Tarihi 1917 Balfour Deklarasyonu’na kadar giden bir çözümsüzlük hikayesi İsrail-Filistin meselesi. 7 Ekim 2023 Cumartesi günü sabah saatlerinde Hamas’ın Gazze üzerinden İsrail’e Aksa Tufanı operasyonu başlatmasıyla bu hikayenin yeni bir evresine daha geçiş yapıldı. Savaşlar, göçler, sürgünler ve bazen umut dolu barış görüşmeleriyle geçen yüz yılı aşkın sürenin ardından çözümsüzlük sarmalı yoğun şiddet eşliğinde devam ediyor. Hamas’ın İsrail’e saldırısının ilk gününden bu yana bölgede görev yapan medya mensupları ve uluslararası organizasyonların çalışanları dahil binlerce sivil hayatını kaybetti, başta hastaneler ve okullar olmak üzere birçok sivil bina da bombalandı. 
Bölgedeki istikrarsızlığın devam ettiği bu günlerde İsrail - Filistin meselesiyle ilgili birçok kavram bazen içeriğinden de bağımsız şekilde sosyal medya platformlarında dolaşımda. Doğruluk Payı olarak bir dezenformasyon savaşının da arka planda sürdüğü İsrail - Hamas çatışmaları sırasında kafa karışıklığına neden olabilecek  kavramları ve anlamlarını derledik.
Siyonizm
“Siyonizm” ve “Siyonistler” kullanımı genel olarak Türkiye’de İsrail politikalarını ve bu politikaları savunanları eleştirmek için kullanılan aşağılayıcı bir tabir olarak sosyal medyada sıklıkla öne çıkıyor. Siyon (Zion) kelimesi Tevrat'ta geçen, Kudüs’te bulunan bir dağ. Siyonizm ise kökü 19. yüzyıla dayanan ve Filistin bölgesinde bağımsız bir İsrail devletinin kurulmasını amaçlayan milliyetçi bir harekete atıfta bulunuyor. İsrail’in kurulmasıyla başlayan süreçte ise Siyonizm geniş bir ideolojik yelpazede çeşitliliği olan bir düşünce akımına dönüştü. 
Roma imparatorluğu döneminde Filistin’den sürülmelerinden sonra Yahudiler yüzyıllar boyunca farklı coğrafyalarda dinsel ortaklık dışında başka bir bağ olmadan yaşadı. Fakat 19. yüzyılda Avrupa’nın genelinde yükselen Yahudi düşmanlığı ve ayrımcılığı (Antisemitizm) giderek yaygınlaşan ulus-devlet fikirleriyle birleşince ‘’Kutsal Siyon’’a dönüş fikirleri giderek güç kazanmaya başladı. Antisemitizmin zaman zaman geniş çaplı pogramlara dönüştüğü Doğu Avrupa’da yaygınlaşan bu fikirler ilk kez bir Macar Yahudisi olan Theodor Herzl tarafından bir seküler ve milliyetçi tonu yüksek siyasi bir harekete dönüştü. 
2. Dünya Savaşı ve Holokost’a kadar Yahudiler arasında ciddi bir Siyonizm karşıtlığı vardı. Özellikle Yahudilikte bazı muhafazakar gruplarda yaygın olan İsrail devletini Mesih’in kuracağı inancı bu karşıtlığın temel nedeniydi. Holokost’tan sonra ise bu karşıtlık önemli ölçüde azaldı ve Filistin bölgesine Yahudi göçü hızlandı. Günümüzde Neturei Karta ve Satmar Hasidikleri gibi bazı ultra ortodoks Yahudi grupları Siyonizmi reddediyor.
Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi
İsrail - Filistin sorunuyla ilgili kısa bir gündem takibinde birkaç yer ismi oldukça öne çıkıyor. Bunlar Doğru Kudüs, Batı Şeria ve son çatışmalarda bombardımana maruz kalan Gazze Şeridi. 
Batı Şeria, coğrafi olarak merkezinde Kudüs’ün doğusu; batı, kuzey ve güneyinde İsrail, doğusunda ise Ürdün ve Lut gölü tarafından çevrelenerek oluşuyor. İsmi, bölgenin doğusunda bulunan Şeria ırmağından gelen Batı Şeria Filistin’in iki büyük bölgesinden biri. 
BM kararı sonrasında 1948 yılında İsrail’in kurulmasının ardından çıkan Arap-İsrail savaşından sonra 1950’de Ürdün tarafından ilhak edilen Batı Şeria, 1967 yılındaki 6 Gün Savaşı’ndan sonra İsrail tarafından işgal edildi. 1988 yılında BM kararıyla Filistin Kurtuluş Örgütü’nün yönetimine geçti. Günümüzde Batı Şeria’da 3 milyondan fazla Filistinli yaşıyor.

