Yabancı futbolcu sınırlaması, bazı futbol ligleri veya federasyonları tarafından kulüplerin kadrolarında veya ilk 11’lerinde bulundurabilecekleri yabancı oyuncu sayısına getirilen kısıtlamaları ifade eder. Bu tür kısıtlamaların ilk akla gelen avantajları yerli futbolcuların daha fazla forma şansı bulması ve kulüplerin altyapıya daha fazla yatırım yapmaya yönelmesidir.  Bu durum, hem milli takımın başarısını destekleyebilir hem de yerel futbol ekosisteminin gelişimine katkıda bulunabilir. Ayrıca, kulüplerin yerel oyuncuları daha çok kullanmak zorunda kalması, milli takım teknik direktörlerine geniş bir oyuncu havuzu sunabilir ve ülke futboluna uzun vadede istikrar kazandırabilir.
Bununla birlikte, yabancı futbolcu sınırlamasının dezavantajları da göz ardı edilemez. Öncelikle, bu sınırlama, ligin genel kalitesini ve rekabet seviyesini düşürebilir. Dünyanın en iyi futbolcularının ligi tercih etmemesi, hem seyir zevkini azaltabilir hem de kulüplerin uluslararası arenada rekabet gücünü zayıflatabilir. Ayrıca, sınırlamalar nedeniyle yerli oyuncuların piyasa değeri yapay bir şekilde yükselir; bu da kulüplerin bütçelerini zorlayabilir ve transfer piyasasında dengesizliklere yol açabilir. Son olarak, kulüplerin özgürce transfer yapma ve kadrolarını kendi stratejilerine göre kurma özgürlüklerini sınırlayarak, uzun vadede kulüplerin finansal ve sportif başarılarını olumsuz etkileyebilir. 
Bu nedenle federasyonlar yabancı oyuncu sınırlama politikasını belirlerken ister istemez belli tercihlerde bulunuyorlar. Bu politikanın içeriğinin nasıl olmasıyla ilgili tartışmalar bir yana bir politikanın uzun erimli olması o politikadan etkilenen aktörler için de strateji geliştirme fırsatı yaratır ve avantaj ile dezavantajların konusunda daha verimli bir noktada buluşmasını sağlar. 
Türkiye futbolu ise son yıllarda bu konuda tamamıyla aksi yönde ilerliyor. Neredeyse her yıl değiştirilen yabancı oyuncu sınırlaması politikası futbol kulüpleri için uzun vadeli planların imkansız hale gelmesine neden oluyor. Ani değişiklikler, kulüplerin yüksek maliyetlerle aldıkları yabancı oyuncuları verimsiz kullanmasına ve yerli oyuncuların yapay olarak değer kazanmasına sebep olurken, takım uyumunu ve performansını olumsuz etkiliyor. Ayrıca, altyapı yatırımlarında istikrarsızlık yaratır ve kulüplerin uluslararası arenada rekabet gücünü zayıflatıyor.
Türkiye Futbol Federasyonu’nda başkanlık değişimi geçen yıl değiştirilen yabancı futbolcu sınırlaması kuralının tekrar değişmesine neden oldu. Bu şekilde son 25 yılda kural 15 kez değişmiş oldu. Üstelik bazı Süper Lig kulüpleri kuralın tekrar değiştirilmesi için TFF yönetimine baskı yapıyor. Bir başka deyişle bu kuralın da uzun ömürlü olması çok da beklenen bir şey değil. 
Peki bu “politikasızlık” Türkiye’de yabancı futbolcular konusunda her zaman geçerli miydi? 
Profesyonel ilk yabancı futbolcunun transfer edildiği 1951’den bu yana Türkiye’de yabancı futbolcu kuralının izini sürdük. 
1950'ler

