Bilgi teknolojilerinin hızlı bir şekilde gelişmesi ve internetin küresel sınırları kaldırmasıyla birlikte bilgi üretimi ve bilgiye erişim son derece hızlandı. Bilginin üretimini ve dolaşımını kontrol eden mekanizmaların, yeni bilgi teknolojileri kadar gelişememesinden kaynaklı olarak günlük yaşamımızda devasa bir bilgi yığınına maruz kalıyoruz. Bu bilgi yığının içinde her ne kadar doğru olarak addedebileceğimiz bilgiler olsa da, yanlış bilgilerin işgal ettiği alan çok daha büyük ve büyümeye devam ediyor. Peki yanlış bilgi neden yayılıyor ve gündelik hayatımızın yeni sayılabilecek bir parçası olan sosyal medyanın bunda rolü ne? Bu sorular ışığında yapılan araştırmalar ve deneyler başka sonuçları sorgulamamıza da neden oluyor. Yanlış bilgi neden doğru bilgiye göre daha hızlı yayılıyor ve bunun tarihsel kökenleri ve Covid-19 pandemisindeki izleri nelerdir?

Yanlış Bilgi, Doğru Bilgiye Göre 6 Kat Daha Hızlı Yayılıyor

Yanlış bilgilerin yayılmasında algoritmaların ve sosyal medya platformlarının bir araç olarak büyük bir rol oynadığını söylemeliyiz. Bu platform ve algoritmaların günlük hayatımızda kapladığı alanın artmasıyla yanlış bilgiye maruz kalma oranımız da arttı. Dolayısıyla yanlış bilginin dolaşımının hızlandığını söyleyebiliyoruz. Bu durum yalnızca yanlış bilginin dolaşımıyla ilgili bir durum değil "bilgiye" ulaşımının kolaylaşmasıyla da ilgili bir durum. Ancak veriler gösteriyor ki yanlış bilgi, örneğin Twitter'da doğru bilgiye göre 6 kat daha hızlı yayılıyor. Bunun nedenlerini tartışmadan önce, yanlış bilginin neden yayıldığını ve sosyal medya kullanıcılarının bunda nasıl bir rolünün olduğunu sorgulamalıyız.

Yanlış Bilgi Neden Yayılıyor ve İnsanın Rolü Nedir?

Bu sorulara dair yapılmış en önemli deneysel çalışmalardan biri,  2021 yılında "Nature" dergisinde yayımlandı. ABD, Kanada, İngiltere ve Meksika'da çeşitli üniversitelerden araştırmaya katılan akademisyenler, Twitter üzerinden gerçekleştirmiş oldukları 7 adet deney tasarladı. Bu deney sonuçlarına göre, sosyal medya kullanıcılarının yanlış haberleri yaymasındaki birincil etken "dikkatsizlik" olarak görülüyor. Sonuçlara göre dikkatsizlikten dolayı yanlış bilgi paylaşanların oranı %50.8. Dikkatsizliği 33.2'lik oranla kafa karışıklığı takip ediyor. Deney katılımcılarının %16'sı ise yanlış bilgiyi kasıtlı olarak yayıyor. Çalışma dahilinde politik yönelim kısıtlamaları koyularak deney tekrarlanıyor ancak sonuçların çok fazla değişmediği gözlemleniyor. Dolayısıyla politik yönelimlerin, yanlış haberlerin yayılımındaki en önemli değişkenlerden biri olmadığını söyleyebiliyoruz. Sonuç olarak yanlış bilginin dolaşımını sağlayan temel nedenlerin dikkatsizlik ve kafa karışıklığı olduğu görülebiliyor. Peki yanlış bilginin yayılımı neden doğru bilgiden çok daha hızlı oluyor?

"Güncel Bilgi Daha Dikkat Çekicidir"

