Bültenler
2'
Türkiye'de Vergi Yükü Tüketicinin Sırtında
Genel EkonomiPolitikaEnflasyon
İlk yayın :
7 Temmuz 2023
KDV Oranı %20’ye Çıkarıldı
2020’nin son aylarından itibaren yüksek enflasyonla yeniden karşı karşıya kalan Türkiye’de, lirada yaşanan değer kaybı, bütçe açıkları ve artan fiyatlar ile birlikte ekonomik sıkıntılar derinleşiyor.
Bu sürede “faiz sebep, enflasyon sonuçtur.” cümlesiyle özetlenen ve ekonomistlerin yoğun eleştirilerine maruz kalan bir ekonomi politikası izleyen Türkiye’de, genel seçimlerin ardından ekonomiye dair yeni kararlar alınmaya başladı. Düzenli olarak indirilen politika faizi artırıldı, bütçe açığının finansmanı için halkın üzerindeki vergi ve harç yükünün artırımına da başvurulmaya başladı.
Seçimlerden önce indirim uygulanan KDV oranlarındaki artışa dair karar, 7 Temmuz gecesi Resmi Gazete’de yayınlandı. Buna göre, %8 olan KDV oranları %10’a, %18 olan KDV oranları %20’ye yükseltildi.
Gelire Değil, Gelirin Harcanmasına Yönelik Vergi
Katma Değer Vergisi (KDV), mal veya hizmetin üretim ve tüketim aşamaları boyunca artan değerinin vergilendirilmesini sağlayan dolaylı bir vergi.
Dolaylı bir vergi, çünkü KDV, herkesin ödeme gücüne, yani “gelirine” uygun olarak alınan bir vergi değil, “gelirin harcanmasına” yönelik bir vergi, ve ilgili ürünleri satın almayı seçen tüm vatandaşlardan aynı oranda alınıyor.
KDV, ilk olarak Fransa’da 1954’te uygulanmaya başladı. Kısa sürede diğer ülkelerin de benimsediği bu vergi türü Türkiye’de 1985’te uygulamaya girdi. Dolaylı vergilerden bir diğeri olan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ise 2002’de uygulanmaya başladı.
Bütçe Gelirlerinin %87’sini Vergilerden Toplayan Türkiye’de, Vergiler Tüketicinin Sırtında
Gelirin harcanmasına dayalı KDV dışında, doğrudan gelire dayalı temel vergiler olarak, kişilerin gelirleri üzerinden alınan “Gelir Vergisi” ve kurumların gelirleri üzerinden alınan “Kurumlar Vergisi”nden bahsetmek gerekiyor.
KDV’nin gelir vergilerine kıyasla vergiler içinde kapladığı oran, yıllar içinde vergi sisteminin adaletsizleştiği Türkiye’deki durumu bir kez daha ortaya koyuyor. KDV ve ÖTV gibi vergi türlerinin uygulanmaya başlamasından bu yana, gelire dayalı dolaysız vergilerin yerini bu yeni dolaylı vergilerin aldığı görülüyor.
Genel bütçe gelirlerinin %87’sini vergilerden toplayan Türkiye’de, vergilerin ezici çoğunluğu gelire düzeyine dayalı değil, gelir düzeyinden bağımsız, tüm tüketicilere dayalı olarak toplanıyor.
KDV’nin uygulanmaya başladığı 1985 yılından bu yana, toplam vergi gelirleri içinde gelir, kurumlar ve katma değer vergilerinin oranları şu şekilde seyretti:
KDV’nin hayatımıza girdiği yıllarda ve öncesinde Türkiye’nin vatandaşları üzerindeki vergi yükünü, kişilerin ve kurumların gelirlerine endekslediğini söylemek mümkün. 1985’ten 2000’li yılların başlarına kadar bu durum aşağı yukarı korunmuş.Özellikle 2002 yılından itibaren gelir vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki oranının düzenli olarak azalmaya başladığı gözlemleniyor. Günümüzde gelir vergisinin toplam vergiler içindeki oranı %13’e kadar gerilemiş durumda. Dolayısıyla serveti yüklü, tüzel olmayan gerçek kişilerin üzerindeki vergi yükünün oldukça önemli derecede azaldığını söylemek mümkün.
Buna karşılık, 2002’den bu yana vergiler adına kurumlar ve tüketicilere yüklenilmeye başlanmış.
KDV gibi dolaylı vergiler, özellikle devletlerin vergi toplama harcamalarını ve eforunu aza indirmesiyle tercih ediliyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, 2002’de 100 TL’lik vergi toplamak için 0,72 kuruş ödediğini, vergi sistemindeki tüm bu değişikliklerden sonra, 2022’de aynı tutarda vergi toplamak için 0,34 kuruş harcandığını eklemek gerekiyor.
2001'den Bu Yana İlk Artış
1985’te uygulamaya ilk konulduğunda, genel KDV oranı temel gıda maddeleri için 0, diğer maddeler için %10’du. 1986’da, %0 vergi uygulanan temel gıda maddelerinin yanına %1 ve %5 KDV alınacak iki indirimli kategori daha eklendi.
KDV oranı ilk kez 1988’de %12’ye yükseltilirken, %8’lik bir indirim grubu daha oluşturuldu ve ileride ÖTV olacak “yükseltilmiş oranlar” ilk kez %15 ile bir kategoride uygulanmaya başladı.
KDV’nın %11, %12, %15 ve %17 aralığında değişen oran uygulamalarının ardından, ekonomik kriz içinde 2001 tarihinde %18’e çıkarıldı ve başka bir ekonomik kriz ile mücadele edilen bugünlere dek sabit kaldı.
İLGİNİ ÇEKEBİLİR