Süper Lig Öncesi Dönem

Türk futbolundaki ilk yabancı oyuncu kuralı, Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü Sicil Müdürü Saim Seymener, Fenerbahçe Kulübü yöneticisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü yöneticisi Sadun Usoğlu’nun bir araya gelerek hazırladığı ve 24 Eylül 1951’de yürürlüğe giren “Futbol Profesyonellik Talimatnamesi” ile
Türk futbolundaki ilk yabancı oyuncu kuralı, Beden Terbiyesi Umum Müdürlüğü Sicil Müdürü Saim Seymener, Fenerbahçe Kulübü yöneticisi Dr. Rüştü Dağlaroğlu ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü yöneticisi Sadun Usoğlu’nun bir araya gelerek hazırladığı ve 24 Eylül 1951’de yürürlüğe giren “Futbol Profesyonellik Talimatnamesi” ile belirlendi. Bu talimatnameye göre kulüpler, kadrolarında yalnızca 1 yabancı oyuncu bulundurabilecekti. Bu dönemde alt ligde mücadele eden ve yükselişte olan Adalet Kulübü, 15 Eylül 1955’te Arjantinli futbolcu Jose Alberto Valdieso’yu denemeye aldı; ancak transfer gerçekleşmedi. Kulüp pes etmedi ve transfer rotasını yeniden yurt dışına çevirdi.
21 Ekim 1955’te Portekiz’den Türkiye’ye gelen Arjantinli futbolcu Oscar Garro, Adalet Kulübü’ne imza atarak Türk futbolunda profesyonel sözleşme imzalayan ilk yabancı oyuncu unvanını kazandı. Adalet’te iki sezon boyunca top koşturan Garro, ilk sezonunda 4 gol atarken, ikinci sezonunda hem futbolcu hem de antrenör olarak görev yaptı. Bir yıl Adalet forması giydikten sonra, 1957-58 sezonunda İstanbul Profesyonel 2. Lig ekiplerinden Fatih Karagümrük’e transfer olan Garro, burada da aynı şekilde hem oyuncu hem antrenör olarak takımın üst lige çıkmasında kilit rol oynadı. Böylece Oscar Garro, Türk futbol tarihine hem ilk yabancı oyuncu hem de ilk yabancı oyuncu-antrenör olarak adını yazdırdı.
1962

Yabancı Kuralı İlk Kez Değişti

1958 yılında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), milli bir ligin kurulması için kolları sıvadı. Bu çalışmaların sonucunda, ertesi yıl, ilerleyen dönemlerde “Süper Lig” olarak anılacak 1. Lig’in ilk sezonu başladı. Türkiye’de futbolun ulusal düzeye taşınmasının ardından, 1962 yılında TFF, Avrupa futbolunun çatı örgütü UEFA’ya üye oldu. Aynı yıl, kulüp
1958 yılında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), milli bir ligin kurulması için kolları sıvadı. Bu çalışmaların sonucunda, ertesi yıl, ilerleyen dönemlerde “Süper Lig” olarak anılacak 1. Lig’in ilk sezonu başladı. Türkiye’de futbolun ulusal düzeye taşınmasının ardından, 1962 yılında TFF, Avrupa futbolunun çatı örgütü UEFA’ya üye oldu. Aynı yıl, kulüplerle futbolcular arasındaki ilişkileri düzenleyecek, bağlayıcı nitelikteki futbol talimatnamesi de yürürlüğe girdi.
29 Ağustos 1962’de 11193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan bu talimatname, Türk futbolundaki yabancı oyuncu kuralına yeni bir düzen getirdi. Talimatnamenin 60. maddesinde, “Her kulübün profesyonel futbol takımı kadrosunda en çok iki yabancı uyruklu profesyonel futbolcu yer alabilir” ifadesi yer alıyordu. Bu kural, Türk futbolunda yabancı oyuncu sayısına dair ilk resmi sınırlandırmalardan biri olarak tarihe geçti ve uzun yıllar boyunca Türk futbol kulüplerinin kadro planlamalarına yön verdi.
1965

İlk Kararsızlık

Hem takımların Avrupa’da daha rekabetçi olmasını isteyen hem de taraftarlara seyir zevki yüksek bir futbol sunmayı amaçlayan TFF, 1966/1967 sezonunda Süper Lig ve 2. kademe ligde sahaya çıkabilecek yabancı oyuncu sayısını ikiye
Hem takımların Avrupa’da daha rekabetçi olmasını isteyen hem de taraftarlara seyir zevki yüksek bir futbol sunmayı amaçlayan TFF, 1966/1967 sezonunda Süper Lig ve 2. kademe ligde sahaya çıkabilecek yabancı oyuncu sayısını ikiye yükseltti. Bu değişiklik, Türk futbolunda önemli bir dönemin kapısını araladı ve kulüpler yabancı oyuncu transferine hız verdi.
Bu sezon boyunca, tam 15 yabancı futbolcu Türk takımlarının kadrolarına katıldı. Bu transferlerin 11’i Yugoslav, 3’ü Macar, 1’i ise Etiyopyalı oyunculardı. Bu dönemin dikkat çeken transferlerinden bazıları ise şöyleydi: Fenerbahçe, Radovic ve Lemic’i kadrosuna katarken; Beşiktaş, Kuzman ve Szalay ile anlaşmaya vardı. Altınordu, Zadel, Syacki ve Todor’u renklerine bağladı; Karşıyaka ise Maric ve Kosic’i transfer etti. Vefa, Radulovic ve Stefanovic ile kadrosunu güçlendirirken, İzmirspor Duvancic’i, Altay Teddy’yi, Galatasaray ise Nikolovski’yi transfer etti. Beyoğluspor ise Etiyopyalı Katama’yı renklerine kattı. 
1969