Soroush Vosoughi, Deb Roy ve Sinan Aral tarafından 2018 yılında, MIT'de gerçekleştirilmiş bir dizi araştırmaya göre Twitter kullanıcıları yanlış bilgileri daha "güncel" olarak algılıyor. Bu algının da bir sonucu olarak yanlış bilgi daha çok paylaşılıyor.  Dolayısıyla aynı sürede yanlış bilgi çok daha fazla sayıda kullanıcıya ulaşıyor. Bu araştırma yanlış bilgilerin tüm kategorilerde ve farklı kısıtların içinde daha hızlı yayıldığını gösteriyor. Araştırmacılardan Sinan Aral yanlış bilginin yayılımındaki bu hızın kaynağının psikolojik olarak temellendirilmesi gerektiğini söylüyor. Yanlış bilgilerin daha güncel olarak algılandığını söylerken bunun nedeni olarak mantıklı bir gerçeklik kısıtı koyulmamasının altını çiziyor.
Araştırma dahilinde, insanın güncel olanla ilişkisinin dışında yanlış bilginin hızlı yayılmasında etkili olan bir başka durumdan daha bahsediliyor. İnsanlar yeni olan dışında olumsuz olana da benzer bir tepki veriyor. Araştırmacılar, sözcük seçimine ve bunlarla ilişkili duygulara bakarak, yanlış söylentilerin şaşkınlık, tiksinti ve korku ifade eden tepkiler yarattığını, gerçeklere verilen tepkilerin ise üzüntü, beklenti, neşe ve güven ile sonuçlandığını buldu.

Postmodern Yırtıcı Covid

Psiko-antropolojik bir yaklaşımla bilginin hızlı yayılmasındaki güncelliğin ve olumsuzluğun etkisinin kökenine inebiliriz. İnsanın evrimsel karakteristiği ile alakalı olarak beynimiz hayatta kalmak için her zaman en güncel olanı daha çok önemser, buna basit bir çok örnek verebiliriz. Mağaralarda yaşadığımız dönemlerde vahşi hayvanlar dolayısıyla yaşanan hayati tehlike gündelik bir sorundu. Hayatta kalmaya çalışan insanlar, mağaraya yaklaşma ihtimali olan vahşi hayvanlarla ilgili bilgileri "güncel" olarak alma ihtiyacı hissediyordu. Ayrıca bu vahşi hayvanlara karşı olumsuz duygular da besliyorlar. Bu hayatta kalma istencinin doğal bir sonucuydu. Yani en güncel olan direkt olarak daha değerli olarak algılanıyor. 2 yıldır yaşadığımız pandemi dolayısıyla yaşanan "İnfodemi" de önemli bir örnek teşkil etmektedir. İngilizce information(bilgi) ve pandemic(salgın) sözcüklerinin birleştirilmesiyle oluşturulan bu kavram, salgın bağlamında ortaya atılan aşırı miktardaki yanlış bilgi yığınının hızlı ve geniş kapsamlı olarak yayılmasını ifade ediyor. Gündelik yaşantımızda halen etkisini devam ettiren Covid-19 virüsünün yarattığı korku ve endişenin yanlış bilginin dolaşımını hızlandırıcı etkisi karşı konulamaz şekilde devam ediyor. Bu durumun da temelini oluşturan fenomen de, insanın güncelliği ve olumsuzluğu paylaşmadaki zaafiyeti olarak bir kez daha göze çarpıyor.

Bir Kez Daha Düşünmek

Günümüzün değişen yaşam dinamikleri, sosyal pratikleri ve teknolojisi tüm bu süreci daha karmaşık bir hale getirmiştir. Daha fazla tıklanma için oluşturulmuş algoritmalar, küresel bilgi ağları, iletişim teknolojileri yanlış bilginin yayılmasında etkilidir. Ancak tüm bunları kullanan öznenin, bu yeni teknolojilerin ortaya çıkmasından çok önce de taşıyor olduğu özellikler yanlış bilginin daha da hızlı yayılmasına sebebiyet veriyor. İnsanların yanlış bilgiyle karşılaştıklarındaki duygu durumları ve yanlış bilginin özünden kaynaklı verdiği tepkiler, karşılaşılaşılan bilgilerle alakalı doğruluk sorgulaması yapmasına engel oluyor. Elbette ki yanlış bilginin viralitesinin sağlayıcıları yalnızca bunlar değil. Bilgisel karmaşa içerisinde tek bir nedensellik bağı üzerinden fail belirlemek oldukça yanıltıcı olacaktır. Bu yüzdendir ki bu bağlamdaki çalışmaların çoğunda birincil hedefin, sonraki araştırmalara ışık tutmak olarak belirlendiği dikkat çekiyor. Ve dikkat çekici bir nokta daha bulunmakta. Yanlış bilginin dolaşımını yavaşlatmak adına bilgi ağlarında ve veri tabanlarındaki çalışmalar sürse de bu konuda araştırma yapan bir çok akademisyenin hemfikir olduğu daha pratik bir yöntem var. Bilgiyi paylaşmadan önce bir kez daha düşünmek.