Kaynak: BBC News Türkçe

Batı Şeria’nın idaresinde olan ve İsrail tarafından dönem dönem işgal edilen ve günümüzde de tarafların tam kontrol sağlayamadığı Kudüs’ün doğusu dini ve tarihi öneme sahip. Modern Kudüs şehrinin dini yapılarının önemli bir kısmı Doğu Kudüs’te bulunuyor. İslam’ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs Sahra, Yahudilerin ibadet ettiği Süleyman Mabedi yıkıntılarından geriye kalan Ağlama Duvarı, Hıristiyan inancına göre İsa’nın çarmıha gerildiği ve gömüldüğü yer olan Kutsal Kabir Kilisesi gibi yapılar Doğu Kudüs’te bulunuyor. Dolayısıyla Doğu Kudüs, hem Filistin hem İsrail için büyük önem taşıyor. 

Gazze Şeridi ise Filistin’in güneybatısında yer alıyor. Kuzeydoğu ve güneydoğusunda İsrail, kuzeybatısında doğu Akdeniz, güneybatısında ise Refah sınırı üzerinden Mısır bulunuyor. Bölge içerisinde Gazze şehri başta olmak üzere Han Yunus ve Refah gibi görece küçük yerleşimler bulunuyor. Günümüzde Gazze’nin nüfusu yaklaşık 2.5 milyon. 1948’den sonra 1967 Arap-İsrail savaşına kadar Mısır tarafından kontrol edilen Gazze bu tarihten İsrail ordusunun çekildiği 1994’e kadar İsrail’in işgalinde kaldı. Oslo Anlaşmalarıyla Filistin Ulusal Yönetimi kontrolüne geçen Gazze Şeridi 2006 seçimlerinin ardından Hamas - El Fetih arasında yaşanan çatışmanın merkezi oldu. Gazze 2007’den bu yana Hamas’ın kontrolünde bulunuyor. 
Filistinli Siyasi Aktörler
​​Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), 1964’te Filistin’in özgürlüğü için mücadele eden birçok sivil toplum grubunu da içine alarak kuruldu. FKÖ’nün ilk amacı İsrail devletinin de içinde bulunduğu ve 1922’de Milletler Cemiyeti tarafından sınırları belirlenen Filistin Mandası içinde bir Arap devleti kurmaktı. Filistin Kurtuluş Ordusu da yine 1964’te FKÖ’nün askeri kanadı olarak Suriye başta olmak üzere Arap devletlerinin desteğiyle kuruldu. 1974’te Arap Zirvesi’nde Arap devletleri tarafından Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olduğu ilan edildi. Batı Şeria’nın yönetimi FKÖ tarafından üstlendi ve Doğu Kudüs Filistin’in başkenti olarak duyuruldu. FKÖ’nün en büyük bileşenlerinden El Fetih hareketinin lideri Yaser Arafat, 1969’da FKÖ yönetimine getirildi ve 2004 yılına kadar FKÖ başında kaldı. 1993 Oslo Anlaşmaları ile İsrail ve FKÖ karşılıklı olarak birbirini tanıdı fakat İkinci İntifada’da askeri kanadı silahlı mücadeleye katıldı. 2022’de FKÖ İsrail’in 1967 öncesi sınırlarda Filistin devletinini tanımadan İsrail devletini tanımayacağını duyurdu. 
Hamas, 1987 yılında Gazze’de kuruldu. 1990larda İsrail-FKÖ diyalogundan sonra FKÖ’ye göre giderek daha radikal bir yöntem belirleyen Hamas, askeri kanadı El Kassam Tugayları ile 1990’lı ve 2000’li yıllarda birçok intihar ve füze saldırısı gerçekleştirildi. Hamas, FKÖ’ye göre silahlı direnişi daha etkin kullanılmasını ve İsrail ile müzakere yoluyla değil savaş yoluyla mücadele edilmesi gerektiğini savunuyor. 
1994 yılında İsrail ile FKÖ arasında Oslo’da gerçekleşen görüşmeler sonrasında, FKÖ liderliğinde Gazze ve Batı Şeria’daki Filistin halkını temsil etmesi öngörülen Filistin Ulusal(Özerk) Yönetimi kuruldu. 2006 yılında Filistin Ulusal Yönetimi’nde çoğunluğu kazanmasının ardından Hamas, Filistin Ulusal İdaresi’nin İsrail ile önceki yıllardaki uzlaşmalarını tümüyle reddetmesiyle FKÖ ile fikir ayrılığı yaşadı. Bunun üzerine Gazze’nin idaresi tümüyle Hamas kontrolüne geçti. 2017 yılının sonunda FKÖ ile Hamas arasındaki buzlar erise de günümüzde Hamas ile FKÖ arasında görüş birliği yok.