2. Lig ve 3. Lig’de Yabancı Oyuncu Transferi Yasaklandı

Tribünlere daha fazla seyirci çekmeyi hedefleyen bu süreç, ne yazık ki beklenen etkiyi yaratmadı. Kulüplerin transfer ettiği yabancı futbolcular, taraftarlar tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldı. Sahada beklenen performansı sergileyemeyen bu yabancı oyuncular, hem kulüpleri hem de futbolseverleri hayal kırıklığına uğrattı. Türkiye Futbol Feder
Tribünlere daha fazla seyirci çekmeyi hedefleyen bu süreç, ne yazık ki beklenen etkiyi yaratmadı. Kulüplerin transfer ettiği yabancı futbolcular, taraftarlar tarafından yoğun eleştirilere maruz kaldı. Sahada beklenen performansı sergileyemeyen bu yabancı oyuncular, hem kulüpleri hem de futbolseverleri hayal kırıklığına uğrattı. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Orhan Şeref Apak, bu dönemde transfer edilen yabancı oyuncuların kalitesizliğinden yakınarak kulüplerin yanlış transfer politikalarını eleştirdi. Apak, özellikle çok sayıda Yugoslav futbolcunun getirilmesini “özentilik” olarak nitelendirirken, kulüplerin bu oyunculara gereğinden fazla para harcadığını vurguladı.
1969/1970 sezonunda, 3. Lig ekibi Edirnespor’un yabancı transferi yapmasından sadece bir hafta sonra, TFF, 2. ve 3. liglerde yabancı oyuncu transferini yasakladı. Apak, kulüplerin yabancı antrenör ve futbolcuları suistimal ettiğini ifade ederek, bir sonraki sezonda bu liglerde yabancı transferine izin verilmeyeceğini duyurdu. Ancak, o dönemde transfer edilen yabancı futbolcular bu yasaktan muaf tutulacaktı. Böylece, Türk futbolunda yabancı oyuncu politikası yeni bir döneme girerken, kulüplerin transfer stratejilerinde de köklü değişiklikler yaşandı.
1970'ler

TFF’de Hasan Polat Dönemi ve Yabancı Yasağı

Orhan Şeref Apak’ın görevden ayrılmasının ardından, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına eski Gençlerbirliği futbolcusu Hasan Polat seçildi. Polat da selefi Apak gibi yabancı oyuncu transferlerine karşı mesafeli bir duruş sergiledi ve bu konuda sert adımlar attı. 1971/72 sezonunda Polat, Süper Lig’de yalnızca kendi milli takımında forma gi
Orhan Şeref Apak’ın görevden ayrılmasının ardından, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına eski Gençlerbirliği futbolcusu Hasan Polat seçildi. Polat da selefi Apak gibi yabancı oyuncu transferlerine karşı mesafeli bir duruş sergiledi ve bu konuda sert adımlar attı. 1971/72 sezonunda Polat, Süper Lig’de yalnızca kendi milli takımında forma giymiş 25 yaş üstü yabancı futbolcuların transferine izin verileceğini açıkladı. Bu kararla, kulüplerin rastgele yabancı transferleri yerine, tecrübeli ve milli takımlarda kendini kanıtlamış oyunculara yönelmesi amaçlandı.
Polat’ın yabancı sınırlamalarına getirdiği yenilikler bununla da sınırlı kalmadı. Türk antrenörlerin daha fazla şans bulması ve gelişmeleri için, 2. Lig ve 3. Lig’de yabancı antrenörlerin çalışması yasaklandı. Aynı dönemde, Türkiye’de hakemlik görevlerinde de Türk hakemlere daha fazla yer verildi ve yabancı hakemlerin görev alması engellendi.
1975/1976 sezonuna gelindiğinde ise, Hasan Polat döneminin belki de en radikal kararı alındı: Yabancı futbolcu transferi tamamen yasaklandı. Polat, 1976’da görevinden ayrıldıktan sonra TFF’de çalkantılı bir dönem başladı. Başkanların kısa süreli görev yapması, yabancı sınırlaması konusunun ele alınmasını zorlaştırdı. 1977/1978 sezonu öncesinde yabancı futbolcu transfer yasağı kaldırıldı; ancak ertesi yıl, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ve döviz ihtiyacı nedeniyle yabancı transferi yeniden yasaklandı. Böylece Türk futbolunda yabancı oyunculara yönelik kural ve sınırlamalar, dönemin ekonomik ve sportif şartlarına göre sürekli değişiklik göstermeye devam etti.
1980’ler

