Bölüm 2:
31 Ekim 2023
4'

Grev Hakkı ve Grev Yasakları

Emek
Hukuki anlamda çalışanların işlerini bırakmaları anlamına gelen grev sözcüğünün kelime kökeni Paris’teki Grev (Greve) Meydanına dayanıyor. Orta Çağ’da iş arayanların topluca beklediği bir yer olan Grev Meydanı, bu bekleme fiiline de ismini vermiş. Öncelerde işsizlerin iş bulmak için bir yerde bekleme eylemi “grev” olarak adlandırılırken, Sanayi Devrimi’nin ardından bugünkü, “bir fayda elde etme emacıyla toplu şekilde çalışmaya ara vermek anlamında” kullanılmaya başlandı. Grev hakkı, demokratik toplumların birçoğunda temel hak olarak tanınmış, anayasa ve kanunlarla koruma altına alınmış durumda.

Türkiye’de Grev Hakkı

19. yüzyılda Osmanlı Devleti tarıma dayalı ekonomik yapısını dönüştürmekte Avrupa’daki rakiplerine göre geç kalsa da Osmanlı Devleti’nde büyük kentlerde 
görece olarak az ama yoğun işçi nüfusu vardı. Özellikle 1908 Devrimi’nden sonra da birçok meslek kolunda yetersiz ücretler nedeniyle işçi grevleri arttı. Öyle ki İttihat ve Terakki hükümeti 1909’da çıkardığı Tatil-i Eşgal Kanunu ve Cemiyetler Kanunu’yla grev hakkından çok işçilerin grev yapmasını engelleyen hatta dernek kurmalarını da yasaklayan bir yasal düzenmeyi uygulamaya koydu. 
Cumhuriyet döneminde 1924 Anayasası ve sonraki süreçte çıkarılan Medeni Kanun işçilerin dernek kurmasını yasaklayan hükümler içermese de 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükun Kanunu ile işçi örgütlenmeleri ülkede fiilen kesintiye uğradı. 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu’nun 72. maddesiyle birlikte grev, Türkiye’de yasaklandı. Bu süreç içinde ülkede “sınıf esasına dayalı cemiyet kurmak” da yasaklar arasında yer alıyordu. 1946 yılında Cemiyetler Kanunu’nda yapılan değişikle birlikte sınıf esasına dayalı cemiyet kurma yasağı da kalkmasıyla grev hakkına yönelik tartışmalar da hız kazandı. 
1950 seçimleri öncesi işçilere grev hakkı Demokrat Parti’nin vaatleri arasındaydı fakat 1960 askeri müdahalesine kadar bu hakla ilgili kanuni düzenleme yapılmadı. 1961 Anayasası ise grev hakkına yer veren ilk anayasa oldu. 1963 yılının 15 Temmuz tarihinde çıkarılan Sendikalar Kanunu’yla birlikte Türkiye’de işçilere ilk defa grev hakkı tanındı. Toplumsal hareketlilik açısından Türkiye’nin en canlı dönemi olan 1960-1980 dönemi 12 Eylül 1980 Darbesi’yle sona erdi. Darbe’den  iki gün sonra yayınlanan Milli Güvenlik Konseyi bildirisiyle de grev ve lokavtlar ikinci bir emre kadar durduruldu. 
1961 Anayasası’nda olduğu gibi 1982 Anayasası’nda da grev hakkı temel haklar arasında sayıldı. Fakat grev hakkının ertelenmesi ve hakkın kullanımının sınırlanması da Anayasa’da ayrıca belirtildi. 1983’te kabul edilen 2822 sayılı kanun ile de işkollarının önemli bir bölümüne grev yasağı getirildi. Bu yasakların ILO normlarına aykırılığı 30 yıl boyunca yeni kanun kabul edilene kadar devam etti. 18 Ekim 2012’de kabul edilen ve 7 Kasım 2012’de resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6356 sayılı “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi” kanunuyla grev yasakları 2822’ye göre sınırlandı. 
6356 - Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
6356 sayılı kanunun 58. maddesinin birinci bendinde grev şu şekilde tanımlanıyor: “İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla, aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denir.” İkinci ve üçüncü bentte ise “Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde, işçilerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak veya geliştirmek amacıyla, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan greve kanuni grev denir.” ve “Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev kanun dışıdır.” ifadeleri yer alıyor.
6356 sayılı yeni kanunun “Grev ve Lokavt Yasakları başlıklı maddesine göre; “Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; bankacılık hizmetlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve hastanelerde grev ve lokavt yapılamaz.” Maddenin 3. fıkrasına göre de “Başladığı yolculuğu yurt içindeki varış yerlerinde bitirmemiş deniz, hava, demir ve kara ulaştırma araçlarında grev ve lokavt yapılamaz.” açıklamalarıyla grevin yasaklandığı iş alanları da belirtilmiş. Alanların geniş ve muallak olmasıyla 6356 da bir önceki 2822 gibi ILO normlarına aykırı olduğu gerekçesiyle hukukçular ve sendikacılar tarafından eleştiriliyor

