Bu metin Nature tarafından hazırlanan “COP26 Climate Summit: A Scientists Guide to a Momentous Meeting” isimli makaleden derlenmiştir.
26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı Neyi Amaçlıyor?
26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26) 31 Ekim - 12 Kasım tarihleri arasında İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştiriliyor. Konferansa ülke liderleri, bilim insanları ve aktivistler de dâhil olmak üzere 196 ülkeden yaklaşık 20 bin kişinin katılması bekleniyor. İklim araştırmacıları, otuz yılı aşkın bir süredir küresel ısınmanın artan etkileri konusunda uyarılarda bulunuyor. Bazı araştırmacılar COP26’nın hükümetlerin ortak bir plan hazırlaması için son bir fırsat olduğunu ifade ediyor.
COP26’da hükümet yetkilileri ve iş dünyası liderleri sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik taahhütlerini sunarken, bilim insanları sera gazı emisyonlarını izleme, etkilerini anlama ve potansiyeli ilerletme çabalarını tartışacaklar.

İklim Eyleminin Kısa Bir Tarihi
Bilim insanları 30 yılı aşkın süredir yaptığı uyarılara ve küresel çabalara rağmen karbon emisyonları artmaya devam ediyor. Charles David Keeling tarafından atmosferdeki karbondioksit miktarının ilk kez ölçümünün yapıldığı 1958’den yaklaşık 30 yıl sonra NASA’da çalışan iklim bilimci Jim Hansen ABD Senatosu’nda iklim değişikliği uyarısı yapmıştı. 1990 yılında ise Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, küresel ısınma hakkındaki ilk raporunu yayımladı ve iklim değişikliğini insanlığın karşı karşıya olduğu “en büyük küresel çevre sorunu” olarak nitelendirdi.

1992 yılında 100’den fazla ülke, küresel emisyonları azaltmak ve dünyanın iklimini korumak için BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni imzaladı. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler iklim değişikliği ile mücadelede ülkelerin farklı sorumluluklara sahip olduğunu fakat tüm ulusların birlikte çalışması ve uzlaşmasıyla sorunu çözmek gerektiği konusunda anlaştılar. Tüm bu anlaşmalara rağmen 2015 Paris’te düzenlenen toplantılara kadar küresel ısınmayı 1,5-2 derece ile sınırlamak için ortak bir irade oluşmadı.
Araştırmacılar, hükümetlerin atmosferi en fazla kirleten yakıt olan kömürle çalışan elektrik santrallerini kapatmaya başlamasının, içten yanmalı motorla çalışan araçların kullanımın azaltılması ile ilgili politikaların ve temiz enerji kullanan teknolojilerin kullanılmasının olumlu adımlar olduğunu vurguluyor. Tarım ve sanayi gibi sektörlerin de dâhil olduğu pek çok farklı sektörün birlikte çalışmasıyla Paris Anlaşması’ndaki 1,5 derece hedefine ulaşılabileceği belirtiliyor.
Küresel Isınmayı Durdurmak İçin Acil ve Agresif Eylem Gerekiyor
Çok miktarda emisyon salınımı yapan çoğu ülke önümüzdeki on yılda emisyonları azaltmak için taahhütlerde bulundu. Ancak bazı ülkeler şu anda Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için yapılması gerekenlerin gerisinde kalmış durumda. Bir grup bilim insanı ve politika uzmanından oluşan Climate Action Tracker (CAT), ülkelerin iklim taahhütlerinin potansiyel etkisini değerlendiriyor. CAT tarafından izlenen Türkiye’nin de içinde bulunduğu 40 ülkeden 6’sının “kritik derecede yetersiz” olarak derecelendirilen iklim politikaları ve taahhütleri var. Bu ülkeler arasında petrol ve doğalgaza güvenmeye ve ihraç etmeye devam eden Rusya ve Suudi Arabistan da yer alıyor.

Kanada, Brezilya ve Hindistan dâhil olmak üzere 15 ülke Paris Anlaşması’nın 1,5 derece hedefine uymayan ve çoğu durumda artan emisyonlara yol açacak “son derece yetersiz” iklim politikalarına sahip ülkeler arasında. Hindistan’da güneş enerjisi de dahil olmak üzere yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesi için iddialı hedefler belirlenmiş olsa da, ülke kömür kaynaklı elektrik üretimine yatırım yapmaya ve desteklemeye devam ediyor. ABD ve Japonya dâhil olmak üzere sekiz ülke ve Avrupa Birliği “yetersiz” iklim politikalarına sahip. Bu durum, sözü geçen ülkelerin Paris Anlaşması’na uyabilmesi için “önemli iyileştirmelere” ihtiyaçları olduğunu gösteriyor.

CAT tarafından oluşturulan projeksiyonda Paris Anlaşması’nın imzalanmasından bu yana uygulanan iklim politikaları ile 2100 yılı için tahmin edilen sıcaklık artışı sadece 0,7 derece düşürülebildi. Bu durumda bile yüzyılın sonu için sıcaklık artışı tahmini 2,9 derece. COP26’da ülkeler tarafından verilen taahhütler tam olarak uygulanırsa sıcaklık artışı 2,4 dereceye kadar indirilebiliyor. Fakat sıcaklık artışlarını 1,5-2 derece sınırlarında tutmak için oldukça radikal adımlar gerekiyor.