Devşirme Dönemi

1980/1981 sezonunda, 12 Eylül darbesinin etkileri Türk futbolunda da kendini gösterdi ve yabancı oyuncu yasakları devam etti. Ancak, 1981/1982 sezonunda bu yasak bir nebze esnetildi; sadece Türk soyundan gelen yabancı oyuncuların transferine izin verildi. Böylece Türk futbolunda Yugoslav rüzgarı esmeye başladı. Bu dönemde Yugoslav futbolcular, Türk
1980/1981 sezonunda, 12 Eylül darbesinin etkileri Türk futbolunda da kendini gösterdi ve yabancı oyuncu yasakları devam etti. Ancak, 1981/1982 sezonunda bu yasak bir nebze esnetildi; sadece Türk soyundan gelen yabancı oyuncuların transferine izin verildi. Böylece Türk futbolunda Yugoslav rüzgarı esmeye başladı. Bu dönemde Yugoslav futbolcular, Türkiye’deki kulüplerin transfer listelerinin başına yerleşti. Can Kozanoğlu, Türk futbolundaki bu Yugoslav çılgınlığını “Bu Maçı Alıcaz” kitabında çarpıcı bir şekilde şöyle özetler:
“Yugoslavya’da futbol oynayan Şahinoviç, İzmit’in Karamürsel ilçesindeki akrabalarını ziyarete gelir. Aslında amaç sadece ziyaret değildir; Türkiye’de bir takımda forma giyip giyemeyeceğini de araştıracaktır. Yeşilköy’e indiğinde, ‘İzmit, İzmit’ diye dolanmaya başlar; ancak bir yanlış anlaşılma olur ve kendini İzmir uçağında buluverir. Üstelik hedef şaşmasından haberi bile yoktur. İzmir’e indiğinde bu kez ‘Karamürsel, Karamürsel’ diye seslenir. Bir taksi çağırıp bindirirler, şoför de onu Yeni Karamürsel mağazasının önüne bırakır. Bir tuhaflık olduğunu sezen Şahinoviç, etrafına şaşkın şaşkın bakarken, yoldan geçen bir futbolcu simsarı onu fark eder… Göztepe… Antrenman… Ve transfer: Göztepeli Şahinoviç.”
1984/1985 sezonuna gelindiğinde, Türkiye’nin döviz ihtiyacının karşılanmasıyla birlikte Türk soyundan gelen yabancı oyuncu kısıtlaması da kaldırıldı ve kulüplere yeniden 2 yabancı oyuncu transfer etme hakkı tanındı. Ancak bu da kulüpleri tatmin etmedi; daha fazla yabancı oyuncu transfer etmek isteyen kulüp yöneticileri, TFF’ye baskı yaptı. TFF ise bu talepleri reddetti. Bu durum, kulüpleri kuralı aşmak için devşirme oyuncu yoluna yöneltti.
1986/87 sezonunda, Galatasaray hali hazırda Simovic ve Prekazi’yi kadrosunda bulundururken, Kovacevic’i Türk vatandaşlığına geçirdi ve yeni ismi Mirsad Güneş olarak kayda geçti. Aynı sezon, Bursasporlu Biyediç, Eskişehirsporlu Beadini, Nejat ve Yusuf da Türk vatandaşlığına geçerek TFF’nin 2 yabancı kuralını esnetmeyi başardı. 1989/1990 sezonuna gelindiğinde, Türk vatandaşlığına geçen devşirme futbolcu sayısı öyle arttı ki, bazı takımlar sahaya çıkan 11’lerinin yarısından fazlasını devşirme oyuncularla oluşturuyordu. Galatasaray, 2 yabancı kuralına rağmen kadrosundaki devşirme oyuncularla birlikte tam 5 yabancıyla (Simovic, Prekazi, Kovacevic, Six ve Nasır) sahada yer alıyordu. Bu gelişmelerin ardından kulüplerin baskısına dayanamayan TFF, 1989/1990 sezonunda yabancı oyuncu sayısını 3’e çıkarmak zorunda kaldı.
1990 - 1994