Makyajlı Grev Yasağı: Grev Ertelemesi

Grevin yasaklandığı işlerin ve işyerlerinin oldukça geniş kapsamda düzenlendiği, birçok sınırlama ve yasaklamanın bulunduğu 6356 sayılı kanun, grev hakkının kullanımına engel teşkil edebilecek başka bir uygulamayı da içerdi.  2822 sayılı kanun döneminde eleştirilerin hedefi olan “grev ertelemesi”, neredeyse aynı hükümlere 6356’ya alındı.
6356 sayılı kanunun “Grev ve Lokavtın Ertelenmesi başlıklı” 63. maddesi, 2822’de olduğu gibi grev erteleme yetkisini, siyasi bir organ olan Bakanlar Kurulu’na verdi. 6356 sayılı kanuna göre grev ertelemesi için, “genel sağlık” “ulusal güvenlik” geniş tanımlar gerekçe olarak kullanılabiliyor ve yine kanuna göre ertelenen grevler 60 günlük erteleme süresi sonunda yeniden başlatılamıyor. Taraflar erteleme süresi içinde anlaşamazlarsa uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından çözülüyor. Bunlar nedeniyle grev ertelemesi fiilen grev yasağı olarak nitelendiriliyor. 2023 yılının Ocak ayında Schneider Enerji Fabrikası’ndaki grevin ertelenmesiyle birlikte son 20 yılda ertelenen grev sayısı 20’ye ulaşırken, grev hakkı elinden alınan işçi sayısı ise yaklaşık 195 bin olarak açıklanıyor.  

ITUC: 2023’te 100 Ülkeden 87’si Grev Hakkını İhlal Etti

Dünyanın en büyük işçi sendikaları konfederasyonu olan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun (ITUC) bünyesinde 161 ülkeden sendikalar bulunuyor. ITUC, yaklaşık 200 milyona yakın işçiyi temsil ediyor. ITUC her yıl Küresel Haklar Endeksi’ni yayımlayarak, işçi haklarının küresel tablosunu ortaya koyuyor. 
ITUC’un yayımladığı Küresel Haklar Endeksi 2023 raporunda “grev hakkı” ile ilgili karamsar bir tabloyla karşılaşıyor. Konfederasyona göre 2023 yılında 130 ülkede grevler yasaklanmış veya kısıtlanmış durumda. Bölgelere göre bakıldığında Afrika’daki ülkelerin %95’i, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki ülkelerin %95’i, Amerika kıtasındaki ülkelerin %92’si, Asya-Pasifik ülkelerinin %87’si, Avrupa’daki ülkelerin %72’si grev hakkını ihlal etmiş. 
ITUC raporunda grev hakkını ihlal eden şirketlerin isimleri de verilmiş liste incelendiğinde Türkiye’de faaliyet gösteren birkaç şirket de bulunuyor. Bununla birlikte raporun Türkiye bölümü önceki yıllarda olduğu gibi yine iç açıcı değil. Türkiye’nin işçi hakları konusunda en kötü 10 ülke arasında yer aldığı endeksin raporunda, işçi özgürlükleri ve haklarının önceki yıllarda olduğu gibi “saldırıya" uğramaya devam ettiği, polisin protestoları bastırdığı ve sendika ve meslek örgütü liderlerinin "keyfi olarak" tutuklandığı vurgulandı.
SIRADAKİ:
Bölüm 3:
Emeğin Görünmez Hali: Ev İşçiliği
5'
BÖLÜMLER:
Bölüm 1:
Gerçek İşsizlik Oranı: Atıl İşgücü
4'
Bölüm 2:
Grev Hakkı ve Grev Yasakları
4'
Bölüm 3:
Emeğin Görünmez Hali: Ev İşçiliği
5'
Bölüm 4:
Kadın Emeği: Eşit İşe Eşit Olmayan Ücret
3'