Göçler, Yerinden Edilme ve Ayaklanmalar
Kelime anlamı yükselmek, yukarı çıkmak olan Aliyah, Yahudilerin diasporadan dönerek İsrail’e göç etmesi anlamına geliyor. Osmanlı Devleti yönetimindeki Filistin’e ilki 1882-1903, ikincisi de 1904-1914 olmak üzere iki Aliyah göçüyle 30-40 bin aralığında Yahudi yerleşti. Birleşik Krallık kontrolündeki Filistin Mandası’na ise üç ayrı Aliyah göçü oldu. Bunun yanında bu dönemde Aliyah Bet adı verilen yasa dışı göç de devam etti. 1950 yılından itibaren yürürlüğe giren İsrail’e geri dönüş yasasıyla İsrail’e göç etmek isteyen Yahudiler Aliyah yapabiliyor. 
Nekbe, Nekbet ya da Nakba, sözlükte yıkım, felaket anlamına geliyor. Tarihsel anlamı ise 1948 Arap-İsrail savaşı sırasında mal varlıkları ellerinden alınan ve yerinden edilen Filistinlilerin yaşadığı olayların bütünü olarak özetlenebilir. 1947 yılında Filistin’in siyasi durumu ile ilgili alınan BM kararını reddeden Filistinlilerin isyan etmesi ve 14 Mayıs 1948’de İngiliz Mandasının bölgeden çekilmesiyle başlayan İsrail saldırıları sonucunda Filistin nüfusunun yarısından fazlası kalıcı olarak yerinden oldu. 
İntifada Arapça silkinmek, ayaklanmak anlamına geliyor. Tarihsel süreçte ise İsrail’e karşı iki farklı dönemde Filistinlilerin ayaklanmasını temsil ediyor. Birinci İntifada 1987’de başladı ve 1991’deki Madrid Anlaşması ile sona erdi. İkinci İntifada ise 2000 yılındaki barış sürecinin çökmesiyle başladı. Müzakere taraflarının birbirini provoke etmekle suçladığı süreçte Filistinlilerin gösterileri sırasında İsrail askerlerinin ateş açması sonrasında yükselen tansiyon sonucunda 3000’den fazla Filistinli ve 1000’den fazla İsrailli öldü.
Politika: Tek Devletli Çözüm ve İki Devletli Çözüm
İsrail-Filistin çatışmanın sona ermesi için iki ana çözüm opsiyonu tartışılıyor. Birinci ve ana akım yol iki devletli çözüm. İki bölgeli bir federal devlet opsiyonu iki taraf tarafından da istenmediğinden bölgede İsrail ve Filistin olarak iki farklı bağımsız devlet kurulması öngörülüyor. 
Tek devletli çözüm önerisinde İsrail, Batı Şeria ve Gazze şeridinin birleşmesiyle tek bir devlet kurulması öngörülüyor. Bu durumda da iki ihtimal bulunuyor. Birinci ihtimal üniter bir demokratik devlet kurulması fikrini kapsıyor. Arap nüfusunun Yahudi nüfusundan fazla olması ile İsrail’in bir Yahudi devleti olmaktan çıkacağı sebebiyle sağ çevreler tarafından desteklenmiyor. Sağ çevrelerin desteklediği tek devletli çözümde ise İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak ederek üniter bir Yahudi devletinin kurulması, Filistinlilerin ise sınırdışı edilmesi ve oy hakkı verilmemesi öngörülüyor. Ancak bu öneri ağır insan haklarının ihlali içerdiği için Siyonistlerin büyük kısmı dahil desteklenmiyor.
Yapılan anketlerde hem Filistinlilerin hem İsraillilerin çoğunluğunun iki devletli çözümü desteklediği görülüyor ancak iki taraf da duruma şüpheci yaklaşıyor. Diğer yandan oluşturulacak iki devletin sınırlarının ve yapısının nasıl olacağı üzerinde uzlaşmazlık ve çatışma devam ettiği için taraflarda umutsuzluk hakimiyetini koruyor. Bu umutsuzluk havası ve müzakerelerin sonuç vermemesi, ilerleyen dönemde de facto tek bir tek devlet olabileceğinin sinyallerini veriyor.