Yeni Düzenlemeler ve Almancıların Dominasyonu

90’lı yıllarda, Süper Lig kulüpleri yabancı oyuncu sınırının genişletilmesini ısrarla talep etse de, dönemin TFF Başkanı Şenes Erzik bu fikre sıcak bakmıyordu. Erzik, Türkiye’ye transfer edilen yabancı oyuncuların yeterince kaliteli olmadığını savunarak sınırı genişletmeye karşı çıktı. Bu durum, kulüpleri yeni çözüm yolları aramaya itti ve transfer
90’lı yıllarda, Süper Lig kulüpleri yabancı oyuncu sınırının genişletilmesini ısrarla talep etse de, dönemin TFF Başkanı Şenes Erzik bu fikre sıcak bakmıyordu. Erzik, Türkiye’ye transfer edilen yabancı oyuncuların yeterince kaliteli olmadığını savunarak sınırı genişletmeye karşı çıktı. Bu durum, kulüpleri yeni çözüm yolları aramaya itti ve transfer politikalarında yeni bir sayfa açtı.
1993/1994 sezonunda Galatasaray’ın İsviçre’den transfer ettiği Kubilay Türkyılmaz, bu yeni dönemin habercisi oldu. Onun gelişiyle birlikte Türkiye’de gurbetçi futbolcu transferi rüzgarı esmeye başladı. Avrupa’nın dört bir yanındaki Türk asıllı futbolcular, Süper Lig kulüplerinin radarına girdi ve ligin yeni yıldızları haline geldiler.
Bu dönemde Süper Lig’e katılan dikkat çekici gurbetçi futbolculardan bazıları şunlardı: Galatasaray’dan Ahmet Bulut ve Tarık Sarısakal, Fenerbahçe’den Tayfur Havutçu, Gaziantepspor’dan Kubilay Toptaş ve Serkan Özen, Kayserispor’dan Atabey Aktepe, Kocaelispor’dan Orhan Özcan, Hüseyin Bayhan ve Kemal Halat, Bursaspor’dan Hayrettin Yıldız ve Ercüment Şahin, Beşiktaş’tan Fuat Usta, Gençlerbirliği’nden İlhan Mansız, İstanbulspor’dan Timur Yanyalı, Suat Türker ve Cebrail Mermer. Bu gurbetçi futbolcular, kulüplerin yabancı oyuncu sınırını aşma çabalarına yeni bir soluk getirirken, Süper Lig’e Avrupa’da yetişmiş yeteneklerin kazandırılmasında da önemli bir rol oynadı.
1995

Futbolu Değiştiren Bosman Kuralları

1990 yılında, Belçikalı futbolcu Jean-Marc Bosman’ın hikayesi, futbol dünyasında bir dönüm noktası olacaktı. FC Liège forması giyen Bosman, kontratının sona ermesinin ardından Fransız ekibi Dunkerque ile anlaşmıştı. Ancak, Liège, kontratı bitmiş olmasına rağmen Bosman için Dunkerque’den 600.000 Euro bonservis bedeli talep etti. Dunkerque bu bedeli
1990 yılında, Belçikalı futbolcu Jean-Marc Bosman’ın hikayesi, futbol dünyasında bir dönüm noktası olacaktı. FC Liège forması giyen Bosman, kontratının sona ermesinin ardından Fransız ekibi Dunkerque ile anlaşmıştı. Ancak, Liège, kontratı bitmiş olmasına rağmen Bosman için Dunkerque’den 600.000 Euro bonservis bedeli talep etti. Dunkerque bu bedeli ödeyemeyince transfer suya düştü ve Liège, Bosman’ı kadro dışı bıraktı. Bunun üzerine Jean-Marc Bosman, futbolun geleceğini değiştirecek olan davayı açtı.
Dava sonucunda, Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin futbolcularının yabancı oyuncu olarak sayılmaması ve kontratı sona ermiş olan futbolcuların serbestçe başka bir kulübe transfer olabilmesi gerektiğine karar verdi. Bu, “Bosman Kuralı” olarak futbol tarihine geçti ve oyunculara daha fazla özgürlük tanıyan bir dönemi başlattı.
Kararın yankıları Türkiye’ye de ulaştı. TFF Başkanı Şenes Erzik, bu kuralın yalnızca AB üyesi ülkelerde geçerli olacağını kesin bir dille ifade etti. Ancak bu gelişmelerin etkisiyle, 1996/1997 sezonunda Erzik yönetimindeki TFF, Süper Lig’deki yabancı oyuncu sayısını “3+1” olarak güncelledi. Böylece kulüpler, sahada üç yabancı futbolcu oynatırken, bir yabancı oyuncuyu da yedekte tutabileceklerdi. Bu değişiklik, Türkiye’deki yabancı oyuncu politikasında yeni bir dönemin kapısını araladı.
1998 - 2004

