. Özellikle Türkiye’de Sözcü, NTV ve Independent Türkiye gibi haber sitelerinde haber olmuş.

Yabancı basında da Reuters, Independent ve Financial Times tarafından haber olarak yer almış. 2009 tarihinde The Wall Street Journal da buna benzer bir haber çıkmış. Hatta kimi ülkelerle aşı firmaları arasında bu konuda anlaşmazlığın çıktığını belirten haberler de mevcut.
Nitekim, Büyük Britanya Sağlık Bakanlığı bu durumu doğrulamış. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; “lisanslamaya yetkili ulusal bir otorite belirli sağlık sorunlarıyla mücadele edebilmek için onay verirse, anahtar ilaç firmaları sivil mahkemelerde dava edilemezler” deniyor.

Independent Gazetesi muhabiri Shaun Lintern’in aktardığına göre Pfizer Büyük Britanya Genel Müdürü Ben Osborn neden bu düzenlemeye ihtiyaç duyduğu sorusuna cevaben anlaşmaya dair hiçbir bilgiyi söylemediği ifade edilmiş.

Financial Times ise Avrupa’da aşı firmalarının lobisini yapan Vaccines Europe’ın iç yazışmalarına dayandırdığı habere göre, aşı firmaları yasal koruma altına girmek ve gerektiğini devletlerin tazminat ödemelerini karşılamak için lobi yaptığını yazmış.

ABD Resmî Gazetesi Federal Register’da çıkan bir tebligatta Kamu Hazırlığı ve Acil Durum Yasası’na (The Public Readiness and Emergency Preparedness Act) göre hem federal hükümetin hem de aşı üreticilerinin her türlü yasal sorumluluktan kaçınabileceğini bildirmiş.

ABD Kongresi araştırma komisyonunun bir raporunda da “bilinçli eylem” dışında her türlü zarar verici etkilerden ilgili kurumların ve kişilerin yasal eylemler karşısında dokunulmaz kılınabileceğini bildiriyor.

İkinci iddia ise aşılanacak insanlara onam formu imzalatıldığı üzere. Türkiye’de Vatan, Evrensel ve Hürriyet gibi haber sitelerinde buna dair bilgiler mevcut. Buna göre, onam formu getirilmesinin nedeni olarak “salgın döneminde acil aşılama kararı alınması” gösterilmiş.

Nitekim, resmi kuruluşlarda veya derneklerde çeşitli şekillerde onam formlarını görmek mümkündür. Örneğin, Batman İl Sağlık Müdürlüğü ve İstanbul Aile Hekimliği Derneği çeşitli formlar hazırlamış. Türk Tabipleri Birliği’nde hasta onam formu hakkında detaylı bilgiler mevcut. Buna göre, hasta onam formları “evrensel tıp etiği belgelerinde tanımlanmış, ülkemizde ise yasal düzenlemelerle uygulamaya konulmuştur”.

Yurt dışında resmi kuruluşlarda da hasta onam formlarını görmek mümkündür. Büyük Britanya ve ABD’de örnekleri mevcut. Dünya Sağlık Örgütü de örnek formlar hazırlamış.
Son iddia ise aşıların felç, ölüm ve otoimmün hasarlar getirebileceği ve aşılarda ısrar etmelerinin nedeninin yeni dünya düzeninin giriş anahtarının aşı pasaportu olduğu.
ABD Gıda ve İlaç Kurumu (Food and Drug Agency – FDA) konu hakkında bir sunum hazırlamış. Sunumda olası yan etkiler sıralanmış. Bunların arasında felç, ölüm ve otoimmün hastalıklar da var.

Fakat bunlar “olası” sonuçlar olarak işaretlenmiş. Bunun anlamı, bunların zorunlu olarak olacağı değil. Nitekim, sunumun devamında FDA’nın bu olasılıkları gözlemlediği belirtilmiş. Bu nedenle, FDA acil kullanım onayı verilmiş aşılarda dahi güvenliğine dair yeterince kanıt olması gerektiğini belirtmiş. Bu nedenle, aşıların kullanılabilmesi için tüm klinik fazlarını tamamlamış olması gerekiyor.

Science dergisinde çıkan bir yazıda ise aşılama ile ölümler arasında kurulan bağlantı “post hoc ergo propter hoc” olarak tanımlanmış. Türkçe tercümesi “bundan sonra, dolayısıyla bundan dolayı” diye çevirmek mümkün. Genel nüfus içerisinde normal olan ölüm oranları ile aşılamadan sonra oran aynı iken, ölümlerin aşılara bağlanması düşünme hatası olarak nitelendirilmiş.
Aşı pasaportu hakkında çeşitli yabancı haber sitelerinde makaleler görmek de mümkün. Bu konuda Washington Post, Euronews ve BBC’de çeşitli haberler mevcut. Aşı pasaportu ile COVID-19 aşısını ispatlamaları istenen kişilerin pasaportları ifade ediliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün 3 Aralık 2020 tarihinde çevrimiçi yaptığı basın bilgilendirme toplantısında aşı pasaportlarının kullanılmasının tavsiye edilmediği görülüyor. Youtube’daki videoda bir soruya cevaben 20:10 ile 20:49 arasında DSÖ’nün aşı pasaportunu tavsiye etmediğini, bunu yerine seyahat düzenlemeleri getirilmesinin daha iyi olacağı söyleniyor. BBC’ye yaptığı açıklamada Büyük Britanya Başbakan Yardımcısı Micheal Gove, aşı pasaportu vermek gibi bir düşüncelerinin olmadığını söylemiş.
Diğer taraftan, Avustralya havayolu şirketi Qantas aşı olmamış uluslararası yolcuların uçuş yapmalarını yasaklayacağını duyurmuş. Ayrıca, DSÖ’nün Uluslararası Sağlık Yönetmeliği kapsamında sarı kart (Carte Jaune) adıyla bilinen uluslararası aşı ve profilaksi sertifikası düzenlediğini ve bazı ülkelerin bu kartı girişte zorunlu tuttuğu görülüyor. Fakat hala bunun tam karşılığına gelecek şekilde COVID-19 için bir aşı pasaportu yok ve üzerinde bir çalışma yapıldığına dair bir bilgi de bulunmuyor.
İddia KISMEN YANLIŞ
Aşı firmalarına devletler tarafından dokunulmazlık verildiği ve onam formu imzalatıldığı doğru. Fakat bunların şirketlerin aşıların yol açacağı ölümleri saklamak ve gelecekte uygulanacak aşı pasaportu geliştirmek için olduğu iddiası yanlış.

Sonuç olarak;

Aşı firmalarının hukuki dokunulmazlık istediği iddiası