Yazar:
Gül Hür
İddia şöyle;

Bir Instagram kullanıcısı tarafından 27 Haziran 2024 tarihinde yapılan bir paylaşımda Dr. Otto Warburg’un yaptığı çalışmalarla kanserin çözümünü bulduğu iddia edildi

İddia YANLIŞ

→ Dr. Otto Warburg’un kanserin kökeni ile ilgili çalışmaları bağlamından kopartılmış ve yanlış yorumlanmış.
→ Warburg'un çalışmaları, alkalin diyetin gerekçelendirilmesi için yönlendirici ve yanlış bir şekilde kullanılmış. 
→ Alkalin diyet savunucularının vücut pH seviyesini değiştirme ve kanseri önleme konusundaki iddiaları bilimsel temelden yoksun.
Dr. Otto Warburg’un Kanserin Kökeni ile İlgili Çalışmaları Bağlamından Kopartılmış
Kanserin çözümü, modern tıbbın en büyük hedeflerinden biri ve bu konuda yıllar içinde önemli ilerlemeler kaydedildi. Ancak, sosyal medya platformlarında kanserin çözümü ile ilgili yaygınlık kazanan yanlış bilgiler, bu alandaki çabaları gölgede bırakabiliyor. Bu tür yanlış bilgiler, kanser hastaları ve yakınları için sahte umutlar yaratırken, bilimsel bilginin doğru bir şekilde yayılmasını da engelliyor. 
İlgili Facebook gönderisinde yer alan iddia da benzer bir nitelik taşıyor. Gönderide kanserli hücrelerle ile ilgili özetle şu açıklama yapılıyor: 
Dr. Otto Warburg’un çalışmalarına göre, vücudumuzun asidik olması ve oksijen eksikliği kanserin gerçek nedenlerindendir. Yüksek oksijen seviyelerine sahip alkalin bir vücutta kanser hücreleri yaşayamaz. Vücudun pH seviyesi ise yediklemizle doğrudan ilgilidir ve sağlıklı kalabilmek için pH seviyesinin hafif alkali olması gerekir. Amerikalılar sağlıksız beslendiğinden vücutlarının pH seviyesi asidik hale gelir
Gönderide yer alan video bu noktada kesilmiş. Ancak vücudun asiditesi ve kanser hücreleri arasındaki bağa dikkat çeken ve bunun üzerinden kanserin çözümünün bulunduğunu iddia eden paylaşımlarda devamla şu söyleniyor: Yediklerimiz, vücudun pH seviyesini değiştirebilir. Aşırı asidik bir vücut kansere yol açabilir. 
Ancak alkalin diyetle ilgili bu iddialar geniş çapta çürütülmüş. Dr. Warburg'un çalışmaları, kanser hücrelerinin oksijen yerine glikozdan enerji elde ettiğini ve bu sürecin yan ürünü olarak laktik asit ürettiğini belirtir. Ancak, diyetin vücudun pH seviyesini etkilediği veya kanseri önlediği iddiaları Warburg’un çalışmalarının yanlış yorumlanmasıdır. bu iddialar, bilimsel olarak çürütülmüş ve Dr. Warburg'un çalışmaları yanlış yorumlanmıştır. Alkalin diyetle ilgili bu aşırı yorumlamalar American Institute for Cancer Research (AICR) tarafından da yanlışlaşmış. AICR’ın açıklamalarına göre, kanser ve alkalin diyet arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmaların, diyetin vücut pH seviyesini değiştirme veya kanseri önleme konusunda bilimsel bir dayanaktan yoksundur. Çalışmalar, diyetin asit veya alkalin yükünün vücut üzerindeki uzun vadeli etkilerinin belirsiz olduğunu ve kanserin gelişimini önleyebileceğine dair herhangi bir kanıt bulunmadığını gösteriyor. MD Anderson Cancer Center da alkalin diyetin vücut pH seviyesini değiştirebileceği ve bunun kanseri önleyebileceği iddialarını reddeder. Vücudun pH seviyesinin diyetle önemli ölçüde değiştirilemeyeceğini vurgular. Son olarak Healthline'da yayınlanan bir inceleme, alkalin diyetin vücudun pH seviyesini değiştirebileceği ve kanseri önleyebileceği iddialarını destekleyen bilimsel bir kanıt olmadığını belirtir. Diyetin sağlıklı beslenmeyi teşvik ettiği, ancak vücut pH seviyesini önemli ölçüde etkilemediği açıklanmaktadır​​. 
Özetle bu çalışmalar ve makaleler, alkalin diyetin vücut pH seviyesini değiştirme ve kanseri önleme konusundaki iddialarının bilimsel temelden yoksun olduğunu gösteriyor. 
Warburg’un Çalışmaları Kanserin Çözümünün Bulunduğunu Göstermiyor
Dr. Otto Warburg, 20. yüzyılın başlarında kanser araştırmalarına önemli katkılarda bulunmuş olsa da, iddia edildiğinin aksine kanserin kesin bir çözümünü bulmamış. Warburg, 1956 yılında yayımladığı “On the Origin of Cancer Cells” isimli makalesinde, kanser hücrelerinin normal hücrelerden farklı olarak enerji üretiminde oksijen yerine glikozu kullanmayı tercih ettiklerini keşfetmiş. Bu durum, kanser hücrelerinin oksijenli ortamda bile verimsiz bir şekilde enerji üreten glikolizi tercih ettiğini gösteren "Warburg etkisi" olarak bilinir. Ancak, Warburg'un çalışmaları kanserin tam çözümünü bulmak anlamına gelmez. Warburg’un keşfi, kanser biyolojisinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olan ve kanser tedavileri için yeni araştırma yolları açan niteliktedir. 

Otto Warburg

Warburg’un 1956 yılında yayımladığı makalesinden çok daha önce, 1931 gibi erken bir dönemde Franz Wind ve Erwin Negelein ile birlikte kaleme aldığı “The Metabolism of Tumors in the Body" adlı çalışmasında ise kanser hücrelerinin metabolik özelliklerini ve bu özelliklerin tümör gelişimiyle olan ilişkisini incelemiş. Warburg’un bu çalışmaları kanser araştırmalarında önemli bir yer tutup araştırmacılar tarafından referans alınmakla birlikte zamanla bazı eleştiriler almıştır. Bu eleştirilere göre, Warburg'un kanser hücrelerinin enerji kaynağı olarak glikozu fermente ettiğini ve bunun laktik asit ürettiğini açıklayan çalışmaları yanlış yorumlanarak kanserin asidik ortamlarda geliştiği ve alkalin diyetle önlenebileceğini iddia eder. Ancak, pH seviyelerinin tümör büyümesi üzerindeki etkisi konusunda kesin bir bilgi bulunmuyor ve alkalin diyetin de bu seviyeleri etkilemediği biliniyor. 
Sonuç olarak, kanser ve vücut pH seviyeleri arasındaki ilişki iddiası Dr. Warburg'un çalışmalarının yanlış bir yorumudur. Kanserin karmaşık doğası nedeniyle daha geniş çaplı araştırmalar yapılmaya devam ediliyor.
Dr. Otto Warburg’un çalışmalarına dair benzer bir iddia, International Fact-Checking Network üyesi kurumlardan biri olan Full Fact tarafından da ele alınmış ve yanlışlanmış.

Sonuç olarak;

Dr. Otto Warburg'un yaptığı çalışmalarla kanserin çözümünü bulduğu iddiası yanlış.