Kaos Başlıyor

1997 yılında, Şenes Erzik’in istifasının ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına Abdullah Kiğılı getirildi. Ancak, havuz sistemi ve yayıncı kuruluş sorunları nedeniyle Kiğılı, sadece 44 gün sonra görevinden istifa etti. Kiğılı’nın istifasının ardından TFF başkanlığına Haluk Ulusoy seçildi. Kulüpler, yabancı oyuncu sayısında değişikli
1997 yılında, Şenes Erzik’in istifasının ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına Abdullah Kiğılı getirildi. Ancak, havuz sistemi ve yayıncı kuruluş sorunları nedeniyle Kiğılı, sadece 44 gün sonra görevinden istifa etti. Kiğılı’nın istifasının ardından TFF başkanlığına Haluk Ulusoy seçildi. Kulüpler, yabancı oyuncu sayısında değişiklik yapılmasını isterken, Ulusoy da selefleri gibi bu taleplere ilk etapta karşı çıktı. Ancak kulüplerin ısrarına daha fazla direnemeyen Ulusoy, Ocak 1999’da yabancı oyuncu kuralını “4+1” olarak düzenledi. Aynı sezonda, Ümitler Ligi’nde de yabancı oyuncu kuralı getirildi ve 2’si yaş sınırlı, 2’si yaş sınırsız olmak üzere toplam 4 yabancı futbolcunun kadroda yer alabileceği açıklandı. Bu karar, Profesyonel Futbolcular Derneği tarafından tepkiyle karşılandı. Tüm bu gelişmelerin ışığında, 1999/2000 sezonunda Süper Lig tarihinde ilk kez 100’ün üzerinde yabancı futbolcu forma giydi.
Ardından, Galatasaray’ın dört sene üst üste şampiyon olup UEFA Kupası’nı da kazanmasıyla birlikte, 2000/01 sezonunun başında kulüpler daha kaliteli yabancı futbolcular transfer edebilmek için yabancı oyuncu sayısının “5+2” şeklinde düzenlenmesini talep etti. Ancak TFF yönetimi bu talebi reddederek kuralı “5+1” olarak belirledi. Kulüplerin transfer çılgınlığı devam ederken, Türkiye ekonomisi ise tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyordu. Ekonomik kriz nedeniyle birçok alanda tasarruflar yapılırken, Türk futbolunda harcamalar hız kesmeden devam etti. Bu kontrolsüz harcama furyası, ilerleyen yıllarda Malatyaspor, Siirtspor, Göztepe, Kocaelispor, İstanbulspor ve Yozgatspor gibi kulüplerin mali krize girmesine veya batmasına neden oldu.
2001/2002 sezonunda ise yabancı oyuncu sınırı iyice karmaşık bir hale geldi. Yeni kurala göre kulüpler 8 yabancı oyuncu transfer edebilecekti; ancak bunlardan sadece 5’i sahada, 1’i yedekte, 2’si ise kadro dışında yer alabilecekti. Yabancı oyuncu kuralının adeta bir matematik problemine dönüştüğü bu sezonda, Süper Lig kulüplerinin kadrolarında toplam 142 yabancı oyuncu yer aldı.
2005 - 2011

İşler Karışıyor

Hem kulüplerin hem de AK Parti hükümetinin tepkisini çeken Haluk Ulusoy, TFF özerklik kanununda yapılan düzenlemelerle birlikte başkanlık yarışından dışlanmıştı. Kanuna eklenen “en fazla üst üste 2 dönem başkanlık yapılabilir” ve “
Hem kulüplerin hem de AK Parti hükümetinin tepkisini çeken Haluk Ulusoy, TFF özerklik kanununda yapılan düzenlemelerle birlikte başkanlık yarışından dışlanmıştı. Kanuna eklenen “en fazla üst üste 2 dönem başkanlık yapılabilir” ve “en az lise mezunu” şartının “en az yüksekokul mezunu” olarak değiştirilmesiyle Ulusoy, TFF seçimlerine katılamadı. Ulusoy’un yerini Levent Bıçakçı aldı. Göreve gelir gelmez ilk iş olarak 5+1+2 şeklindeki yabancı oyuncu kuralını değiştirerek, sahada 6 yabancı futbolcunun yer almasına izin verdi. Bu kararla birlikte Süper Lig tarihinde ilk kez sahadaki oyuncuların yarısından fazlası yabancı oldu.
Ancak, Levent Bıçakçı yönetimindeki TFF’de işler yolunda gitmedi ve Ocak 2006’da olağanüstü genel kurul kararı alındı. Bu arada, Haluk Ulusoy’un Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı itiraz sonuç verdi ve “en az yüksekokul mezunu olma” şartı kaldırıldı. Böylece Ulusoy, yeniden aday olma şansı yakaladı. Seçime katılan Ulusoy, görevine geri döndü.
Mayıs 2006’da ise tartışmalara neden olacak yeni bir yasa yayınlandı. Buna göre, Türkiye’de en az 5 yıl futbol oynayan yabancı oyuncular, Türk vatandaşlığına geçip Türk statüsünde oynayabilecekti. Ayrıca, eğer oyuncu Türk vatandaşlığına daha erken geçer ve Türk Milli Takımı’nda oynarsa, Süper Lig’de 5 yıl beklemeden yerli statüsünde sayılabilecekti. Bu kararın ardından, Fenerbahçeli futbolcu Aurelio Türk vatandaşlığına geçti ve milli takımda da forma giyerek hemen yerli statüsüne alındı. Aurelio’nun bu kadar kısa sürede Türk statüsünde oynayabilmesi büyük tartışma yarattı. Aynı dönemde, Beşiktaş’ın oyuncusu Nobre de Türk vatandaşlığını seçti, ancak milli takımdan davet almadığı için uzun süre yerli statüsünde oynayamadı.
2007/08 sezonunda yabancı oyuncu kuralı yeniden değiştirildi. Bu sefer, sahada 6 yabancı oyuncunun yanı sıra, yedekte de 1 yabancı oyuncunun yer alabilmesi kararlaştırıldı. Ocak 2008’de yapılan TFF genel kurulunda, dönemin Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, federasyonun güven tazelemesi gerektiğini belirtti. Bu açıklamanın ardından Şubat 2008’de seçim yapılmasına karar verildi ve Hasan Doğan, TFF başkanı seçildi. Ancak Hasan Doğan, Temmuz 2008’de ani bir şekilde vefat edince, TFF başkanlığına Mahmut Özgener geçti. Özgener döneminde yabancı sınırlaması önce 6+2, ardından 2010/11 sezonunda 6+2+2 olarak yeniden güncellendi.
Mahmut Özgener’in ardından TFF başkanlığına Mehmet Ali Aydınlar geldi. Ancak, 2011’de patlak veren şike soruşturması nedeniyle Aydınlar, yabancı oyuncu kuralıyla ilgilenmeye vakit bulamadı.
2012 - 2018

Yerli Teşviki

Mehmet Ali Aydınlar’ın ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına Beşiktaş’ın eski başkanı Yıldırım Demirören geçti. Daha önce yabancı sayısının azaltılması gerektiğini savunan Demirören, kulüplerin önüne üç yıllık bir plan koydu. Bu plana göre, yabancı oyuncu sayısı kademeli olarak azaltılacaktı: 2012/13 sezonunda yabancı kuralı 6+2 ol
Mehmet Ali Aydınlar’ın ardından Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) başkanlığına Beşiktaş’ın eski başkanı Yıldırım Demirören geçti. Daha önce yabancı sayısının azaltılması gerektiğini savunan Demirören, kulüplerin önüne üç yıllık bir plan koydu. Bu plana göre, yabancı oyuncu sayısı kademeli olarak azaltılacaktı: 2012/13 sezonunda yabancı kuralı 6+2 olarak uygulanırken, sonraki iki sezonda 6+0+4 ve 5+0+3 olarak değiştirilecekti. Yedekte yabancı oyuncuya yer verilmemesi ve kadro dışında 4 veya 3 yabancı oyuncunun bırakılması ise en çok tartışılan konulardan biri oldu. Kulüpler, bu kuralın değişmesi için Demirören’e baskı yapsa da, o planın devam edeceğini ve istifa etmeyeceğini kesin bir dille açıkladı.
2014 yılında, kulüpler yabancı kuralının 6+2 olmasını talep ederek bir kez daha Demirören’in kapısını çaldı. Demirören, bu kez ancak 18 kulübün tamamının onayı ile kuralı değiştirebileceğini açıkladı. Kulüplerin topladığı imzalar sonucunda Mayıs 2014’te, 2014/15 sezonu için yabancı oyuncu kuralının 5+0+3 yerine 5+3 olacağı duyuruldu.
4 Ocak 2015’te ise Türk futbolunda devrim niteliğinde bir karar alındı: “Yerli Teşviki” adı verilen bu yeni kurala göre, kulüpler en fazla 14 yabancı ve en az 14 yerli oyuncu olmak üzere 28 futbolcu kaydedebilecekti. En büyük yenilik, sahada sınırsız sayıda yabancı oyuncunun yer alabilecek olmasıydı. Böylece, göreve geldiğinden beri yabancı sayısını azaltmaya çalışan Yıldırım Demirören, bu sefer 11+0+3 kuralını getiren ilk TFF Başkanı oldu. TFF, yabancı oyuncu kaydettiren her kulüpten bir ödenek alacağını ve bu ödeneği yerli teşvik fonu olarak en fazla yerli oyuncu oynatan kulüpler arasında dağıtacağını açıkladı. İlk yabancı oyuncu için kulüplerin 100 bin lira, kalan 13 yabancı oyuncu içinse toplam 6 milyon lira ödemesi planlanmıştı. Ancak, kulüplerin baskısı nedeniyle bu uygulama hayata geçirilemedi ve yerli teşvik sadece adıyla kaldı.
Ayrıca, yedekte oturan 7 oyuncudan birinin altyapıdan yetişmiş olma zorunluluğu getirildi. 2016/17 sezonunda ise transfer olmuş ve yabancı milli takımı seçen Türk oyuncuların da yabancı statüsünde oynayacağı belirtildi. Bu kararın ardından, sahada 22 yabancı oyuncu yer alırsa “İstiklal Marşı’nı kim okuyacak?” tartışmaları ortaya çıktı. Dönemin Milli Takım teknik direktörü Fatih Terim, “Ben serbestlikten yanayım. 14 Türk mecburiyeti var. 14 yabancı mecburi değil ama 14 Türk mecburi. Bu bir Türk kuralıdır.” sözleriyle bu tartışmalara yanıt verdi. Sınırsız yabancı kuralının uygulandığı ikinci sezonda, Süper Lig tarihinde ilk kez yabancı oyuncu sayısı yerli oyuncu sayısını geride bıraktı; 2016/17 sezonunda 237 yerli oyuncuya karşılık 241 yabancı oyuncu sahaya çıktı.
Kulüpler bu sınırsız yabancı kuralından memnunken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir programda “Bence yerli futbolcularımızın önünü açmak lazım. Ben çok fazla yabancının olmasını milli futbolumuz için doğru bulmuyorum.” sözleri, kuralın yeniden tartışılmasına neden oldu. Yıldırım Demirören, sınırsız yabancı sayısının düşürülmesi gerektiğini belirtti. Ancak, eski AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Başkanı ve Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ, kulüplerin planlarını 2019’a kadar yaptığını ve kuralın değişmesinin kulüpleri olumsuz etkileyeceğini ifade etti. Bunun üzerine, Erdoğan “O tarihe kadar anlaşmalar yapıldığına göre; bunun üzerine herhangi bir spekülasyon yapmaya gerek yok.” diyerek tartışmayı kapattı.
2019 - 2024

Bir Karara Varamadık

Yıldırım Demirören’in istifasının ardından 2019 yılında TFF başkanlığına Nihat Özdemir getirildi. Özdemir, 2020/2021 sezonunda yeni yabancı oyuncu kuralını duyurdu: 8+6. Ardından, 2021/22 sezonunda 7+5, 2022/23 sezonunda ise 6+4 şeklinde kademeli olarak yabancı sayısının azaltılmasını planladı. Ancak bu sistem, Covid-19 pandemisine takıldı. Kulüple
Yıldırım Demirören’in istifasının ardından 2019 yılında TFF başkanlığına Nihat Özdemir getirildi. Özdemir, 2020/2021 sezonunda yeni yabancı oyuncu kuralını duyurdu: 8+6. Ardından, 2021/22 sezonunda 7+5, 2022/23 sezonunda ise 6+4 şeklinde kademeli olarak yabancı sayısının azaltılmasını planladı. Ancak bu sistem, Covid-19 pandemisine takıldı. Kulüplerin mali sorunları da göz önüne alınınca, kural bir yıl ertelendi ve 2021/22 sezonunda yabancı kuralı 8+6 olarak uygulandı. Böylece, Süper Lig’deki sahada sınırsız yabancı dönemi resmen sona erdi.
Nihat Özdemir’in görevinden ayrılmasıyla TFF koltuğuna Gaziantep FK’nın eski başkanı Mehmet Büyükekşi oturdu. Büyükekşi, yabancı kuralının 8+6 olarak devam edeceğini açıklarken, kadroların genişletileceğini de duyurdu. Yeni kurala göre, kulüpler Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan gibi Türkî cumhuriyet pasaportuna sahip oyuncular için +1, mavi kart sahibi futbolcular için de +1 kontenjana sahip oldu. Ancak, bu oyunculardan sadece biri sahada yer alabilecekti. Ayrıca, 21 yaş altı ve 14 yaş altı milli takımlar da dahil olmak üzere, milli takımlarda en az 10 müsabakada forma giymiş üç yabancı uyruklu oyuncu ile sözleşme imzalanabilecek ve A takım listesine yazılabilecekti. Bu kurallar sayesinde, kadro genişliği 33 futbolcuya kadar çıkarıldı.
Ocak 2024’te, Mehmet Büyükekşi yeni yabancı kuralı ve önümüzdeki sezonların planını açıkladı; yabancı sayısı yeniden değişecekti. Plana göre, 2024/25 sezonunda 14 yabancı sayısı 12’ye, 2025/26 sezonunda ise 11’e indirilecekti. Ayrıca, önceki sene 33’e yükseltilen kadro kontenjanının, kulüplerin ekonomisini düşünerek 26’ya indirilmesine karar verildi. Ancak bu değişiklikler, Türkiye’deki birçok kulüp yöneticisinin tepkisini çekti ve Büyükekşi’ye karşı istifa kampanyaları başlatıldı.
Temmuz 2024’te yapılan olağanüstü genel kurulda, Trabzonspor’un eski başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu TFF başkanı oldu. Hacıosmanoğlu, göreve gelir gelmez Büyükekşi’nin yabancı kuralı planını iptal etti ve yeni bir düzenleme getirdi. Süper Lig’deki kadro kontenjanı yeniden 28’e yükseltildi, yabancı oyuncu sayısı ise 12’den 14’e çıkarıldı. Yeni kurala göre, 12 yabancı futbolcu maç kadrosunda yer alabilecekti. Böylece, “8+6+2” şeklinde matematik denklemi gibi olan sistem geri döndü. Önceki sezon getirilen Türkî cumhuriyet pasaportu ve mavi kartlı oyuncular için ayrılan +1’er kişilik kontenjanlar kaldırıldı; ancak bu kapsamda sözleşmesi olan oyuncuların yerli statüsünde oynamaya devam edeceği belirtildi.